Kısa Hikaye

Kara Kutu

Ben geldim kara kutu, aslında biliyorsun değil mi her günün sonunda yine sana geleceğimi, biliyorsun başka çarem olmadığını. Çünkü sen benim tek sığınağımsın, Alina Cihangir'den kaçabildiğim tek yer, yeniden Alina olabildiğim tek yersin sen.

 

Zaten ardımı sadece sana indirebiliyorum, belki de bir sen yakamazsın canımı. Yine asıp kestim bugün de,kalp kırdım belkide farketmeden, boş bakışlarımı hediye ettim çevremdekilere. Dünde olduğu gibi...Yarında olacağı gibi. Bir gün daha bitti işte soluğu yine senin yanında aldığım. Sadece geceleri nefes alabiliyorum zaten, gündüzleri aldırmıyorlar.

 

Geceyi seviyorum, sevmemeliyim aslında.Ağlayarak uyuduğum bir çok gece var geçmişimde, kişi sabah uyandığımda hatırladığım tek şeyin ağlamak olduğunu hatırlatan bir sürü gece var. Ama nefes alabiliyorum işte,  bazen nefes almaya ihtiyacım oluyor.

 

Herkes susuyor geceleri, bu şehirde tıpkı benim gibi oluyor. Sessiz ve yapayalnız. Herkesin susmayan sesi sadece geceleri susuyor, sanki biliyor herkes kabahatini. Ben gündüzleri susuyorum söz sahibi onlar oluyor. Ama güneş batıyor, gece oluyor ve herkes susuyor. Söz hakkı bana, bize geçiyor.

 

Kimdim ben hatırlıyor musun kara kutu? Uzun zaman oldu sana kendimi anlatmayalı, bana beni anlatmayalı çok uzun zaman oldu..Dertleşelim mi bu gece? Ben anlatayım sana kendimi sende sakla beni içinde. Bu gece buna o kadar ihtiyacım var ki. Yarın tekrardan başlıyor her şey. Okul, sahte insanlar, yalanlar, kalabalık ortamlar..Ben o kalabalığın içine girmek istemiyorum, insanların yüzlerine takdıkları maskeleri midemi bulandırıyor, iyi insan rollerine girdiklerini görmek can sıkıcı. Hepsinin gerçek yüzünü biliyorum belki de bir ben görüyorum. Herkesin gözü kör, herkesin kulağı sağır. Ama benim değil uzun zamandır hemde. Bendeki maskeleri düşeli çok oldu.

 

Peki ya benim yaptığım ne? Bende takmıyor muyum midemi bulandıran maskeyi, farkı ne peki diğerlerinden?

 

Belki de arada tek bir fark var. Onlar kusurlarını örtüyor, ben geçmişimi. Onlar tüm benliklerini kaybediyorlar bense sadece iyi tarafımı. Gülmüyorum en azından ya da kimseyi seviyormuş gibi yapmıyorum, neysem oyum. Onlar başkalarını kandırıyor bense kendimi saklıyorum. Benim maskem tahminen ne zaman düşer, ne zaman kaybederim? Belki bir gün maskem düşer ama ben kaybetmem, kaybedemem. Kaybetmek benim seçeneklerimin arasında yok, o şıkkı işaretleme gibi bir durumum da yok dolayısıyla.

 

Kim miyim ben, nasıl biri miyim?Hangisini anlatayım sana? Alina Cihangir'i mi yoksa Alina'yı mı? Sana defalarca anlattığım kendimi bu sefer nasıl anlatayım kara kutu. Sen zaten biliyorsun kim olduğumu. Neresinden tutsam ipi elimde kalıyor ama biliyorum sen anlıyorsun beni. Tekrar anlatsam şimdi, tekrar anlar mısın?Anlarsın. Sen bensin çünkü, benim iyi tarafımsın. Beni en iyi sen anlarsın...

 

Ben Alina, Alina Cihangir. Güneş Cihangir ve Doğan Cihangir çiftinin hiç sevmedikleri biricik kızları. Dışardan bakıldığında sorunsuz mükemmel bir hayata sahibim. Herkes tarafından bilinen varlıklı bir ailenin tek kızıyım. Bir giydiğimi bir daha giymedim ya da hiçbir zaman istediğim bir şey olmadı diye nazlanmadım çünkü her şeyim vardı ama hiçbiri istediğim değildi, çünkü bana hiçbir zaman seçim hakkı sunulmadı. Annem ünlü bir moda tasarımcısı. Babam ise ülkenin en iyi hastanesine sahip ve o hastenenin en iyi doktoru. Benim için her şeyi ben doğmadan düşünen biricik ailem..Benim için her şeyi düşünen ama kızlarını asla düşünmeyen canım biricik ailem...

 

Tanıdın mı beni?

 

Yerinde olmak için can attığın o kızım ben, 

 

Belki de hayatını kıskandığın o kişiyim.

 

Ve sen beni seviyorsun ama benden nefret ediyorsun. 

 

Sen benim canımı yakmak için beni seviyorsun 

 

Herkesin sadece vitrinden bakabildiği kıyafetlere ben sahibim, 

Herkesin giymek için can attığı ayakkabılarıda ben giyorum.

 

Sen bu yüzden benden nefret ediyorsun

 

Çevremde benim için çırpınan bir sürü insan var, benim iyiliğimi düşündüklerini söyleyip zerre umrunda olmadıklarım...

