Rüya

Kalemin mürekkebinde saklı olmalıydı yağmur damlaları. Kalem yazarken sayfalara yağmalı, acılar boyun eğmeliydi!

 

 

Yağmur damlaları ne kadar da çok sayısız kırık kalplerin gözyaşlarını andırıyordu. Kendilerini usulca toprağın kucağına teslim ediyorlardı. Evlerin pencerelerine vuran yağmur damlaları: gülen yüzlere, ışık saçan gözlere ve sessizce bir köşede ağlayan kalplere tanık oluyordu! Yağmurun yağmasını fırsata çevirenlerde vardı: zamanını ailesine ayıranlar, bir fincan kahve ve kitapla huzuru yakalayanlar ve gökkuşağının çıkmasını bekleyenler... Hafif bir rüzgarın ardından yağmur durdu ve yerini gökkuşağına bıraktı. Kalbinde bilinmezliğin yarattı garip bir sızı nefes almasını bile zorlaştırıyordu.

Korku vardı bir yerlerde: izleri kalbinde başlıyor. İliklerinde dolaşıyor. Dört duvar arasında yankıları duyuluyordu! Düşüncelerinde boğuluyor olmalıydı ya da bir tehlikenin olduğunu hissediyordu. Oysa odada kendisinden başka hiç kimse yoktu. Odanın tam ortasında sessizce oturuyordu. Stresten, avuç uçları ve avuç içleri ter içerisinde, Kalp atışlarıysa git gide hızlanıyordu. Titrek bir ses tonuyla

"Karanlık yok oluyor!" dedi. Aniden bir ses duymuş gibi başını Yatak dolabının hemen yanındaki kitap rafına doğru çevirdi. Hareketsizdi. Susuyordu sadece , konuşamıyordu aslında cesareti yoktu konuşmaya! Tanem mutfakta , bitter çikolatalı krep yapıyordu. Adal ise merdivenin başında uyuyordu. Tanem hala Adal'ın ortalıkta olmadığını görünce ocağın altını kısıp bakmaya gitti. Adal siyah ceketiyle üstünü örtmüş mışıl mışıl uyuyordu. Tanem onu görünce gülümseyerek " Adal hadi kalk." dedi. Adal 'ın uykusu ağır olmalıydı ki ne bir tepki nede bir ses veriyordu. Tanem nasıl uyandıracağını bulmuş gibi gülerek Adal'ın yanına oturdu. "Adal bitter çikolatalı krepi yanmış." Adal Tanem' in bu sözlerinden sonra gözlerini açtı ve dengesini kayıp etti. Tam düşmek üzereydi, Tanem sağ kolundan tutup engel oldu."Adal iyi misin ?"

Adal Tanem' i yanında görünce şaşkınla " Evet." dedi.

Adal garip görünüyordu. nerde olduğunu bilmiyormuş gibi dikkatlice merdivenlerde gözlerini gezdiriyordu. Tanem Adal'ın verdiği bu tepki karşısında kendini suçlu hissetmişti. "Adal özür dilerim , seni korkutmak istememiştim."

Adal düşüncelerine dalıp gitmişti. Tanem' i duyamıyordu bile. Tanem sürekli etrafa baktığını fark edince kaşlarını çatarak sağ kolundan tutup sarstı.

"Adal bir şey söyle lütfen!"

"Ne ? anlamadım."

"Adal sen iyi görünmüyorsun ? "

Adal yutkunarak "Ben iyiyim." dedi.

"Adal bir şey mi oldu ?"sözlerin ardından ,Adal hüzünlenerek merdiven basamaklarına baktı. "Adal çok özür dilerim , seni korkutmak istememiştim."

Adal Bir şeyler söylemek üzere panikle ayağa kalktı. Tanem 'de hemen ardından ayağa kalktı. "Tanem. "

"Efendim. "

"Ben"

"Evet."

Adal gergin görünüyordu. Derin bir nefes alıp "Tanem" dedi. Adal söylemek istediği şeyi söylemek üzereydi fakat

" Ben çok acıktım." diyerek söylemekten vazgeçti.

