Hakkari'de Esir Düşen Bordo Berelilerin Kurtulma Hikayesi
Ali ve serdar 3,5 yıllık bordo bereli eğitimini yeni tamamlamış ve bordo bereli olmaya hak kazanmış iki başarılı subaydı. Bu 3,5 senelik süreç boyunca eğitim gereği aile üyeleriyle ve dışarıdan herhangi biriyle iletişim kurmak yasaktı. Bu eğitim, gizli eğitimin en önemli şartlarından biriydi. Çünkü bu almış oldukları bordo bereli eğitimi normal eğitimlerin dışında yer alan bir insanı her konuda her açıdan yetiştirmeyi, geliştirmeyi sağlayan bir eğitimdi.
Bu eğitimde başarılı olmak her yiğidin harcı değildi. Ama Ali ve serdar 70 kişinin arasından seçilecek olan 5 bordo berelinin arasına girmeyi hak kazanmıştı. Bu süreçte birçok zorlukla karşılaşmışlardı ama vazgeçmemişlerdi. Çünkü bu eğitimin başında birbirlerine sonuna kadar mücadele edeceklerine dair söz vermişlerdi. Ve bu sözü ikiside hakkıyla tutmayı başarmıştı.
Onca geçen sürenin ardından. Aile özlemi Ali ve serdarın burnunda tütmekteydi. Bir an önce törenin olmasını ve eğitim madalyalarının dağıtılmasını istiyorlardı. Tören içerisinde özel kuvvetler bünyesi altında çalışacaklarından dolayı bir ant yemini etmek zorundaydılar. Bu diğer askeri yeminlerden çok farklıydı. Bu yeminde görev gereği hedef kendi ailenden biri olsa bile gözünü kırpmadan o tetiği çekeceğine ve o görevi yerine getireceğine dair ant içeriyordu. Ali ve serdar diğer 70 kişi arasından seçilen 3 arkadaşıyla beraber bu yemini tereddütsüz etmişlerdi.
Yeni görev yerlerine atandıklarına dair resmî belgeler bu törende açıklanacaktı. Açıklanan yerler Ali ve serdarın pek umurunda olmasada birbirlerinden ayrılacaklarına üzülmüşlerdi. Çünkü onlar Kara Harp okulunda aynı dönemde aynı eğitimleri almışlardı ve onca sene beraber geçmişti üstüne ikisininde hedefinde kara harp okulundan sonra bordo bereli olarak vatanlarına onurlu bir subay olarak hizmet etmek vardı. Bu hedeflerini gerçekleştirmişlerdi. Ama şu an da birbirlerinden ayrılacaklarını öğrenmek onları üzmüştü. Vatani görevlerini gerçekleştirmek için çıkmış oldukları bu yolda böyle ayrılıklar onları bedenen ayırabilirdi ama ruhen ayıramazdı.
Yeni görev yerlerine atanmadan önce komutanları Halil yüzbaşının da izniyle 15 günlük aile ziyaretine gitmeye karar vermişlerdi. Ve bu komutanlarından almış oldukları izin ikisinide çok mutlu etmişti. Yaklaşık olarak en son 3,5 sene önce görmüş oldukları anneleri ve babalarıyla tekrar görüşme imkanına sahip olmuşlardı. Kısa bir süre de olsa bu görüşme onlara yetebilirdi.
Hakkâri’den kalkacak olan 25 kişilik otobüste Ali ve serdar koltuklarını kapmışlardı. Binmiş oldukları otobüsün son durağı İstanbul’du ama Ali memleketi Konya da serdar ise memleketi bursa da otobüsten ayrılacaklardı. Ali ve serdarın birbirlerini belki de son görüşüydü. Otobüs kalktıktan sonra yarım saat boyunca eski anılardan ve hatıralardan konuşmuşlardı. Ama bu sohbetleri uzun sürmeyecekti. Çünkü ilerde yaklaşık olarak 30-35 kişilik bir terörist grubu dağdan inmiş bir şekilde yoldan geçen araçlara kimlik sorgulaması ve üst baş araması yapmaktaydı.
Bunu fark eden Ali ve serdarın bu saldırı konusunda pek yapacaklardı bir şey yoktu çünkü yanlarında bulunan sivilleri riske atmayı göze alamamışlardı. Teröristlerin dur ikazıyla otobüs yolun sağ tarafına yaklaştı ve bir terörist otobüsün içindeki insanların dışarıya çıkmaları için bir söylemde bulundu. Ve bu uyarıyı dikkate alan yolcular otobüsten dışarı çıkmaya başladılar. Ali ve serdarın üzerinde tabanca vardı ve kafalarında kurmuş oldukları planla belki burada bulunan teröristleri etkisiz hale getirerek veya onların teslim olmalarını sağlayarak sivillerin canını riske atmadan bu işi burada çözebilirlerdi. Bunun için yeterli eğitimi almışlardı. Ve bu işin üstesinden gelebileceklerine dair inançları da sağlamdı.
