Sevgi ve Güven- Neden yok oldular?

Annem beni çok sever ama sevgi gösterme yöntemi benim ihtiyacım olan yöntemden farklı. O fedakârlıklar yapar kendisini yırtar yıpratır benim için halbuki ben sarılmak istiyorum sadece bir şey anlatınca dertleşmek istiyorum çözüm istemiyorum. Sadece dinleyip sarsın beni istiyorum.
Babam beni çok sever ama hasta ve benim için annem için çevremdeki herkes için tehlikeli.
O sevgisini tam istediğim şekilde gösterir ama o an içim korkudan titrerim o bana sarılınca her an beni yine boğmaya kalkacak diye. Zaten görmüyorum onu. Göremiyorum. 
Babamın ailesi beni asla sevmedi. Babaannem ve Dedem ne kadar tehlikeli olduğunu bildikleri halde “baban sana hiçbir şey yapmaz git yanına dediler.” Çünkü kendilerini sevdiler. Ben gidersem onlar gitmek zorunda kalmaz. Onlar babamı da hiç sevmedi.
Amcalarım Halam beni hiç sevmedi.
Kuzenlerim bana normal yabancı bir sevgi besledi.
Annemin Babası hiç kimseyi sevmedi
Anneannem beni sevdi uzaktan öğrendiği bildiği şekilde.
Teyzem ve dayılarım hep kendilerine acır kendilerini sever.

Ben hep sevgi istedim hep sevgi aradım. Çok açım buna nedense.
Sevilmeye sevgi görmeye.
Birinin bana sarılmasına.
Konu onların beni sevmesi ya da sevmemesi değildi asla. Konu onlar beni sevmedi diye benim kendimi sevmemeye başlamamdı. Bir insan aynada gördüğü insandan hiç ayrılmadığı insandan kendisinden nefret ediyorsa onu değersiz buluyorsa o insanın kurtuluşu yoktur. O insan yapa yalnızdır. Kalabalıkta bile.

İlk erkek arkadaşımla beni birisi sevdi diye birlikteydim. Ne karakteri ne görünüşü hiçbir şeyi beni çekmiyordu. Kötü bir insandı diyebiliriz. Ama bana çok az da olsa kendimi sevdirdi. Onu kaybetmek canimi yakmadı. Ama benim değerim yine düştü kendi gözümde.

Sonra ikinci erkek arkadaşım geldi. Özlediğim babam geldi. Görüntü olarak babama benziyordu davranışları da öyleydi… Zihinsel sorunları vardı. Babama sarılıyor gibiydim. Sonra o da gitti ve ben yine çirkindim.

Üçüncü erkek arkadaşımın yine zihinsel sorunları vardı… Baba seni bulamadım ama onda. Onunkiler çok farklıydı aradım seni ama bulamadım. O çocuk çok fazla iyi biriydi, beyazdı, saf, tertemizdi.
Onunla birlikteyken daha da az sevdim kendimi. Daha da kötü hissettim daha da değersiz. Çirkin. Onun gibi olamadığım için… O gidince rahatladım.

Zayıfladım kendimi sevmeye başladım iyileştiğimi düşündüm ama iyileşmemiştim sadece görünüşümle egomu kasıyordum. Beğeniliyordum ve beğeniyordum kendimi…

Ve sonra “O” geldi. Önce çok güzel sevdi. Tatlı tatlı. Tam ihtiyacım olduğu dozda. Ne fazla ne az. Benim gibiydi ne kötü ne iyi kendisini bulamamış. Hayatımda ilk kes âşık oldum ne yazık ki manyaklar gibi. Takıntılı sağlıksız bir şekilde. Ona o sağlıksız durumu gösterdiğim an bana soğumaya başladı. İlişkimiz sürmeye devam etti ama sevgisizdi. Beni sevmesi için her şeyi denedim. İlk geceme kadar her şeyimi verdim. O beni o kadar düşürmüştü ki o derken o an öyle düşünüyordum. Kendimin kendime verdiğim değeri görmedim hep onlar suçluydu çünkü.
Baktım ümit yok beni sevmeyecek bir zaman sonra kopmaya çalıştım. Bunu denerken beş numarayla tanıştım

