Yarım Kalmış Aşklar
...Ahmet'den...
Bir ablası olmalı insanın, hayatta ne olursa olsun destekçi o olmalı, Hayallerinin ortağı, kanın canın, dayanağın olmalı, bir ablası olmalı insanın, ben şanslıyım diyebilmek için bir neden olmalı;
Ben bu hayatta şanslıydım. Dünya güzeli, melek bir ablaya sahiptim. Her hayalimiz beraberdi. Okul okumak, beraber yaşamak hep istediğimiz şeydi. Annem babam öldükten sonra ablama belli etmesemde çok sarsılmıştım. Ablam o sene sınava girmişti. O gün ablamın okul alışverişi dönüşü otobüs kaza yapmış ve kötü haberi almıştık.
Ablam o günden sonra bana belli etmese de hep kendini suçluyordu. Ben onu yalnız bırakmamak için yanında üniversiteyi kazanmak istiyordum. Fakat benim puanım düşük gelmişti. Biraz dişimi sıkıp ortalamamı yüksek tutarak yatay geçiş ile ablamın okuluna geçiş yapmayı planlıyordum. Normalde zeki biri olmama ve çalışkan olmama rağmen hayatım biri yüzünden mahvolduğu için kendimi salmış ve bu durum derslerime de yansımıştı.
Ablamın arkadaşı Begüm ablanın kardeşi öykü ile bizde çocukluk arkadaşıydık ablamla Begüm abla benimle de öykü beraber büyümüştü. Tabi lise ikinci sınıfta birbirimize aşık olduğumuzu anlamıştık. Ve sevgili olmuştuk. Hayat sanki o an bana gülmüştü. O kadar mutluydum ki, birbirimize aşkla bakıyor, beraber her şeyi yapıyorduk. Tâ ki üniversite sınavının olmasına son bir hafta kala ya kadar...
Birden bire soğuk davranmaya başlamış, aramalarıma dönmez olmuş, mesajlarıma ise cevap vermiyordu. Daha fazla dayanamayıp evinin önüne gittiğimde mesaj attıp çıkmasını söylemiştim. Kapının önüne çıktığında derdinin ne olduğunu, neden böyle yaptığını, bir yanlış yaptıysam düzeltebileceğimi söylemiştim. Ağlıyordu başka da bir şey demiyordu.
Daha fazla dayanamamış sesimi yükseltmiştim."derdin Ne senin!"
Bana kanımı donduran sözleri söyleyip bir şey demeden içeri girmişti. Kapısının önünde öylece kalmıştım. O gün resmen hayattaki neşemi her şeyimi kaybetmiş gibi hissetmiştim. Kendimi eve nasıl attım ben bile farkında değildim. Amcam, yengem, ablam herkes değişimi ilk günden farketmiş beni sorguya tutmuşlardı. Zar zor Ablama ve Begüm ablaya anlatmıştım. Üniversite sınavına girdiğimde ise tam bir hüsrana uğramasamda ablamın yanına gidemeyecek olmam canımı sıkmış ikinci bir depresyonda o zaman girmişti bana. Ayrıldıktan bir gün sonra ise onu başka adam ile görmüştüm. Bu da bana en büyük darbe olmuştu. Onsuz günler, aylar hatta yıllar geçmiş ve kalbimde hala onun olmasına rağmen yokluğuna alışmıştım. Ablamın yanına gitmek için tekrar çalışmaya başlamıştım.
...Öykü'den...
İnsanın mecbur olduğu bir şeyi yapması zaman zaman acı vermekle birlikte karşı tarafı da yaralayabiliyordu. Bu yara aşk yarasıysa eğer kabuk asla bağlamıyordu. Ahmet ile ben çocukluktan arkadaştık tabi bizim bu arkadaşlığımız lise ikinci sınıfta birbirimize aşık olduğumuzu anlamamızla son bulmuş ve sevgili olmuştuk. Hayat sanki o an bana gülmüştü. O kadar mutluydum ki, birbirimize aşkla bakıyor, beraber her şeyi yapıyorduk. Tâ ki üniversite sınavının olmasına son bir hafta kalaya kadar,
Bir gün okuldan tek başıma çıkmıştım. Ahmet'in bir dersi daha olduğu için onu beklemememi söylemişti. Okuldan çıkmış yürüyorken siyah bir araba tam yanımda durmuştu.
