Dram

DRAGONSTONE

 

Bizim Aziz vardı fakülteden. Can-ciğer değilsek de kafa dengiydi,iyi çocuktu.Mesela ısmarladığı çay içtiği çaydan çoktur,öyle bir adam.Bu çok faal biriydi, benim bile katıldığım bir iki protesto düzenlemişti.Mezun olduktan sonra KPSS derdine biz dershanenin yolunu tuttuk.O da gazeteci olmuş.Uluslararası ilişkiler denince akla pek gelmeyen taraflara eğiliyor.Tabi dil de var bunda, tutup Rusya tarafına gidiyor.İnsan hakları vs. derken evinde yangın çıkan bir muhalifin ailenin haberini yapıyor.Nasıl bi’ yangınsa(!) buzdolabı bile erimiş,artık sen düşün o nasıl alev.Derken oranın hükümeti bunu karga tulumba derdest etmiş.İçerde de ezmişler garibimi.Dönünce Avrupa’ya dava etmiş Rusya’yı.Bayağı uğraşıp sonunda da kazanmış.Yüklü bir tazminat almıştır herhalde.

İki sene önce deden kalma bahçeye bir ev yapmış.Artık ne yaşadıysa ,aklına neler geliyorsa güvenliğe fazla önem verir olmuş.Öyle adam tutmak gibi değil de ,bahçeyi geniş istemiş.Sonra evi de ona göre yaptırmış.Gerçi herkes kafasına göre bir şey diyor ya neyse.O tarafta bir işim vardı,uğrayayım dedim.Heyecanla “Gel” dedi.Sonra yolu tarif ederken kısa kesti.“Herhalde telefonu çaldı vs.” dedim ben de.

Giderken bir petrole uğradım.Hem benzin aldım hem yolu sordum.Pompacı pek yüz vermedi.Kasadaki çocuk biraz methetti.Ama “Eskiden daha iyiydi” dedi.

Gittim evine.Dedikleri kadar varmış.Güzel ev yapmış iki katlı.Stad gibi de bahçe,her yer yemyeşil.Pek çiçek yoktu.Süse dair tek bir şey vardı; evin boyu kadar bir ejderha.Güzel yapmışlar,baya bakışları -duruşu falan filmlerdeki gibi.Belli ki epey para dökmüş.

Beni gördüğüne sevindi.Pek çaktırmamaya çalıştı ama adamın ruhundan bir şey kopardıkları belliydi.Sanki gözünde bir ateş vardı da onu çalmışlar gibi.Soluklandıktan sonra bahçeyi gezdirdi.Dedesinden kalan son şey elma ağacıymış,birer elma yedik.Sonra oturunca anlatmaya başladı.

Altı aydır her gün biri bir şey istemeye buraya geliyor.Başta yardım etmek iyiydi.Eşe-dosta hayrımız dokunuyor diyordum da ardı kesilmedi ki.Herkese yetişemeyince de bu sefer sen kötü oluyorsun.Geçen eğitim müdürü geldi.Yan köyün okuluna badana vs. diye lafı geveliyordu. ‘O kadar vergiyle düz ovadaki okulu boyamaktan bile acizseniz o zaman neden vergi veriyoruz ki?’ dedim.Papaz olmadığım bir o kalmıştı,sonunda onunla da olduk.Bizim köylülerle zaten kötüyüz.Biri borç istemişti,sünnet düğünü mü ne yapacakmış. ‘Düğün şart mı ?’dedim diye benim arabaya benzin koymuyor,biliyor musun?Bu adam bir de pompacı ha.Sanki mecburmuşum gibi. ‘Size borcum mu var lan.Okurken neredeydiniz’ diyeceğim,zor tutuyorum kendimi.‘Yazarken neredeydiniz?’ Dava devam ederken korkudan bir Allah’ın kulu bile benle oturup çay içmedi lan.

Göğsü hızlı hızlı yükselip-alçalıyordu.Sonra derin bir nefes aldı.“Kendim için tek bir şey aldım,o da şu heykel.Parası dilden dile efsane olmuş geziyor.İstediğini alamayan heykelden başlıyor sövmeye.

Ben olan bitenden habersiz çocuğa üzüldüm.Sakinleşmiş bakışları bir daha sertleşerek bana baktı. “Sen ne istiyorsun ?” dedi.

Sinirimden bir hışımla masadan kalktım.Nasıl arabaya bindim,nasıl E-5'e çıktım inan hatırlamıyorum.

O günden beri ağzımın tadı yok.