Tanem gülümseyerek " kahvaltı hazır sayılır. Sen krepe bak bende Meyra'nın kahvaltısını götüreyim."

"Tanem Meyra'nın kahvaltısını ben götürsem olur mu?" "Olur. O zaman bende kreplere bakıyım."

"Tamam."

Adal ve Tanem mutfağa geçtiler.

Tanem bitter çikolatalı krepe bakıp , Meyra için hazırladığı kahvaltı tepsisine bir kaç tane krep koydu. "O da mı seviyor?"

"Evet ,çay getirdiğimde yanına bitter çikolata koyuyordum. Çayı içmiyordu sadece bitter çikolatayı yiyordu."

"Anladım canım."

Adal kahvaltı tepsisini alıp mutfaktan ayrıldı. Merdivenlerden çıkarken basamaklara dikkatlice göz gezdirdi.

Basamaklarda ise anormal bir şey görünmüyordu. Meyra odanın ortasında öylece yatıyordu. Hareketsizdi. Adal sağ eliyle kahvaltı tepsisini tuttu , diğer eliyle kapıyı tıkladı."Meyra canım sakın korkma, kahvaltını getirdim. Adal kapının önünde yirmi beş saniye bekledi ve yavaşca kapıyı açıp içeriye girdi. Meyra'yı yerde görünce

endişelenerek kahvaltı tepsisini masaya koydu. İyi olup olmadığına bakmak için yaklaştı. Elini Meyra'nın omzuna doğru götürüyordu ki Tanem'in, Meyra hakkında söyledikleri aklına geldi.

Hemen elini çekti. Sessiz adımlarla kapıya doğru yöneldi. Kapı kolunu tuttu, açmak üzereydi o esnada Meyra gözlerini açtı. Yavaşça doğruldu ve başını Kapıya çevirdi.

Adal'ı gitmek üzere görünce dikkatlice bakmaya başladı. Adal , Meyra'nın kendisini fark ettiğini

anlamadan kapıyı açıp odadan çıktı. Bu durumda , çok garip bir takım şeyler vardı.

Meyra çabuk panikleyen birisiydi , bir kişinin kendisine yaklaşmaya çalışması ya da o kişiyle karşı karşıya gelmesi korkması

için yeterli bir nedendi. Sezgisi oldukça iyiydi.

Adal'ın kendisine doğru yaklaştığını his etmemesiyse ilginç bir durumdu ve asıl garip olan şey ise Adal'ı gördüğü anda hiç bir tepki vermemesiydi. Genelde ablası Tanem'i gördüğünde bile kriz geçiriyordu.

Meyra ,Adal odadan çıktıktan 6-7 saniye sonra derin bir nefes alıp elini

kalbini koydu ve gözünü kapattı.

Karanlık çok uzak , fırtına güneşe daha yakın."

Meyra bir dakika sonra yavaşça gözlerini açtı ve yine derin bir nefes alıp ayağa kalktı. Masanın üzerinde duran kahvaltı tepsisine doğru ilerlemeye başladı. Tepsinin içine baktı. İçindeki bitter çikolatalı krepi görünce yüzünde hafif bir gülümseme belirdi. tepsiden krepi ve Manolya çayını aldı. Pencerenin karşısına oturdu ve gökkuşağını izlemeye başladı. Adal düşünceli bir şekilde merdivenlerdeniniyordu. Elinde krep tabağıyla mutfaktan gelen Tanem , onu yine düşünceli görünce endişelenmeye başladı."Adal iyi misin ?"

Adal düşüncelerinin esiri altındaydı ve Tanem' i duyamıyordu.

Tanem biraz daha sesini yükselterek "Hey Adal!" dedi.

Adal Tanem' in sesini duydu ve afallayarak " Ha , efendim." dedi.

"Adal gel buraya."

"Tamam."Adal hızlıca merdivenlerden indi."Adal otur şuraya."

