Yararlı Bir Dönüşüm

Metro istasyonunun soğuk koridorunda içi su gibi şeffaf bir sıvının olduğu tankın içine yerleştirilmiş genç ve yakışıklı bir adamın cesedi bulunuyordu. Uzun yıllardır o tank metronun koridorunda sergileniyordu. Tankın hemen yanında içinde kadın olan başka bir tank daha vardı. Her iki tankın dışında ufak bir pano vardı ve panoda bir sürü insan dilinde sadece “insan” yazmaktaydı. Başka hiçbir bilgi yoktu. Metronun gelmesini bekleyenler tankların içindekilerini görebiliyordu. Yaklaşık bir metre boylarında bir tane robot tankın önünde durmuş tankın içindeki şeye bakıyordu. Bir müddet sonra eliyle cama dokundu ve elini gezdirdi. Sonra kendine baktı. Kısmen benzediklerini fark etti. Tankın içindekini detaylı incelemeye başlarken o sırada omzuna üç parmaklı eli olan bir uzaylı dokundu. Robot arkasını dönüp " affedersiniz sahip" dedi. Karşısında iki kollu ama üç parmaklı ve dört bacağı olan gövdesine oranla küçük kalmış kafası ile bakan uzaylıyı gördü. Uzaylı ona gülümseyerek " ben senin efendin değilim. Belli ki sen yönünü kaybettin. Gel bakalım metro gelene kadar benim yanımda kal, sahibini de numarandan buluruz" robotun bir elinin hala camda olduğunu görünce " sahibin sana anlatmadı mı onları" tankın içinde ki insanı göstererek " robot kafasını hayır anlamında salladı. " anladım gel bakalım oturalım  şu bantta da sana biraz anlatayım" dedi. Uzaylı ve robot banka gidene kadar konuşmadılar. 

Banka oturduktan sonra robot uzaylıya baktı. Ondan konuşmasını ister gibiydi. Uzaylı kıyafetinin cebinden turuncu biraz uzun bir çubuk çıkardı ve ısırdı. Lokmasını çiğnedikten sonra " o tankta ki ne biliyor musun?” Robot hayır anlamında tekrar kafasını salladıktan sonra uzaylı biraz sıkılmış bir ses tonu ile " onlar kendilerine insan diyordu ve sizi onlar yaptı." robot tanka bakıp sonra uzaylıya tekrar baktı ve bir eliyle tankı göstererek " yani onlar bizim sahiplerimiz miydi?" Uzaylı " evet öyleydiler." dedi ve çubuktan kısa bir parça kopardıktan sonra sözlerine devam etti. “Biraz geriden anlatayım sana en iyisi, bak küçük dostum. İnsanların tarihini anlatan bir belgesel izledim. Kısa bir özet geçeyim sana; başta insanlar barış içinde yaşayan bir ırkmış. Ne zaman ki sayıları çoğalmış işte o zaman işler sarpa sarmış. Kendi aralarında toprak kavgası yapmışlar. Duygusal varlıklar işte bir bahane bulup bir birlerini öldürmüşler. Yaşamın kıymetini bilmiyorlar." Bir parça daha ısırdıktan sonra bir süre durdu o sırada robot " biz onlara benziyoruz " dedi metalik bozuk bir sesle. Uzaylı " evet çünkü hayal güçlerini sınırsız sanıyorlar ama bu konulara gelince sınırlı olmuş. Yani sizleri kendilerine benzettiler."  robot tekrar tanka baktı ve kendine baktı ardından uzaylıya baktı uzaylı o sıra çubuktan bir ısırık daha alıp yedi. Robot " peki ne oldu? Neden böyle oldu?" Uzaylı şaşkın bir ifade ile robota bakıp " seni güncellediler mi? İyi olmuş aslında” Robot şaşkın mimiklerle “ anlamadım” dedi. Uzaylı” boş ver sen beni bak sana anlatayım. Bu insan denen yaratıklar binlerce yıl boyunca bu gezegende yaşadılar. Çoğu zaman savaş halindelerdi. Huzur gezegenin çoğu yerinde yoktu. Her neyse bunların bir kısmı bilime kafayı takmışlardı. Uzayı keşfetmek ve uzayda yalnız olup olmadıklarını anlamak için uydu ve robotlar yollamaya başladılar. Yıllar sonra bizim ticaret gemilerden biri mecbur yolundan sapmak zorunda kaldı ve bunların uydularından birini buldu. Ardından çok fazla geçmeden onları bulduk. İnan küçük dostum atalarımın insanlara zarar verme gibi bir niyetleri yoktu.” İç geçirdi ve ardından elinde ki kalan bütün parçayı ağzına attıktan sonra çiğnemeye başladı. Robot bakışlarını ondan alıp metro da gezdirdi. Yanında duran ve sahibine benzer birkaç tane daha vardı. Kendisi gibi robotlar bunların peşinden yürüyordu ve onların eşyalarını taşıyordu ve gördüğü bütün robotların mimikleri olumluydu. Tankın içinde ki “insan” ile de ilgilenmiyorlardı. Gözleri duvarda ki bir yazıya takıldı. Duvarda “insanlar ölmedi “ yazıyordu. Onun ne demek olduğunu soracakken uzaylı konuşmasına devam etti. “ atarım onlarla buluşmak istedi. Bunu genel mecliste görüştüler ve çoğunluk bunu isteyince onlarla iletişime geçtik.  Uzay gemilerimiz ile onların gezegenlerine geldik. Nereye gideceğiz ya da kiminle konuşacağız bilemiyorlardı.  Bir müddet onların gelmesini istediler ama gelmediler. En sonunda rast gele bir yere indik onların deyimi ile Asya Kıtası’na indik. İşte tanışma falan olmadan önce bizi düşman sandılar ama diplomatlarımız işi çözdü. Bir süre bir birimizi anlamak zorunda kaldık. Ardından bilgi alışverişi ve ticarete başladık.