Otobüsten inen yolcular yan yana dizilmeye başlamışlardı. Ve 2 terörist biri sağ taraftan diğeri sol taraftan yolcuların üzerlerini arıyor onlarla Kürtçe iletişim kurmaya çalışıyorlardı. Yani onların buranın yerlisi mi değil mi onu anlamaya çalışıyorlardı. 3 terörist ise otobüsün içine girmiş otobüsün içerisinde bulunan çantaları ve bavulları karıştırıyorlardı. Teröristlerin buradaki asıl amacı bu bulunduğumuz bölgede bizim sözümüz devletin askerine, polisine karşı daha etkilidir demeye getiriyorlardı ve bu inancı bölgede bulunan insanlara yansıtmaya çalışıyorlardı.
O sırada yolcuların üzerlerini arayan teröristler sıra Ali ve serdarın üzerlerini aramaya başlayacakken Ali ve serdar üzerlerini aramaya çalışan iki teröristi bir anda sadece ellerini kullanarak etkisiz hale getirdiler. Ve bunu o kadar kısa süre içerisinde yaptılar ki teröristleri etkisiz hale getirdikten hemen sonra önceden tespit ettikleri grup liderinin yanına gidip onun kafasına silah dayadılar ve etrafta bulunan teröristlerin hemen silahlarını bırakmalarını emrettiler.
Fakat bunu gören ve kafasında silah dayalı olan grup lideri terörist o kadar sakindi ki sayıların asla yalan söylemeyeceğini biliyordu. Yani 30 terörist 2 askeri her zaman alt edebilirdi. O bu düşüncedeydi. Kafasına silah dayalı olan lider askerlerine 2 sivili öldürmelerini ve ardından askerlerden biri onun kafasına sıkarsa o 2 askeri de kurşuna dizmelerini emretti. Ve bunları söylerken başında silah dayalı olmasına rağmen hiç korkmuyordu. Bu lider teröristin oldukça profesyonel olduğunu Ali ve serdar orada anlamıştı.
Liderin emriyle teröristler yolculardan seçtikleri 2 kişinin ayaklarına ateş etmişlerdi. Ve bunlar gerçekleşirken lider terörist gülüyor ve eğleniyordu ama serdar ve Ali bu olanlardan hiç mutlu değildi. Serdar ve Ali de sayıların asla yanıltmayacağının yani çokluğun onlar olduğunun farkındaydı. Ve lider teröristin kafasına sıkarlarsa buradan ne yolcular ne de onlar canlı bir şekilde çıkabileceklerdi.
Bunun için onlarla anlaşmak ve orta noktayı bulmaktan başka yapacakları bir şeyleri yoktu. Serdar Kafasına silah dayadıkları lidere sivilleri otobüsle göndermelerini söyledi aksi taktirde kafasına sıkacağını belitti. Ve bunu göz önünde bulunduran terörist lideri sivillerle işinin olmadığını tek sıkıntısının askerle, polisle olduğunu ifade etti. Teröristlere vermiş olduğu emirle yolcular yolculuklarına kaldıkları yerden devam edebilir söyleminde bulundu. Ve yolcular yaralılarını alıp otobüsle en yakın hastaneye gitmeye karar verdiler.
Serdar ve Ali teslim olmaktan başka çarelerinin olmadığının farkındaydı aksi taktirde lideri öldürürsek, diğer teröristlere sıkmaya kurşun kalmayacaktı. Ali ve serdar teslim olmaya kara verdiler. Ali ve serdarı teslim alan teröristler onların hala özel kuvvetler bünyesi altında çalışan özel yetiştirilmiş bordo bereliler olduklarını bilmiyorlardı. Çünkü kimlikleri bavullarında kalmıştı ve bavulları kontrol eden teröristler tam onların bavullarını kontrol edecekken iki arkadaşlarının öldürülmesinin ardından bavulları karıştırmayı bırakmışlardı. İşte bu olay Ali ve serdarın işine gelebilirdi.
Yaklaşık olarak 10 km yol yürüdükten sonra teröristlerin kamp diye adlandırdıkları bölgeye gelmişlerdi. Burada Ali ve serdarı esir tutarak onlara çeşitli işkenceler ve psikolojik şiddetler uygulayarak onları çözmeye çalıştılar. Ama başarısız oldular. Terörist lideri onların yavaştan özel yetiştirilmiş askerler olabileceğini düşünmeye başladı. Lakin Ali ve serdar almış oldukları psikolojik ve fiziksel eğitimlerden ötürü işkencelere ve psikoloji odaklı şiddetlere neredeyse hiç yanıt bile vermiyorlardı. Resmen teröristlerle dalga geçiyorlardı.
Liderin Ali ve serdar için farklı planları vardı. Onları saatli bomba yapıp şehir merkezinde patlatmayı düşünüyordu. Ali ve serdar üzerlerine takılacakları bombayı ellerinden geldiğince insanlardan uzak yerlerde patlatmayı düşünebilirdi. Bunu göz önünde bulunduran terörist lideri. Onları bir süre uyuşturucuya bağımlı edip bu saatli bomba olayında bilinçli hareket edemeyecekleri hale getirecekti.ve sonuç olarak şehir merkezinde 2 asker tarafından saatli bombalar patlatılacaktı.
