YOL


 

kısa hikaye, yol, yolculuk, yanlış anlama, incelik , engelli, mahçubiyet
Photo by Mark Basarab on Unsplash

 

 

Uçağım beşte. Ben yoldayım. Saat iki. Düğünleri zaten sevmem hele bir de çözülmemiş miras işin içinde olunca! Ama gitmek zorundayım. Gerçi bizim çocuğu seviyorum da amcamla geçen bayram…

Neyse. Bunları düşünmemek için önümde çok zaman var. “İndi-bindiler, bavullar bari bu işe yarayacak” deyip taktım kulaklığımı.

Bir şarkı dinledim - dinlemedim, otobüste bir kargaşa oldu. 40'larında bir adam 50'lerindeki bir kadına hararetli bir şekilde bir anlatıyordu. Ben en arkadaydım ; önümde direkler, tutamaklar falan vardı. Olay hızlı gelişti, daha da gelişmesin diye doğruldum. Kulaklıklarımı çıkardım. 

 

 

“Ben sonraki ışıklarda ineceğim, siz rahatsız olmayın” dedi kadın. Akabinde de hemen indi. 

 

 

O ininceye kadar adam yerine oturmadı, indikten sonra oturdu. Bir ayağının olmadığını ancak o zaman fark ettim.

Bunları görmem bir kaç saniye , kendi kendime utanmamsa bir ömür sürdü.

Ben yolculuğun havalimanında başlayacağını düşünmüştüm .Meğer çoktan yoldaymışım da haberim yokmuş.

 


 

*Başlığı, kitabına ithafen Campell’ın Yolu diyecektim. Farklı beklenti yaratmamak için sadeleştirdim. Ama kitap hala bir yerlerde duruyor. Okunmak için bizi bekliyor. İngilizce adı da fiyakalıdır : Bin Yüzlü Kahraman

 

                                                                                                   Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

 

https://www.kitapyurdu.com/kitap/kahramanin-sonsuz-yolculugu/430678.html

 

✅👍➡ https://www.instagram.com/grilerde/