Korkmuş olsamda belli etmeyerek yürümeye devam ediyordum. Arabadaki kişi bana seslendiğinde şaşkınca arkamı dönerek yanına gittim. Arabadaki de arabadan inerek yanıma gelip bana elini uzattı. sadece yüzüne bakmakla yetinmiştim. Karşımdaki resmen benden iki üç yaş büyük zengin bebesi olduğu belli hatta serseri bir kişiydi. elini sıkmadığımda elini indirmişti.
" Ben okulunuzun müdürünün oğluyum, sizi bir kere okulda gördüm. bankta oturmuştunuz o an dedim ki bu kız benim olmalı; masum, tatlı, güzel, beni dengeler bu dedim, neyse işte sürekli seni izledim, sürekli; sonra farkettim ki aşık olmuşum sana, okulun sonuna kadar bekleyecektim fakat dayanamadım ama ne de olsa bir hafta var demi bitmesine de, tabi sınava da neyse yanında bir lavuk var kim o? " şaşkınlığım resmen yüzümden okunuyordu. En sonunda konuşmayı akıl etmiştim. Belki bırakır peşimi diye umutla " sevgilim "
Adamın yüzü resmen kızarmış hatta birazdan bana bir vuracakmış gibi bile hissetirmişti.
" O çocuktan ayrılacaksın"
" Sevgilim diyorum, bu ne demek seviyorum demek, ayrıca ayrılmazsam ne olur?"
Çocuk telefondan bir kaç tane yaralı adam resimleri gösterdi. Hepsi perişan duruyorlardı.
"Bunlara benzer sonu ama bir farkla bunlar yaşıyor o çocuk ölür. hiç şakam yok" silahı çıkardığında bana bir kaç gün müddet vermesini istemiştim. Bir kaç gün ona soğuk davranmıştım.
Mesajlarına cevap vermemiştim aramalarına dönmemiştim. En sonunda Ahmet kapıma geldiğinde de ondan zorda olsa ayrılmıştım. Ahmet'den ayrıldıktan sonra isminin İbrahim olduğunu öğrendiğim çocuğun yanına gittmiş ve ayrıldım demiştim. Bunu duyar duymaz ise " o zaman benimle çıkacaksın şimdide "
Zorla sevgili olmuştuk. Yaklaşık bir ay da onla sevgili kalmış sonrada onun trafik kazasında ölmesiyle bir nevi kurtulmuştum, tabi benim hayatım mahvolmuş ve okul istediğim yer İstanbul olmamıştı...
Kalbimde hala Ahmet olsa da kendimi toparlamayı seçmiş ve sonunda İstanbul'u kazanmıştım.
...Burak'dan...
Zengin olmak insanın duygularını silip süpürmüyordu. Her şeye sahip olmak mutlu olmaya yetmiyordu. Ben her şeye sahip olsam da aşık olduğum kız ile beraber değildim. Bu da benim her şeyden nefret etmemi sağlıyordu. Üniversite birinci sınıfta Okulun Erasmus programı sayesinde bir sene İngiltere'de eğitim görmüş hemde kafamı toplamıştım. Genelde her arkadaşım aradıklarında bana oradaki eğitimden çok kızları sormuştu. Oysa ki benim orada ki kızlar dışında benim gibi erasmusla Türkiye'den gelen bir kız dışında kimse dikkatimi çekmemişti. Kızla aynı sınıfa denk gelmiştik.
Bir soru sormak için yanıma gelmiş şans eseri tanışmıştık ve arkadaş olmuştuk. İsmi duyguydu kendi gibi ismi de güzeldi. Duygu ile sürekli okul dışında da beraberdik. Sürekli eğleniyor onun yanındayken sanki zaman su gibi akıp geçiyordu. Yaklaşık üç ay sonra duygu'ya hislerimin olduğunu ve onu sevdiğimi söylemiştim. Onunda bana duygularının olduğunu onun da beni sevdiğini öğrendim. İngiltere'de erasmustan gelen iki Türk güzel şekilde hem okuyup hem aşk yaşıyordu. Bu sefer şansım yâver gittmişti. Erasmusun süresi yavaş yavaş doluyor bizim sevdamız ise resmen kanımıza işliyordu.