 İnsanlar bizim gezegene gelmeye hatta yerleşmeye başladılar. Çok fazla süre geçmeden onların asıl niyetinin dostluk olmadığını anladık. “ gözlerinden yaş geldi. Robotun yüzünde ki ışıklar kendiliğinden kırmızıya döndü ve o da üzüldü. Ağlaması bittikten sonra “ dedim yaşamın kıymetini bilmiyorlar diye işte orada anladık bizi öldürmeye başladılar. Biz zor çoğalan bir ırkız insanlar gibi değiliz. Nüfus olarak daha azız. Gezegenimizdekileri durdurduktan sonra onları öldürmeden ele geçirip dünyaya geldik ve bir de baktıktan ki burada bize bırakılan ve birçok vatandaşımızın da yaşadığı bölge bombalanmış ve herkes ölmüş ama sadece onlar değil insan, hayvan ve bitkilerde ölmüştü. Onlar yaşamın kıymetini bilmiyor olabilirler ama biz biliyoruz. Onlar da doğum bir tarafta olurken bizde herkeste olabilir. Bu yüzden onlar yaşamın kıymetini anlamazken biz gayet iyi anladık ve anlamayanlar işimiz yok” dedi ve duraksadı. Robot “ yani hepsini öldürdünüz mü?”  Uzaylı tereddüt etmeden “ evet” dedi. Robotun hemen yüz mimikleri değişti ve “ ama bu prensibinize ters değil mi?” Uzaylı “ ne ara güncelleme yaptılar size. Neyse evet aykırıydı ama atalarım ilk kez duyguları ile hareket ettiler. Hala onların yaptıklarını onaylamasak da onlar sayesinde bu gezegen bize kaldı. Gezegende olan her şey ile ve kalan her şeyi kendimize uyarladık. Yolları, evleri, binaları ve sizleri de evet sizler o kadar işlevsel değildiniz. Daha doğrusu geliştirmek istiyorlardı ama yavaşlardı. Sonra hükümet sizleri geliştirmek için on yıl önce talimat verdi. “ robot demin gözüne çarpan yazıyı uzaylıya gösterdi. Uzaylı “ dedim ya onaylamadık diye bir grup insanların ölmediği geri dönüp intikam alacağını iddia etseler de hükümet çözümü böyle tanklarla ve belgesellerle ve da farklı olaylarla çözmeye çalışıyor. Bunlardan biri de sizsiniz küçük dostum” Robotun mimikleri şaşkına dönünce uzaylı onun konuşmasına izin vermeden “ sizlerin yazılımında sadece insanlar var. Bize sadece geçmişi unutmamamız için varsınız. Metrolar, havaalanı, otobüs durakları gibi yerlerde. Sizi de dönüştürdüler. İnsana benzemeniz de hem zaferin simgesi hem de geçmişi unutmamak içindi.” Uzaylı bunu dedikten sonra elini robotun kafasına bırakıp okşadı. Kafasını eğip seri numarasına baktı 3M7R47E2 numarasını gördü. Cebinden telefon benzeri bir şey çıkardı birilerini arayacakken yanına birileri geldi ve “ merhaba işiniz bitti mi?” Uzaylı saygıdan ayağa kalktı ve “ evet bitti. Şey bunun sorularını mı değiştirdiniz” teknisyenlerden biri “ hayır standart sorular değiştirmedik. Bir şey mi oldu “ Uzaylı “ bana pek standart gelmedi. “ teknisyen “ geri bildirimiz için teşekkür ederiz. Bu aralar birkaç şikâyet daha aldık. Merak etmeyin ilgileneceğiz.” Uzaylı da ilgiye teşekkür ettikten sonra gelen metroya doğru yürüdü. Teknisyenlerden biri bankta oturan robotu kapattı ve yanlarına getirdikleri araca yerleştirdikten sonra oradan uzaklaştılar.

Onlar uzaklaşırken onun gibi başka bir tanesi tankın birine elini koymuş bekliyordu.