Geçmişin İzleri (Bir Japon Masalı)
Geçmişin izleri dediğimde ne kadarlık bir geçmişten bahsediyoruz sizce? Gelin beraber görelim :)
Bir varmış bir yokmuş. Japonyada çok da güzel olmayan 25 dolarlık seramik bir kupa varmış. Bu kupa iki çocuklu bir ailenin evinde yaşıyormuş. Ve bir gün hiç beklenmedik bir şey olmuş. Çocuklar seramik kupadaki içeceği içmek için kavga ederken kupa kırılmış. Kupanın artık hiçbir işlevi kalmamış, o kupanın hayattaki tek gayesi suyumuzu, çayımızı içerken bize kolaylık sağlamaktı. Kırıldıktan sonra tıpkı işimiz düştüğünde arayıp sorup, işimiz bittikten sonra kenara attığımız arkadaşlarımız gibi bir kenara süpürecektik.
Peki 25 dolarlık bir kupa 125 dolar olabilir miydi? Bir de bu kupa kırıksa nasıl olacaktı ki diye düşünmeden edemiyor insan.
Kırılan kupanın akıbetini merak ediyorsanız bu kupa kenara süpürülmüyor japonya da, hatta 25 dolarlık kupa için 100 dolarlık Kintsugi seti (Altınla birleştirme) satın alınıyor. Kintsugi setiyle birleştirilen seramik kupa artık daha değerli; çünkü yaraları altınla sarılıyor.
Yaraları altınla sarılan kupa iyileşiyor ve daha çekici oluyor.
Kusurlu Güzellik Felsefesi
Gelenekten sanata dönüşen bu eylemde ise Wabi – sabi’ nin “kusurlu güzellik felsefesi” adlı Japon felsefesi gizli. Bu felsefeye göre kırılan, hasara uğrayan, acı çeken, eşya ya da insan ise bundan ders alır. Geçmiş tecrübeleriyle artık daha güçlü, güzel ve tecrübelidir.
Kırılan vazo, kase, kupa gibi porselen ve seramikleri altınla birleştirerek tamir ederler.
Biz insanlar yaralarımızı nasıl sarıyoruz? Yaşadıklarımızı tekrar tekrar düşünerek mi eğer fikrin bu ise, işe yaramayacağını baştan söylemeliyim.
Bazı insanlar geçmişte yaşadıklarına, bunları ona yaşatana bile dönüp teşekkür eder bazen, bunun nedeni ise onla merdivenleri çıkamayacağını anlamıştır geç de olsa. Tabii bunu yaşarken bilemez insan. Başımıza gelenlere ah, vah demek yerine bugün hayat bana ne öğretecek acaba diye bir yaklaşımda bulunabilirsin.
Geçmişin izleri dediğimiz şey aslında tamamen bizim içsel cv’ miz, belki şirketlere yollamıyoruz bu cv’ yi ama yaşarken dönüp geçmişte evet sırtımdan böyle bıçaklamışlardı, ya da hız yaptığımda bunu yaşamıştım diyoruz. Bir zamanlar acı çektiğimiz olaylar bugünle harmanlandığında daha değerli değil mi sence?
Yaşadıklarını formatladığını düşünsene, balıklardan ne farkımız kalırdı? Yaşayıp unutmak bize göre değil. Her gün kendine bişi katmadan ilerleyen tek şey saatimizdeki akrep ve yelkovan.
Saçlarındaki beyazın bile bir anlamı var. Geçen her senenin bir izini taşıyorsun. Gözlerinin içindeki yılların tecrübesi, aklına gelen hatıralarda gözünün dolmasında bile duygudan duyguya geçiyorsun aslında, örneğin: Ah o eski bayramlar nerde….
Geçmişteki izlerinin seni daha değerli hissettirmesi dileğiyle…