Dönüşüm
Photo by Ekaterina Shakharova on Unsplash
“Anneannesi, şuna bak. Sen böyle güzel mayo, kolluklar gördün mü? Tatilde bunları giyip yüzeceğiz”
“Hıı, bayramda yoksunuz yani?”
“Yokuz valla. İnternetten ucuz bir tatil fırsatı bulduk. Bayram tatiliyle birleştirince daha uyguna geliyor. Yavrum, sen de bitir şu ödevini. Bak kızmaya başlıyorum ama. Bavul yapıyorum. Zaten işim başımdan aşkın, hadi da.
“Çıkışma çocuğa. Birazdan yapar ”
“Çıkışma mı? Hayırdır Leyla sultan, biz çocukken yapmasak hemen beşkardeş gelirdi ?”
“O devir öyleydi be kızım. Bir şey mi biliyorduk sanki? Öğrenecek de imkan mı vardı? Şimdi var, bu zamanda böyle”
“Annene beşkardeş kim?”
Photo by Sincerely Media on Unsplash
“Boş ver çocuğum”
“Bizim zamanımız böyle miydi? Değil evde okulda bile beşkardeş normaldi. Şimdi çocuğu botanik kulüplü, zooloji kulüplü okul arıyoruz. Hey gidi günler hey! Öğretmen arkadaşın vardı ya, adı Nermin miydi? Misal o. Benim dersime hiç girmedi ama dayağını yemeden mezun olan bir öğrencisi bile olmamıştır ”.
“Doğru, o döverdi. Ama sandalyeyi tek ayağıyla anlatmışlar. Örneğin sınıfında yavaş anlayan bir çocuk vardı, onunla dalga geçenleri döverdi. Onu da söylerler miydi?
Çocuklara motivasyon olsun diye parmak kaldıranlara şeker verirdi. Şevklenen çocuklar –düşün bir de o yıllarda — söz almak için kendilerini parçalarlardı. Hatta bir velinin ‘Çarşıda bulamıyoruz. Bizim çocuk çok sevmiş. Siz nereden alıyorsanız biz de oradan alalım’ dediğini kendi kulağımla duydum.”
“Eee, onca şekeri o nereden bulup getiriyormuş ?”
“Mevlitten. Onlar o mahalleliydi. Çevreleri de geniş. Hacı, mevlide gittikçe şekerle dönüyor. Bunlar da iki kişi, yemeyle biter mi? Renk renk şeker olunca hem çocuklar sevmiş hem de bir işe yaramış”
“Ben ödevimi yapmayacağım. Okula da gitmeyeceğim.”
“Hoppala! Sen onca para ver, en iyisini bul. Yok, spor salonu olsun, yok gitar öğrensin. Şimdi de şunun dediğine bak?”
“Niye yavrucuğum ?”
“Bize şeker veren yok da ondan”