KİM BUNLAR
Dünyada takvimler 13 Mayıs 3000 yılını gösterdiğinde sabahleyin son yağmur yağmış ve öğleden sonra da son kez güneş çıkmıştı. Güneş kaybolurken Sıla Akmar adında bir kız çocuğu dünyaya geldi.
Takvimde bin yıl geri gidelim. 2 Şubat 2000 yılında gökyüzünü inceleyen bilim insanları samanyolu galaksinde ilk görünen cisimler tespit etti. Bunun ne olduğu hakkında bir fikirleri yoktu. Işık saçmaları onların teori üretmelerine engel oldu. Lakin neredeyse doğru tahmin ettikleri şey ise bu cisimlerin rotası ve tahmini varış noktaları olmuştur. Bilim insanlarının tahmin ettiği süre cisimlerin hızlarına bakarsak yirmi yıldı.
Cisimler yıllar içinde yaklaşırken sadece gök bilimcilerini değil teleskopu olan diğer insanların da dikkatini çekmeye başladı. Hükümetler bunu çok gizli tutuyorlardı. Bu cisimler birer göktaşı da olabilir ya da uzayda akıllı yaşam formu insanoğlunu bulmuş olabilir.
Dünyaya varışlarına beş yıl kala bu cisimlerin göktaşı olmadıkları aslında birer uzay gemisi olduğu anlaşıldı. Berrak ve yapay ışıksız bir gece de gözle görülebilir hale geldiler. Kimi insanlar evrende yalnız olmadığımız için sevinirken kimileri de bunun bir felaket olacağını ve derhal bütün dünya devletlerinin askerlerini hazırlaması gerektiğiydi.
Hükümetler böyle düşünmüyordu. Hükümetler ilk önce temas kurulması ve karşı tarafın niyetini öğrenmek istiyordu. Bir yandan da gizliden de olsa toplantılar yapılıyor ve olası bir saldırıya karşı her türlü silahları kullanmak için görüşülüyordu. İlk önce bütün devletleri Zürih'te bir araya gelip Dünya Barış Antlaşması'nı imzaladılar. Bu antlaşma kapsamında bütün dünya ülkeleri kendi aralarında kesinlikle savaşmayacaktır. Eğer devletler savaşsa bile geri kalan bütün devletler o devletleri düşman sayıp onlara savaş açmak zorunda kalacaklardır.
Dış dünyadan gelen tehlikelere karşı bütün dünya tek bir ülke gibi davranacak ve hep birlikte o düşmana karşı savaşacaktır. Böyle durum olursa dünyada ki tüm hükümet yetkileri Under One Umbrella adında ve herkesin resmi olarak onayladığı kuruma geçer. Bu kurumun amacı dış dünyadan gelen tehditleri tanıma ve ona karşı koyma olarak belirlenmiştir. Kurumun bir başkanı yoktur. Dünya da tanınan bütün resmi ülkelerin dört adet temsilcileri bulunmaktadır. Bu temsilcilerin ikisi kadın iki erkek olmak zorundadır. Eğer karar verme sürecinde dört kişilik ülke temsilcileri anlaşmaya varamayıp oylar eşit olursa beşinci kişi olarak ve eşitliği bozacak kişi yine o ülkenin başkanıdır.
Uzay gemileri yaklaşırken dünya da kaos ortamı artıyordu. Öleceklerini düşünen insanlar işlerini bırakıp " kalan hayatını yaşa" sloganıyla kurallarını çiğnemeye başladılar. İzinsiz devlet kurumlarına giriş, para kullanmadan alışveriş, başka bir ülkeye sınırdan giriş vb. durumlar hükümetleri zor durumda bırakıyordu. Hapishaneler dolup taşmıştı. Hiçbir şey yapmadan insanoğlunu panikletmeyi başarmışlardı.
Nihayet uzay gemilerinin bir kısmı ayın yakınına gelip durduklarında UOU yetkisiz bir şekilde Zürih’te toplanmak zorunda kaldı. Dakikalar, saatler ve günler geçmiş lakin uzay gemilerinden herhangi bir işaret çıkmamıştı. Kurumun aldığı ilk karar ise ikinci bir emre kadar bütün dünya orduları teyakkuz olacak olmasaydı. Bütün askerler çelik yeleklerini ve silahlarını hazırda tutup kurumdan gelen emirleri bekliyordu. Bazı ülkeler sirenleri çalıp vatandaşlarla tatbikat yapmaya başlarken bazı hükümetler şimdiden düşmüş ve başka partilerin eline dahi geçmişti.
