TEDAVİ

3. Devletin kurucularından biri hastalanır ve her an ölebilecek bir duruma gelir. Kurucunun özel bir hekim heyeti olduğundan tedavisi ile onlar ilgilenir. Sonuç alınamayıp umut kesilince içlerinden birisi genç olsa da son dönemlerde adından sıkça söz ettiren Ati’yi önerir. Ati, kurucunun tedavi gördüğü merkeze gider. Kurucu çok güçlü ve korkulan bir adamdır. O yüzden hiçbir doktor Kurucu’ya ölmeden önce son müdahaleyi yapmak istemez. Çünkü Kurucu ölürse ona son müdahale edenin de kurtuluşu olmayacağını hepsi bilir. Bu yüzden bu genç doktor onlar için parlak bir fikirdir. Ati bu durumun farkına varsa da tereddüt etmeden doktorluk vazifesini yapar. Fakat ilginç bir şey olur. Uyguladığı tedavi sonuç verir. Kurucu ölümden dönmüştür. Bütün doktorların çaresi kalmadı, artık ölecek dediği anda Kurucu’yu hayata döndürmüştü. Bu mucize gibi bir şeydi. Fakat Kurucu hayata dönmüş olsa da artık eskisi gibi olamayacaktı. Yatağa bağlı sadece göz hareketleriyle iletişim kurabilen bir yarı ölüydü aslında. Ati her ne kadar başarılı bir müdahale yapmış olsa da bu böyle algılanmadı. Özellikle diğer doktorlar kariyerlerini riske atmamak için ve Kurucu’nun yakın ve tehlikeli çevresinden aşırı derecede korktuklarından bu sonucu genç doktor Ati’nin hatalı müdahalesine bağladılar. Neticede Ati cezalandırıldı. Doktorluktan atıldı ve uzunca bir süre hapiste kaldı. Çıktığında ise artık işsiz bir mahkumdu.

Bir süre işsiz dolandı. Çeşitli işler aradı. Eski bir dostunun aracılığıyla yapay zeka geliştirme firmasında işe başladı. İlerlemiş yaşına rağmen kısa sürede kendini geliştirdi. Yapay zeka programlarının o zamana kadar yazamadığı kodları yazabiliyor, yapılmamış yazılım programları geliştiriyordu. Artık para da kazanıyor doktorluk yıllarında neredeyse günün tamamını ayırdığı nöbetler de olmadığında boş vakitleri dahi oluyordu. İşte bu vakitlerde de çocukluk hayali olan yönetmenliğe geri dönüyordu. Birkaç tane kısa film yapmıştı bile… Sonra çalıştığı şirketten ayrıldı. Çünkü artık sadece hayalinin peşinden gitmek istiyordu. Ve kendi filmlerini yapmaya başladı. Nihayet yıllar sonra da olsa artık olmasını istediği yerdeydi. Kameranın arkasında…

İlk uzun metrajlı yaptı. Heyecan doluydu. Ancak sonucu hüsran oldu. Filmi topu topu iki sinema salonunda gösterime girebilmişti. Daha da kötüsü izlemeye kimse gelmemişti. Yılmadı. Devam etti. İkinci filmini de yaptı. Sonuç yine aynıydı. Ömrünün kalan yılların da başarısız filmler çekmekle geçiyordu. Artık yapay zeka şirketinden ve geliştirdiği yazılım programlarından kazandıkları da bitmek üzereydi. İşte o günlerden bir gün…