Bu konuşmalar Ali ve serdarın yanında gerçekleşmiyordu. Ama diğer teröristler bu konuşmalara katılmıştı ve kulak misafiri olmuşlardı. Ali ve serdar onlara bir süre daha lazımdı bunun için onların kalmış oldukları bölmeye ekmek ve su götüren teröristlerin ağzından laf almaya bakıyorlardı. Serdar Ekmek ve su getiren teröristlerden birini yapmış olduğu konuşmalardan dolayı çok kızdırmıştı ve sonunda o istediği kelimeleri ağzından alıvermişti.
Terörist serdara sizi ben şehir merkezinde pat der demez yanındaki terörist diğer teröristin ağzını kapattı ve devamını söyleyeceği kelimeyi söylemesine izin vermedi. Ama olan olmuştu serdar istediğini almıştı. Yani teröristlerin onları saatli bomba olarak şehir merkezinde patlatacağını öğrenmişti. Tam o sırada açlıktan ve işkenceden Ali baygınlık geçirdi ve orada o konuşulan konu bir daha açılmamak üzere kapandı.
Ali getirilen ekmek ve sudan biraz beslenince kendine geldi. Ve serdar ona teröristlerin onları şehir merkezinde saatli bomba ile patlatacaklarını anlattı. Buradan bu gece acilen ayrılmalarını da belirten serdar aliyle beraber buradan nasıl kaçacaklarını düşünmeye başladılar.
Burada kaldıkları 4 gün boyunca kalmış oldukları bölümde nöbet tutan teröristlerin vardiyalarını ezberleyen Ali. Serdara nöbetçileri kullanarak kaçabileceklerini söyledi. Bu serdarında aklına yatmıştı. Her zaman gece saat 9 da nöbete gelen terörist diğerlerine nazaran serdara ve aliye daha iyi davranıyordu.
Serdar ve alinin bir planı vardı. O plan tam olarak şöyle idi. İçerde Ali krize girecekti ve bayılacaktı serdar ise nöbetçiye aliye su getirmesi için yalvaracaktı. Ve suyu getiren nöbetçi serdara suyu dışarıdan uzatmasına rağmen serdar suyu alamayacaktı çünkü serdar alinin yanında olacaktı. Ve böylelikle nöbetçi içeriye yani Ali ve serdarın yanına girecekti.
Tam da planladıkları gibi nöbetçi suyu vermek için içeriye girdi ve girer girmez serdar nöbetçiyi sessiz bir şekilde etkisiz hale getirdi. Serdar etkisiz hale getirdiği teröristin kıyafetlerini giyerek dışarıya çıkarak dışarıda yakınlarda bulunan bir teröristten içeride bulunan bir işi için yardım istedi ve içeriye gelen terörist ise Ali tarafından etkisiz hale getirildi.
Ali de imha etmiş olduğu teröristin kıyafetlerini giyerek. Ve teröristin silahını ve bıçağını alarak dışarıya çıktı. Dışarıda olan serdar ve Ali birlikte hareket etmeye karar verdiler. Kamp da yaklaşık olarak öldürmüş oldukları teröristlerin dışında 25-30 civarında terörist vardı. Ve bunların hepsini sessiz bir şekilde halletmek oldukça zor olacaktı. Ama almış oldukları üst düzey eğitimlerde çoğu zaman yapmış oldukları görevleri sessiz bir şekilde hallettiklerinden dolayı bu işin üstesinden gelebilirlerdi.
Kampta bulunan 5 mağaranın dördünün kapısında 2 terörist nöbet tutuyordu. Teker teker mağaraları temizlemeye başladılar. Ama teröristleri etkisiz hale getirirken asla ama asla silah kullanmayacaklardı. En ufak bir ses bile onların sonu olabilirdi.
Mağaralardaki teröristleri teker teker sessiz bir şekilde imha eden Ali ve serdar son olarak teröristlerin liderinin yani kod adı çimenin olduğu mağaranın başına geldiler. Terörist liderinin adını diğer teröristlerden duymuşlardı. Mağaranın içine giren Ali ve serdar, çimeni bir kadınla beraber yakaladılar. Ali ve serdar kadını dışarıda bir tane bile terörist kalmadığından dolayı rahat bir şekilde dışarıya gönderdiler
Sıra çimene gelmişti. Ali ve serdar çimene ne yapacaktı. Bunca işkence bunca travma karşılıksız mı kalacaktı. Diğer teröristler gibi görev esnasında öldü süsü verilebilirdi. Ama Ali ve serdar gerçekten vatanına ve milletine bağlı iki özel subay olduklarından dolayı onu öldürmeyi aklından bile geçirmediler. Ve görevleri gereğince çimeni adaletin emin kollarına teslim ettiler.