Yeni Okul Sezonu
Yeni bir okul sezonu başlamıştı. Bu, öğrencilerin bir kısmına heyecan; çoğuna da korku katmıştı. Yeni insanlar, yeni öğretmenler, yeni dersler derken öğrencileri yine zor bir sene bekliyordu. Tabi 12'ye yani lise sona geçen öğrenciler için ayrı bir zorluk söz konusuydu. Onlar bu sene hayatlarının belkide dönüm noktaları olan üniversite sınavına gireceklerdi. Kimisi yaz tatilinde gününü gün etmiş, kimisi de derslerine çalışmaya tatil başlar başlamaz girişmişlerdi.
1. sınıftan beri aynı sınıfta olan Mehmet ve Selahattin de bu sene lise sona geçen öğrencilerin arasındaydılar. Selahattin yazın ağustos böceği gibi gününü gün etmiş, Mehmet ise karınca gibi çalışmıştı derslerine. Selahattin'in bu tembelliği, Mehmet'in de bu çalışkanlığı 1. sınıftan beri sürüyordu. Mehmet her zaman çalışkan, azimli bir çocuktu. Selahattin ise bu seneye kadar Mehmet sayesinde gelmişti. Onun sayesinde az da olsa derslerine çalışıyor, sınavlar da kendisini kurtaracak puanlar alıyordu. Ama bu sene ikisinin de işi zordu...
Öğrenciler kavurucu bir eylül sıcağında başladı okulun ilk gününe. Mehmet ve Selahattin okula beraber gidiyorlardı. İkisi de sıcaktan terlemişti.
"Sana bişiy diyim mi Mehmet? Vallaha başka ülkelerin eğitim sistemi daha güzel. Adamlar okula gitmeden ders görüyorlar. Ben bu ülkenin eğitim sistemini seviyim. Şu sıcakta vallaha bizim Türklerden başkası okula gitmez ha..."
"Japonya'da yazın da okula gidiyolar. Yaz tatilleri yok onların "
"Ne alaka şimdi?"
"Diyon ya başka ülkelerin eğitim sistemi çok güzel diye. Şükret yaz tatilimiz var. O da olmasa..."
"Her şeye bi cevabın var ha. Ama o da kötüymüş. Yaz tatilsiz olur mu?"
"Olmaz olmaz. Aha yeni okulumuza geldik. Ama yine aynı sınıftayız."
"Daha ne istiyon la?!"
Bu seferki okul hayatları yeni bir okulda devam edecekti.