Kısa Hikaye

Her Şey Yürür

Her Şey Yürür

Ben Adapazarı’nda oturuyorum.Bizim burası ekseriyetle düzdür ama dağlar da yok değil.Nemden pek göremezsiniz,ancak kar yağdığında heybetini farkederiz.

Bizim ev şehrin biraz kuzeyinde bir tepede.Apartmanın önü açık,biz de en üst kattayız.Yani bu sulak,nemli yerde hem ovayı hem de dağların ihtişamını görebilecek en iyi yerdeyim.

Kış günü, kapalı hava.Yerde kar var,hava da kararmak üzere.Ev sessizdi,mutfağa kahveye yapmaya gittim.Dönerken salonun penceresinden dağları gördüm.Bir şey dikkatimi çekti ama adını koyamadım.

Dağın heybeti yerindeydi.Gitmesek de ,görmesek de orada duruyordu kocaman.Hatta Game of Thrones’da Dağ lakaplı biri olduğunu bilmesem oturup bizimki gibi bir Dağ yazardım; kendini bilen,kendinden emin sessiz bir kudret.Kendini göstermeyen,unutulmayı umursayan bir güç.Ama beni çeken başka bir şeydi.

Salondaki kısa perde bir şeyleri kapatıyor gibiydi.Pencereye doğru adım atınca dağ sanki bir adım geriye çekildi.Önce göz yanılması sandım.Sonra kısa perdeyi çekince kompozisyon tamamen açıldı.Dağ,bir nevi küçülmüştü.

Aklıma bir türlü başlayamadığım şeyler geldi.Niye başlayamadığımı düşünürken gözüm yine dağlara takıldı,yine adım atınca yine küçüldü.

Tüm bunlar bir kaç saniyenin işiydi.Taş patlasa bir dakika.Zaman önemlidir,kahvem soğumasın dedim.

Odama girince gözümü korkutan dosyalar,kitaplar vs. eskisi kadar büyük gelmiyordu.