"Neden ki? "

"Konuşacağız."

" Ne konuşacağız ?"

"Adal tatlım iyi değilsin."

"Yok , iyiyim ben."

"Adal sen benden bir şey saklıyorsun"

"Şey..."

"Evet Adal ,dinliyorum."

"Ben, şey gördüm."

"Ne gördün ?" Adal derin bir nefes aldı ve kendini toparlayarak olanları

anlatmaya başladı. "Hani ben sabah merdivenlerde uyuya kalmıştım ya."

"Evet."

"O öyle değil."

"Nasıl yani?"

"Ben Merdivenlerde uyumadım , oraya nasıl geldiğimi bilmiyorum."

"Nasıl ? anlamadım."

"Olmadı. Baştan anlatıyorum. Ben, bir bir rüya gördüm. Rüyam ise şöyleydi: Uzun bir merdiven vardı. Siyah renkli bir merdivendi. Etrafta çiçekler vardı, hepsi Siyah ve Beyaz renkliydi. Manolya ve menekşe çiçeğine çok benziyorlardı. Ben merdivenin tam ortasında basamaklara bakıyordum ve bir ses vardı. Dalga gibi bir ses. Git gide yakınlaşıyordu Bir adım indim ve aniden değişti. Menekşeye benzettiğim çiçeklerin yerini papatyalar aldı. O dalga gibi ses sanki bana fısıldıyordu. Adım atmam gerektiğini düşündüm ve tekrar bir basamak indim. Hiç bir şey değişmedi. Her şey yerli yerindeydi. Bir basamak daha indim, gözlerimi etrafta gezdirdim fakat değişen yine bir Bir şey yoktu. Yine bir adım daha indim. Ortam aynı değildi bu sefer, değişmişti. Çiçekler yok olmuştu. Hava kararmaya , rüzgar esmeye başlamıştı. Ben başımı kaldırmış , kararan havaya bakıyordum. Şiddetli bir şimşek sesi geldi ve ben uyandım. Uyandığımda seni karşımda , kendimi merdivenlerde buldum."

"İlginç bir rüya."

" Evet, kendimi merdivenlerde bulduğumda şaşırmıştım."

"Ve sorduğumda iyiyim dedin."

"Evet öyle dedim çünkü seni üzmek istemedim."

"Üzmek mi ? , Adal sen beni üzmüyorsun ki."

"Tanem Meyra' ya üzülüyorsun zaten birde beni dert etmeni , bana üzülmeni istemedim. Bu aralar doğru düzgünde uyumuyorsun."

Tanem , Adal'ın elini tuttu ve gülümseyerek " Sende benim kardeşim sayılırsın. Ben kardeşimi anlamayacaksam, onun gözyaşlarını silemeyeceksem, onun derdini dinlemeyeceksem ben nasıl bir ablayım." dedi.

"Ne biliyim , diyemedim o an."

"Bundan sonra ne olursa olsun bir şey saklamak , içine atmak yok."

"Tamam."

"Söz mü?"

"Söz."

"O zaman kahvaltıya."

"Tamam."

Adal rüyasını anlatınca , biraz olsun rahatlamış gibi görünüyordu.

12 dakika sonra:

Adal Odense'da bulunan kliniğine gitmek üzere hazırlanmıştı.

Spor ayakkabısını giyip saçlarını düzenledi."Adal dikkat et."

"Tamam."

"Agneta' yla görüştükten sonra beni ara."

" Tamam canım, görüşürüz."

"Görüşürüz."

Adal ,Tanem 'le konuştuktan sonra evden çıktı. Mahalle sakin ve sessiz görünüyordu. Sanki evler terk edilmişti. Adal sokaklardan sakince geçti.

On beş dakika sonra kliniğe ulaştı. Klinikte bir gerginlik vardı. Çalışanlar bir çember oluşturmuş, aralarında bir şeyleri tartışıyordu.