Beş numaranın işi çok kolaydı. Tatlı cicim sözler ve ben her şeyimle onundum. Sonunda birisi beni seviyor diye düşündüm beni güzel buluyordu bunu sürekli belirtiyordu bana dolu dolu aşk sözleri ediyordu. Bana sarılıyordu uzun uzun öpüyordu beni. Peki kalbim niye hala ondaydı? 5 Numaraya asla ihanet etmedim duygularımı bastırdım ve onu sevmeye çabaladım. Sevdim de sonunda ve bana ihanet ettiğini öğrendim. Bir kişiyle değil iki kişiyle değil. En az on kere. Yıkıldım ilk kes aldatılmıştım öyle bir duyguyu ilk kes tattım. Güven konusunda bir sorunum yoktu o güne kadar. Artık en sevilmez insan bendim bu koca dünyada. Onu af ettim çünkü artık daha da sevgisizdim ve üstüne artık güvensizdim. Tabi ona da Güvenemiyordum artık. Onu kontrol etmeye başladım bütün şifreleri bendeydi whatsapp, son aramalarına her şeyi bilgisayardan kontrol edebiliyordum. Bunun ne kadar sağlıksız olduğunun farkında olduğum halde asla durmuyordum. Bir daha o acıyı yaşamayı göze almak istemedim. Aldatılmamayı garantilemeye çalıştım ve hapis ettim onu. Bana evlilik teklifi etti çok güzel bir şekilde. Çok romantikti denizin ortasında. Kabul ettim. İçimde bir ümit vardı birden. Belki geleceğim güzel olacak. Belki şu an sadece daha istediğin yere varamadığın için mutsuzsun dedim. O dönemlerde bir gelinlik giymek çocuk hayali kurmak çok üstlerdeydi. Hiçbir zaman aile olamadığım için tek dileğim buydu ve her şeyi tüm sorunlarımı ona bağladım. Eğer güzel bir aile kurarsan güzel yaşarsın ve iyileşirsin dedim. Ama aile kurmak için aile kurulmaz. Kiminle bu yola çıktığın çok önemli. Bunu zorla öğrendim. Bir insanla evlenmek kadar kocaman bir adim atıyorsan düşünmelisin. Bu insani yüz de yüz değiştirmeden istiyor muyum? Bana uyuyor mu? Ailelerimiz anlaşıyor mu? Dinlerimiz? Kültürlerimiz? Peki ya değişikliklerimiz varsa o kişi buna saygı gösteriyor mu? Ailesine karşı bana nasıl davranıyor ve benim aileme nasıl davranıyor.  
Ailelerimiz tanıştı. Çok büyük kavgalar edildi. Anneme çok kötü davranıldı. Her aile tartışır yok altın yok beyaz eşya. Bunlar beklenilir şeyler Türk kültüründe sürekli rastlanılan bir şey. Siz bunu alacaksınız siz bu kadar takacaksınız. Bunlar beni hiç şaşırtmadı. Ama aileme hakaretler edilmesi normal değildi. Beni yalnız başına yetiştiren anneme saygı duyulmaması tahammül edilebilecek bir durum değildi. Buradaki sorun ama o insanın ailesinin bu hareketlerine olan tepkisiydi. Bana biz ikimiz aşarız bunlar demedi. Bana senin ailen söyle benim ailem böyle dedi ve ilişki benim için bir nişanın sonrasında bitti.

6 Numarayla tanıştım. Ama o bir numarayı hak etmiyor bu listede. Sağlıklı davranan akıllı, içini dişini çok beğendiğim bir insan var karşımda. Ve ben onu ne zaman kaçıracağımı merak ediyorum. Ben iyileşmeliyim. Güvenebilmeliyim ama kör körüne değil. Herhangi bir ihanete uğrayınca da yıkılmamayı öğrenmeliyim. Kendimi bir tüm olarak görebilmeliyim ve kendimi sevmeliyim. Kendim için. Onu kaybetmek istemediğim için.