OKUL
İstilanın üstünden yaklaşık iki yüz yıl geçmiş ve bu süre zarfından kurtarıcılar ve insanlar arasındaki nefret daha ilk gün ki gibi tazeydi. Bunun en büyük nedeni ise insanların gelecek nesillere bunu sürekli aktarmaları ve bu yüzden çatışmalar ve isyanlar kaçınılmaz oluyordu. Kurtarıcılar buna kesin bir çözüm bulamıyordu. Zaman zaman şehirleri tam kapatıyorlardı. Aylarca ışık vermiyorlardı. Yiyecek ve suyu çok az veriyorlardı lakin yine değişen bir şey olmuyordu.
İstilanın üstünden yaklaşık üç yüz yıl geçmişti. Kurtarıcılar yüksek mevkilerden yardım istemek zorunda kaldı. Oradan gelen çözüm fikri ise kansız ve gayet manidardı. Çözümleri ise şöyleydi. Bundan sonra doğan bütün çocukları ailelerinden alıp kendileri yetiştirecek ve beyinleri yıkanacaktı. Dünya tarihini başta olmak üzere bir sürü şeyi onlara yanlış aktaracaklardı ve zamanla insanlar onları kurtarıcı olarak göreceklerdi. Çocuklar okullarda olduğu zamanlar ise kurtarıcılar eski dünyaya ait tarih, mimari, sanatsal ne varsa hepsini yok edip kendilerine göre düzenleyeceklerdi.
İnsanlar daha istilanın başlamadan bile çok ünlü tabloları ve heykelleri güvenli kasalara kaldırmışlardı. Amerika ele geçirilme den önce de olan bütün eserler kısmi olarak Avrupa ve Asya’nın belli bölgelerinde saklanmışlardı. Kurtarıcılar bunun farkında değildi çünkü insanların çoğu bilmiyordu. Bunu yapan topluluk zamanla ölmeye başladılar ve bunu miras olarak kendi ailelerine devrediyorlardı. Bu davranışları bu eserlerin kaybolmamasına neden oldu. Bakım çalışmaları da uzun sürse de yapıldı. Çünkü gerekli bütün malzemeler ve gerekli bütün talimatlar onların yanına saklanmıştı.
Kurtarıcılar şehirlere girip var olan bütün kitap, dergi, gazete, cd, dvd vb. ne varsa toplayıp yok ettiler. İnsanlar ne olduğunu anlayana kadar dağ gibi bilgiler kül oluyordu. Geçmişe dair herhangi bir belge saklamak, kopyalamak, çoğaltmak ve sözlü olarak başka bir insana aktarmak yasak ve sorgusuz sualsiz ölüm sebebiydi.
Elbette insanlar bunu da kabul etmeler lakin artık ölüm istemeyenler kurtarıcıların yanında yer aldılar. Böylece yine bir kıyımın eşiğinden döndüler. Hain olarak anılsalar da aslında tek istedikleri insanların ölmemesiydi. Başarılı da olmuşlardı. “Bilgi korunmaları ve gelecek nesillere aktarılmalı” sloganıyla kurulan “Bilgi Güçtür” topluluğu yüzyıllarca bilgiyi koruyup nesilden nesle aktarmayı başardı.
Bilgi bankaları denilen bankalar şehir sakinlerine zarar gelmemesi için şehirlerin dışında yeraltı sığınakları veya mağaralara saklanmıştı. Zamanla konuşulan dilin değişmesi ve okulların başarılı olması buraya ziyaretçilerin az gelmesiyle beraber bakımların yapılamaması ve çoğu teknolojik cihazların bozulmasına sebep vermiştir.
Her okulun adı o şehir başlıyordu ve “ Gelecek” kelimesi ile devam ediyordu. Örneğin Gül Gelecek Okulu gibi. Zamanla “ Gelecek” kelimesi çıkarılıp sadece şehir isimi tek kaldı. Okulla eski zamanlarda ki gibi ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite gibi ayrılmıyordu. Bir üst sınıfa geçmek öğrenciye bağlıydı. Dersler kurtarıcılar tarafından ilk başta veriliyordu. O kadar sevgi ve şefkat ile öğrencileri eğitiyorlardı ki insanlar bile şaşıyordu. Zamanla mezun olanlar okulda öğretmenlik ve yöneticilik görevleri verildi. Bir süre sonra kurtarıcılar tamamen okul yönetiminden çekildiler ve sadece denetleme için gelmeye başladılar. İstedikleri olmuştu ve insanı anca insanla yenmeyi başarmışlardı.
Okulda görev yapmak için kadınlar ve erkeklerin kısırlaştırılması gerekiyordu. Bunun ilk amacı okulda doğumun yasak olması ikinci amacı ise gelecek çocukları kendi çocukları gibi bakabilecek olmalarıdır.