Rehavet
Çayın azizliğine kapılıp giderken, bir bardak dolup dolup boşalıyordu. Sabahın alacakaranlığında, yerin solgun benzine düşen bir karanfilin kokusuna kapılıp, sabrımı yoldaş edinip, omuzlarımdaki yükleri sahibine teslim etmeye gidiyorum. Fikrimin çatısından düşen yağmur damlalarının sesi, vicdanımı berraklaştırıyordu.
Kıyılarımdan geçen insanların adımlarına çakıl taşlarım takılıyordu. Bu, sözlerimin üstüne musallat olan büyük rehaveti dağıtmaya yetiyordu.
Mustafa Arıdaş