SE

 

Soluk bir resmi andıran bu köye en son gelmesinin üstünden, neredeyse 10 yıl geçmişti... En son geldiğinde ergenliğe yeni adım atan, göğüsleri yuvalarından körpe birer gonca gibi tüm cazibesiyle dışarıya fışkıran bir kızdı. Şimdiyse üniversite diploamasını almış, bir işe başlamış, büyükşehirin karmaşık dünyasına kendini bırakmış taze bir yetişkindi... 

Kapıda onu her geldiğinde yüzünde ilahi bir parıltıyla ve okşayan gözlerle büyükannesi karşılıyordu. Bu kez yüzündeki çizgiler biraz daha derin, ortasından koskaca bir yaşam, 4 çocuk ve 1 eşin bıraktığı yorgunluk rahatça akıp gidiyordu. 

-"Gel, gel üşüyeceksin hadi yavrum" dedi sesi titreyerek. 

-"Buralara otobüs gelmez olmuş, hiç ulaşamayacağım sandım" 

Ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Yıllar sonra, annesi ikinci eşiyle evlenip onu büyükannesine emanet edip gittikten ve 3 yıl kadar bu tek göz odada oyunlar oyanmasının üstünden çok seneler geçmişti. Ne diyebilirdi ki? Aslında çok şey ama bi yerde hiçbir şey yoktu söylenecek. 

-"Demek artık iş güç sahip kocaman bir kız oldun. Bugünleri görmek için o kadar dua ettim ki!" 

-"Okul bitti sonunda evet. Kolay olmadı ama aldım diplomayı işte. Şimdi bir klinikte psikolg olarak başladım. Daha doğrusu buradan döndükten sonra başlayacağım bakalım." dedi. 

Sanki aylardır girdiği iş mülakatlarından biriydeydi. Öylesine kontrollü, öylesine soğukkanlı ve tetikte! Acaba kırgın mıydı onu yatılı okula gönderdiği için bu yaşlı kadına. Kim bilir, o zamanlar çocuk aklıyla ne anlamlar yükledi. Ama bir taraftan da bir yetişkin olarak artık anlayabiliyordu. Bir insanın sorumluluğunu almak bir dünyayı yönetmekle eşdeğerdi. Ondan bırakmaş mıydı annesi de... 

......................................................................