O kadar mutluydum ki, İngiltere resmen bana uğur getirmişti. İngiltere'den dönmeme benim bir ay vardı. Duygu benden bir ay önce geldiğinden dolayı o ertesi akşam gidecekti. Gitmeden buluşmaya karar verdik. Buluştuk da fakat duygu da bir şey vardı. Yüzü solmuş, cansız bir şekilde duruyordu. dokunsam resmen yıkılacak gibiydi.
"Ne oldu " diye sorduğumda ise sert tepki vermiş birden bire de ayrılmak istediğini bir daha benim yüzümü görmek istemediğini söyleyip beni öylece bırakıp gittmişti. O günden beri de aşka kapımı kapatmış bir şekilde derslerimi geçmiştim.
...Duygu'dan...
Bir insan; sevdiği, aşık olduğu, insan üzülmesin diye fedakarlık yapar mıydı? Ben yapmıştım. Hayatta tek aşık olduğum adamı bile bile terk etmiştim.
Erasmus için İngiltere'deyken ara ara böbreklerim ağırsa da umursamamıştım. İngiltere'ye geldiğimin üzerinden bir ay geçmişti. Sınıfa yeni gelen biri ile soru sorma bahanesiyle tanışma kararı aldım çünkü yakışıklılığı beni kendine çekmişti. Yanına gittiğimde ingilizce selamlayıp sorumu sordum. Cevap aldıktan sonra konuyu uzattığımda Türkiyeli olduğunu, erasmusla geldiğini öğrendim. rahatlamış hatta sevinmiştim. Sürekli onunla vakit geçirir olmuştuk. Yaklaşık üç ay sonra bana açılmış bende ona boş olmadığımı söylemiştim. Sevgili olduğumuzda her günümüz beraber, güzel bir şekilde geçiyordu. İsmi buraktı. İsmi de kendi gibi güzeldi. her şey çok güzel ilerliyordu.
Fakat benim ağrılarım artmıştı. Buraktan habersiz hastaneye gittiğimde ilik kanseri olduğumu, tedavi olmazsam öleceğimi söylediklerinde donmuş kalmıştım. Doktor bir kaç kişinin iliğini araştıracağını bana haber vereceğini söylemiş benden örnek aldıktan sonra hastaneden çıkmıştım. Bir kaç gün bekledikten sonra ise, ilik bulunduğunu fakat riskli ameliyat olacağını ve ameliyatın da Amerika'da olacağını demişti. Okuldan doktorla beraber izin alıp burağa da bir ay önce geldiğim için döneceğim bahanesini söylemiştim. Buluştuktan sonra ameliyatta yanıma gelmemesi, üzülmemesi ve hayatını hayallerini benim için berbat etmemesi için buraktan ayrılıp bir şey demeden yanından ayrıldım.
Ameliyatım yaz tatilinde olmuştu. Ablam yanıma ne kadar gelmek istese de ben istememiştim. Ameliyatımı olmuştum. Dikişlerim hala tazeydi. Bazen ağrım oluyordu.
...Murat'dan...
Saat 00.30 da telefonum çalmıştı. Amcam arıyordu. Telefonu açtım. Burak ile beni yanına çağırıyordu. Burakla yanına gittik. Amcam
" Bu saate sizi buraya çağırdığım için kusura bakmayın çocuklar, size bir sorum olacak"
Kafamı salladım.
" Halil'in adresini biliyor musunuz?" "Hayır tabiki amca, biz nereden bilelim"
" Bilseniz bile söylemezsiniz biliyorum, bak murat, şimdi ikinizde o hıyarın evine gidin ne haltlar yiyor bana rapor edeceksiniz anlaşıldı mı?"
Amcama karşı gelmek mümkün değildi bundan dolayı ikimizde kafamızı sallamıştık.
Amcamla vedalaşıp uyumak için evin yolunu tutum. Eve geldiğimde kendimi yatağıma attım.
...İyi okumalarrr...