Adal merakla yanlarına yaklaştı. Adal'ı fark eden bir çalışan şaşırarak "Adal hanım." dedi.Diğer çalışanlar çalışma arkadaşının Sesini duyunca hemen arkalarına döndü. Adal'ı karşılarında görünce elindeki belgeleri görünmeyecek bir şekilde rulo yaparak sakladılar. Saklamaya çalışsalar da Adal anlamış gibi görünüyordu.

Anlamıştı fakat hiç bir şey söylemeden yanlarından geçip gitti.

Çalışanlar o gittikten sonra derin bir nefes aldı ve yerlerine geçtiler Adal asansöre bindi ve ikinci kata bastı. Asansörün kapısı kapanıyordu ki birisi ayağını asansörün arasına koyarak engel oldu. Adal asansörü durduran kişiyi görünce kaşlarını çatarak kısık bir ses tonuyla "yine mi bu ya." dedi.

"AA Adal seni görmek ne güzel."

Adal hafif bir gülümseme sergileyerek " Seni de görmek ne kötü Jorgen!" dedi.

Jorgen ,Adal'ın ikinci kata çıkmak istediğini fark edince gülümseyerek "Agneta'nın yanına mı?" dedi.

"Evet."

Asansör ikinci kata çıkıyordu. Adal ise derhal asansörden ayrılmak için sabırla bekliyordu.

"Adal"

"Efendim Jorgen."

"Bir konuda yardımını isteyebilir miyim?"

"Konu ne?"

"Coğrafya, bir harita çizmem gerekiyor.

Çizmem gereken yerlerin koordinatlarını bilmiyorum. Çizimimde pek iyi değil."

" Anladım. Sana yardım etmeyi çok istemezdim , bu gün işim var."

"Yarında olur."

"Yarın olmaz. Hem bu senin alanın değil ki." " Agneta istedi."

"Anladım."

Asansör açılmıştı. Adal hızlıca asansörden çıkıp Agneta' anın odasına doğru ilerlemeye başladı. Jorgen ise arkasından " Hey! Adal " diye seslendi fakat Adal duymamış gibi yaparak gitti. Adal "Uğraşamam seninle." diyerek Agneta' nın odasına girdi. Agneta Kliniğin yeni psikoloji doktoruyla konuşuyordu. Agneta , Adal'ı görünce ayağa kalktı. Adal Montunu çıkarıp astı. Agneta Yeni gelen psikoloji doktoruna tam sonra konuşuruz diyecekti ki psikoloji doktor gülümseyerek"Neyse Agneta hanım, biz yarın ki toplada detaylı bir şekilde konuşuruz, "görüşürüz."

"Görüşürüz Hocam."

Yeni gelen psikoloji doktoru gittikten sonra Agneta gülümseyerek "Ballım bir kere de şu kapıyı çalıp gelsen olmaz mı!" dedi.

"Olmaz tatlım , ben kapısız yerden geldim!"

Agneta gülerek " EE doğru , unutmuşum bunu." dedi.

"Bu gün bir rüya gördüm."

"Nasıl bir rüya?"

"İlginç bir rüyaydı."

"Hım , Ha bu arada ne içersin ?"

"Limonlu su olur."

"Tamam, peki."

Agneta arayıp siparişleri verdi. Adal ahşap dolabın yanındaki şirin Gold tarzındaki masanın üzerinde duran butimar kuşu figürünü eline aldı.

"Butimar kuşu."

"Dün bir mağazada görüp aldım."

"Güzelmiş."

"Senin en sevdiğin kuş. Sanırım bu kuşun sende farklı anlamı var."

"Evet."

"Bana anlatır mısın? "

"Anlatırım ama şimdi değil."

"Peki."

Meyra odanın tam ortasına oturmuş Roman kitap okuyordu.

Yalnız roman kitabını ters okuyordu. Satırları heyecanla ve merakla okuyordu.

Tanem ise kendini çalışma odasına kapatmış, Botanik bilimi ile ilgili ansiklopedi okuyordu. Kliniğin çalışanları yine bir çember oluşturmuş aralarında bir şey tartışıyorlardı. Gergin görünüyorlardı.