 

Ve sen bu hayatı istiyorsun  

 

Ve sen beni kıskanıyorsun

 

Ve sen benden çok ama çok nefret ediyorsun 

 

Zengin, şımarık bir kız olmanın zorlukları değil mi senin gözünde bunlar? Senin dışarıdan görebildiğin tek gerçek bu. Unutma ki sen bu gerçeği ben istediğim için görebiliyorsun. Görebildiğin benim senin görmeni istediklerimle sınırlı, daha fazlası değil. Her şeye sahip,  her istediği olan, zengin bir ailenin şımarık kız çocuğu...

 

Peki hiç sordun mu, bunu ben istedim mi?

 

Sordunuz mu bana sen ne istiyorsun diye? Sormadınız..Ben mi istedim bu hayatı, her gün yüzünüzdeki sahteliği görmeyi ben mi istemiş olabilir sizce? İnanın bana bunu hiç bir zaman ben istemedim. Söyleyin şimdi bana;

 

Yaşadığım bu hayat bana mı ait?

 

İsterseniz şımarık deyin bana isterseniz burnu havada. Siz ne derseniz deyin ben buyum işte. Siz benim hayatımın sadece istediğim kadarını öğrenebilirsiniz, onu da ben istersem tabi. İnanın o mükemmel sandığınız bir çok hayat tepetaklak. Gözünüzü o kadar hırs, para bürümüş ki göremiyorsunuz gerçeği. Bazen taptığınız o paralar bile kurtarmıyor sizi,yetmiyor her şeyi düzeltmeye. Boşuna kandırmayın kendinizi. Öyle bir şey olsa ilk benim hayatım düzelirdi, ilk ben kurtuludum bu saçma düzenden.

 

Özgürlüğünüzü vermiyor o çok sevdiğiniz para size, size biçilen hayatı yaşamak zorunda kalmak özgürlüğün neresinden? 

 

İstediğinizi giyememek yapamamak inanın bana çok aciz bir duygu. Peki size kaybettiğiniz benliğinizi veriyor mu yada kaybettiğiniz kalbinizi?

 

Ben Alina, soyadım olmadan. Sadece Alina.

 

İlkokulda günlük tutan o kızım,

 

Hayalleri,umutları,gözlerindeki ışıltıyı hiç kaybetmeyen o kız çocuğuyum.

 

Hatırlayabildiniz mi canavara çevirdiğiniz beni?

 

Seviyorum deyip yalan söylediğiniz, canımı yakabilmek için her seferinde yalanlarınızın şiddetini artırıp bir sonraki düşüşümün şiddetini de arttırdığınız beni hatırlayabildiniz mi?

 

Babasının hiç sevmediği Alina'yım ben

 

Annesinin hiç farketmediği kızıyım

 

Her şeye sahip olan ama aslında hiç bir şeyi olmayan o kızım

 

Söyleyin şimdi bu mu istediğiniz hayat? Herkesin sizi paramparça ettiği bir hayatı mı yaşamak istiyorsunuz gerçekten, böyle bir hayata mı gözlerinizi açmak isterdiniz?

 

Siz beni defalarca kırdınız. Sonra topladınız daha fazla kırabilmek için. Umut dolu bakan gözlerime bu karanlığı siz hapsettiniz. Hepiniz nefretimsiniz.

 

Kendime ait bir dünyam vardı benim, hergün yazardım kendimi. Birgün babasının prensesi olurdum bir gün annesinin güzeller güzeli kızı. Siz benim sahip olduğum tek şeyi elimden aldınız. Ama nefretimi alamayacaksınız. 

 

Pes etmedim, bakın burdayım. Sizin parçalayarak kanattığınız kız kırılan yerlerinden güç aldı, dim dik ayakta. Sırf sizin olmayan beyninizle yaptığınız hareketler yüzünden vazgeçmedi. Adım adım inşa etti kendini, tekrar kırılmamak için ve siz inşa ettiği o kıza dokunamazsınız.

 

Kabul değiştim, tam da hakkettiğiniz gibi birisi oldum. Ben Alina'yı kara kutuya kapattım ve Alina Cihangir'e açtım dünyamın kapılarını. 

 

Siz hiçbir insanın kalbini atmasına engel olamazsınız, o insan sizin yüzünüzden yaşamaktan vazgeçmez. İlahlaştırmayın kendinizi boşuna. Sırf canı yansın diye dilinizle zehirlediğiniz insanlar sizin zehrinizle ölmez. Değişirler ve tam da benim gibi hakettiğiniz biri olurlar. Ben Alina'yı kalbiyle beraber kara kutuya koydum, ondan geriye kalbi kaldı, yazdıkları kaldı sadece kara kutuda. Ve siz ona da dokunamazsınız. Çünkü o Alina'nın ve ben artık Alina Cihangirim. 

 

Aslında vardır herkesin kara kutusu değil mi? Herkes saklar gerçek benliğini. Kimisi saklar şeytana dönüşür kimisi meleğe kimisi de melek kılıklı şeytana. Ben hangisi miyim?

 

Mağarasından çıkardığınız canavarım ben. Çoğu zaman canavara dönüştürdüğünüzüm, sizin eserinizim.

 

Biliyorum hepinizin sahte olduğunu, gülüşlerinizi, ağlayışlarınızın, sevginizin yalan olduğunu en iyi ben bilirim. Anlatsanıza kimsiniz siz? Kimi sakladınız kara kutunuza?

 

Ya da durun, söylemeyin

 

Elbet bir gün maskenizi düşürürsünüz nasıl olsa..