Kısa Hikaye

Dünden Sonra Yarından Önce

Dünden Sonra Yarından Önce

Hiç duymadığı bir şarkıyı nasıl sever insan, hiç koklamadığı bir çiçeğin kokusunu nereden bilir?

Peki hiç görmediği kadınlara aşık olan adamlara ne demeli?

Hiç gelmeyecek insanları beklemek neyin nesi?



Her şeyin ötesinde bir de özlemek var. Neyi özleriz? Sadece mâzimizin olduğu şeylere mi özlem duyarız? Uzaktaki bir sevgiliyi, yoğun çalışma döneminde kısacık da olsa bir tatili, soğuk kış gecelerinde yazı, gurbetteyken sılayı...



Ben çocuktum 30 yaşında olmayı isterdim hep. Büyük çocuktum örnek olayım diye hep yaşımdan büyük davranmam istenirdi benden; ama büyüklerin içindeki çocuk olmaktan öteye gidemezdi durumum. Ne çocuklarla oynamama izin verilirdi ne büyüklerle oturmama. Gençtim bir zamanlar, orta yaşlı bir adam olmayı özlerdim, sırf aşk acısını unutmak için çünkü gençken her şey dünyanın sonuymuş gibi gelir. Şimdi ise çocukluğumu özlüyorum çünkü ben hiç yaşayamadıklarımı özlerim. Saçımdaki beyazları net bir şekilde ayırt edebiliyorum artık. Bunca senedir beni üzmeyi başarabilen tek şey bu. Beyaz saç demek vücudun ölmeye başladığının en büyük kanıtı. Artık vücudum kendini yenilemiyor ve ben her gün biraz ölüyorum. Ölümden sonra yaşama inanmadığımdan çürüyüp gideceğimi ve beni kimsenin hatırlamayacağını da biliyorum. Yalnız ölmek zor ve ben size kolayını bir türlü anlatamıyorum.