Muhtemelen dosyalarda bir sorun vardı. Agneta 'ya söylemeye çekindikleri belliydi. Aralarından orta yaşlarda kumral saçlı bir kadın "Bay Jorgen'e gidelim belki bize yardım edebilir." dedi. bu fikir diğerlerinin aklına yatmıştı. Hemen bir kaçı dosyayı alıp Jorgen' in yanına gittiler.

Bir umutla gittiler fakat umutsuzlukla geri döndüler çünkü Jorgen odasında yoktu. on iki dakika önce holdingden çıkmıştı.

Adal , Agneta 'anın odasından çıkmak üzereydi. "Görüşürüz Agneta."

"Görüşürüz Adal."

Adal mutlu görünüyordu. Tanem' i araması gerektiğini hatırlayıp çantasından telefonunu çıkardı. Tanem Botanik bilimi ile ilgili ansiklopediyi kapatıyordu bu esnada telefonu çaldı. Arayan profiline baktı ve gülümseyerek " sonunda aradın." dedi.

"Efendim Adal."

"Tanem ne yapıyorsun?"

"Ansiklopedi okuyordum, sen ?"

"Bende klinikten çıkıyorum."

"İyi , Agneta ne söyledi rüyaya ?"

"Evde anlatırım."

"Peki, görüşürüz."

"Görüşürüz"

Adal asansörle birinci kata indi.

çalışanlar gergin ve üzgün görünüyordu. Adal kendisine 4 metre uzaklıkta olan orta yaşlarındaki kumral saçlı kadına dönerek

" Lulla , Akşam 21.25'de Adal Olsen

sıfır altıya E-maile gönder. "

Lulla şaşırarak " E - mail mi ? ama neden ?"dedi.

" Şu sorununuz için." Adal bu sözlerinin ardından klinikten çıktı. Lulla ise ardından hayretler içerisinde kısık bir ses tonuyla " Peki." dedi. Her kez şaşkındı, oysa anlamaması için

ellerinden geleni yapmışlardı. Hem sevinç hem şaşkınlık ikisi bir arada duygu içerisinde kalmış , bir birbirlerine bakıyorlardı.

15 dakika sonra:

Adal geri Lukast'aki , Tanem' in evine gelmişti.

İkisi de mutfakta yemek yapıyordu. Adal heyecanla Agneta'anın söylediklerini anlatıyordu."Agneta anlattıklarıma ilk şaşırdı tabii. Ben Bu rüyanın geçmişim ile ilgili olabileceğini söyledi.

" Adal bir şey söyleyeceğim ama kızma."

"Kızarım çünkü bana -aileni mi özledin acaba-diyeceksin."

"Evet , aynen öyle diyecektim."

" Neyse , Tanem sen Meyra'nın yemeğini götür bende masayı hazırlayayım."

"Tamam."

Adal raftan tabakları çıkardı. Tanem ise Meyra için hazırladığı tepsiyi alıp yukarı çıktı. Tepsiyi sağ eline aldı diğer eliyle kapıyı tıkladı.

" Meyra benim canım Tanem , korkma sakın içeriye giriyorum."

Meyra ,Tanem 'in sesini duyduğu anda panikle ayağa kalktı ve gözünü kapıya dikti. Tanem yavaşça kapıyı açıp içeriye girdi. Meyra'yı ayakta kendisine doğru baktığını görünce gülümseyerek " Korkma canım." dedi.

Meyra , Tanem' in sözlerinden sonra bir kaç adım geriye gitti.

Tanem korktuğunu anlayınca "Meyra benden sana zarar gelmez , korkma benden lütfen!" dedi. Meyra susuyordu. Tanem daha fazla korkmasın diye çabucak tepsiyi masaya koydu ve odadan çıktı.

Meyra o gidince ağlamaya başladı. Pencerenin karşısına geçip oturdu. Gözlerindeki narin gözyaşlarıyla ağaçlardan düşen yaprakları izlemeye başladı.