BAŞTAN BAŞLASAK...
BAHAR
Sabah sevgilisini işe uğurladıktan sonra mutfaktan gelen kahve kokusuna doğru yöneldi. Son zamanlarda yaptığı alışverişin en hakkını veren bu filtre kahve makinası olmuştu. Kahve tiryakiliğinden ziyade yanık çekirdek kokusunun evde süzülmesi, makineden bardağa aktarılan kahve ile sabahlığın kuşağının yeri süpürerek koltuğa doğru salınımı Hollywood filmlerine gönderme niteliğinde idi. Bugün Bahar'ın izin günüydü. Uzun zaman sonra bir boş gün.
Beş sene önce, Üniversitenin Sinema Televizyon bölümünü kazanmış ve yolu İstanbul'a düşmüştü. Bu tamamen isteyerek yapılan bir tercihti Antalya'dan. Özellikle bu bölümü okumak istemiş, ailesini bunun için ikna etmesi gerekmemişti. Ötesini berisini çok düşünmemişti de. Dikkat çeken bir fiziği ve herkes tarafından fark edilen iyi bir diksiyonu vardı sonuçta. Kamera önünde veya yönetmen koltuğunda da olabilirdi, bunu zaman gösterecekti.
2016 senesinin son saatlerinde Serdar ile tanıştı. Bir arkadaşının evinde yapılan yılbaşı partisinde gördüler birbirlerini ilk, gözlerle fazla konuşmadan sohbete başladılar. Bu süre içinde insanlar birbirleri ile kucaklaştılar, sarıldılar, dans ettiler, güzel temenniler ile herkes birbirinin gönlünü ısıtırken onlar hala konuşuyordu. Yeni senesinin ilk sabahına dek sohbet ettiler. Bundan sonrada pek ayrılmadılar. Ayrı evlerde yaşamanın aşkı diri tuttuğu görüşüne antitez olarak Nisan ayında birlikte yaşamaya karar verip Beşiktaş'ta bir ev kiraladılar.
Bahar bir prodüksiyon şirketinde iş bulmuştu. Üniversite okurken film setlerinde staj yapmış ve stajyer olmaktan nefret etmişti. Stajyerliği sömürülmenin bir diğer adı olarak ifade eder, kişinin zamanından, parasından, onurundan çalınmasının hiçbir hiyerarşik düzende dahi karşılığının olmadığına inanırdı. Neyse ki o yıllar geçmiş, şimdi belirli çalışma saatleri olmasa da düzenli bir maaşının olduğu bir işi olmuştu.
Sabah kahvesini sosyal medya hikayelerine göz atarak bitirdikten sonra boş bir günde yapılabilecek ne kadar çok şey var diye içinden geçirdi, acaba hepsini yetiştirebilecek miydi? Duş, kuaför, terzi, alışveriş..
Dağınık halde topladığı saçlarını açtı, sabahlığını çıkarıp pijamalarıyla yatağa girdi. Boş gün demek uyumak demekti, bundan daha iyi yapılacak ne olabilirdi ?
Yarın için heyecanlıydı, hayatı boyunca hep hızlı kararlar vermişti. 2 yıldan sonra iş değiştirme de bunlardan biriydi. Alışverişte, okulda, arkadaşlıklarında, taşınmada ve işte gönlüne yatan ilk kararı vermişti hep. Kararsızlık onu yavaşlatıyordu. Yavaşlarsa tökezlerdi.
Birkaç saat yatakta döndükten sonra kalkmaya karar verdi, işler vardı bekletmeye gelmezdi.
...