İnsanlar işlerini bırakmış. Üretim azalırken tüketim bir o kadar artmış. Ekonomiler çöküşün eşiğine gelmiş. İnsanoğlu büyük bir sınavın beklediği aşikârdı. İnsanlar şehirlerden kırsal bölgelere göç etmeye başladı. Gündüzleri kafalarını kaldırdıklarında gördükleri manzara onları strese soksa da hayatlarına devam etmek zorunda kaldılar. Panik ortamı yerini strese bıraktırmıştı. Gemilerin görülmesinden iki sonra insanlar normale dönmeye başladı ve bu sırada UOU yetkileri tekrar hükümetlere bırakıp ülkelerine geri döndü. Hiç kimse yanlış bir şey yapmak istemiyordu. Yapılacak yanlış bir hamle istenmeyen sonuçlar verebilirdi. hiç kimse bu denli büyük bir riski almak istemiyordu.. Ekonomik krizler eskisi kadar olmasa da kısmen düzelmiş. İnsanlar tekrar işlerine dönmüş ve insanlık ağır ama emin adımlarla eskisine dönmeye başlamıştı en azından onların hissettikleri bunlardı.
Takvimler 2 Ağustos 2000 yılını gösterdiğinde Avrupa için saat sabahın 04.00 sularında gökyüzünde bir patlamanın olduğunu gördüler. Uzay gemilerinde haraketliliğin olduğunu da bildirdi. Apar topar tekrar UOU Zürih’te toplandı. Tekrardan geçici yetkiler verildi. Teyakkuz da olan ordular tekrardan sayı verilmesi istenmiş. Asker ve mühimmat listeleri çıkarılmış ve iyiden iyiye savaşa hazırlanmaya başlamışlarda. Bazı ülkelerde sirenler çalınıp halkı sığınaklara doldurmaya başlamış. Bazı ülkeler ise halka mühimmat dağıtmaya başlamışlardı. Herkesin kafası karışıktı lakin takvimler bu sefer 16 Ekim 2000'i gösterdiğinde Afrika'nın iç bölgelerine gökyüzünden gelen bir cisim tespit edildi. Bu cismin bir roket olduğu anlaşıldığında artık çok geçti. On kilometre çapındaki bir alanda ne varsa hepsini deyim yerindeyse sildi.
Ardından düzensiz aralıklarla insanların pek yaşamadığı çöl, okyanus, ada, buzul bölgelerine küçüklü büyüklü roketler gelmeye devam etti. Ordular haraketlinmiş ve UOU radikal bir karar alıp göyüne ilk roketi göndermişlerdi. Roket gemiye bile çarpmadan patlamıştı. Dünyaya atılan bombalamalar devam ediyordu ve dünyadan atılan roketlerde hız kesmeden devam ediyordu lakin insanların attıkları gemiye ulaşsa bile gemiyi bile çizmiyordu. UOU en sonunda nükleer silahlara başvurmak zorunda kaldı.
Nükleer silahlar yukarı gitmeye başladığını gören halk işlerin ne denli ciddi olduğunu kavradılar. Ailer kendilerini güvende hissettikleri yerlere kaçmaya başladılar. dört gün süren bombalamada çok az insan hayatını kaybetti. Bombalama bittikten iki sonra insanlığın haberleşmek için kullandığı uydular dünyaya düştüğünde insanlık kör ve sağır oldu. tek tutundukları internet ise 3 gün sonra ana merkezi bombandı ve küresel olarak internet kesintisi oldu. Eski usul dedikleri yöntemlerle haberleşmek zorunda kaldılar. Posta ve telgraf merkezleri kuruldu.
Dünya vatandaşları UOU başta olmak üzere hiçbir resmi kuruma güvenmiyor ve kendi başlarına hareket etmek istiyordu. Çeşitli gruplara ayrılmaya başladılar. Devletlerden izinli ve izinsiz aldıkları silahlarla çeteleşmeye ve örgütlemeye başladılar. Bu durum devletlerin otoritesini iyice bozdu. Çünkü bütün askeri birlikler tek bir hedefe yoğunlaştığı ve tek bir hedeften emir aldığı için iç olaylara pek müdahil olamıyorlardı. Polis güçleri bu iş için biçilmiş kaftan olsalar da onlarda askeri gücün içine alınınca işler hepten sarpa sardı ve öyle bir noktaya gelindi ki devletlerin sınırları boşta kaldı yani hiç denetleme olmadan insanlar ülke değiştirebiliyorlar.
Bombalama, uyduların yok edilmesi ve internet krizinden sonra UOU karşısındaki düşmanların bilgi sahibi olduğunu anladı. Bu bilginin nereden ve nasıl gittiğini bulmak için gizli bir ekip görevlendirdi. Tüm dünya için ortak bir yayın yapıp bütün askeri birliklerin savaşa hazır olması gerektiğinin ve halkın sığınaklara girmesini ve kendilerini korumasını istediler.
Bu duyurunun ardından sadece iki saat sonra asıl saldırı başladı. Bu saldırının neden olduğunu hiç kimse başlarda bilmiyordu ama genel olarak suçlanan ve güvensizlik veren NASA geliyordu lakin onlarda bu konuda kısmen masumdu. Olan olmuş ve saldırı başlamıştı.