MAYA-2
Dr 'u arada bir hatirliyordum. Arada birde bir erkek çocuğu olduğunu hatırlıyordum. Heralde o cocuk doktorun oğluydu. Birde sarışın bir kadın vardı tabi. Onuda çok seviyordum. Bu sarışın aileyi nerden ve nasıl tanıyordum acaba? Elbette ki herşey gibi bunuda uyduruyordum . Hayal gücün çok fazla diyorlardi bana. Bazı şeyleri algılamakta karmaşa yaşıyordum. Öğrenme bozukluklarıyla dolu fantastik bir hayat . Ama o sıralar sorunumu elbette anlamıyordum.
Herşey normal sanıyordum. Ama biraz biliyordum aslında insanlar benim gibi olmayan kadinlarla konuşmaz. Ama ben konuşuyordum.
Ve verdiği tavsiyeler hep hayatımı kolaylaştırırdi. Uzun süre böyle toparladım işte hayatımı.Hayatıma dair pek çok şeyi parça parça hatırlıyordum. Zaten onlarida hep yerli yersiz unutuyordum.
Ve öğrenemiyordum düşünsene. O olmasa. Ona sormasam normale donemezdim. İlerleyemezdim. Ona melek diyordum. Bazen anne deyiversim geliyordu ama annem vardı. O yüzden melek diyordum hep ona. Hep aklımın ve kalbimin bir köşesinde vardı. Ve bana hep yardım etti. O olmasa toparlayamazmisim.
Bazen ona odaklanamadigimda (ki çoğu zaman odaklanirim) bazı bocalamalar yaşıyordum ama o zaman bile sanki derinlerde bana seslendigini hissederdim. Çözüm olamasa bile yanımda olduğunu, yalnız olmadığımı onun var olduğunu ve bir gün göçüp onun yanina gideceğimi hisseder ferahlardim. Bu inancımı hiç bırakmadım. Hep hissettim onu. Bu yüzden çok şanslıydim.
Ne zaman hava değişse onu hissederdim buda çok sık demek oluyordu.
Hep bir gün ona gideceğim ve ozgurlesecegim hissi beni dimdik ayakta tuttu.
Güzel günler yaşayacaktım onunla. Önce kısacık tanışacak sonra çok sevinecek onu hatırlayacak ve bu dünyadan arinacaktim. Onunla özgürce sonsuzca ve sorunsuzca yasayacaktim.
Bu hep benim huzurum oldu. Hala öyle.
Bir gün hayatla bocalarken ben yönümü kaybettim. Halbuki emindim doğru öğrendiğime işaretler yapmıştım kendime. Sağa ise sağ elimi sıktım. Doğru ilerlemek gerekti. Öylede yaptım aslında.
ama nasılsa olmadı yolu karıştırdim. Ve iki arkadaş buldum kendime.
Onlar biraz gariptiler. Ama iyiydiler. O sıralar ihtiyacım olan desteği sağlamışlardı. O yuzden bana iyi geldiler.
Sadece birkaç gün sonraya kadar tabi. Çünkü sonra doğaüstü şeyler yaptıklarına tanık oldum.
Bu beni ilk başta urkutsede sonra ilgimi çekti. Aslında arada baya bir korkuya kapılır gibi oluyordum. Kafam karışıyordu . Ama hep karışıktı zaten . Sorun olmadı.
Bence.
Neyse sonra pek çoğunu parça parça unutuyor bir aradayken tekrar hatırlıyordum.
Bir süre sonra evime her döndüğümde onları bile unutmaya başladım. Taki yüzlerini tekrar görene kadar hiçbirşey hatırlamıyordum.
Bir gün onları unuttum ve uzun süre geçmiş. Hatta yıllar geçmiş bana yanlışlıkla bir olayda göründüler ve hafızamın geri gelmesini engelleyemedikleri için bir süre benimle vakit geçirdiler.
O sıra herşeyi bana baştan anlattı arkadaşım. Ona göre kardeşiydim hatta ikiz gibi büyümüştük. Bu gerçek üstü şeylere inanmadım.
Sonra unuttum ama.
Yinede birşeyler bende komple değişti. O günden sonra bakışlarım değişmişti.
Bana dediki ben eskiden önemli bir çeteye karışmış bir genç ajanın kızıymışım.
Çetenin daha doğrusu örgütün bütün pisliklerini hükümete zorla da olsa söylemek zorunda kalan zavallı annem bu kariyerinin bedelini fena halde canıyla ve ailesinin canıyla ödemiş.
Çetenin kanlı adamları annemin küçük ve kendine benzediği (ve sakat olduğu) için en çok sevdiği küçük kızını katletmiş. Yani benim kardeşimi. Ve suçu büyük kızın gece terörü ve uyurgezerliğine atmış. Yani benim. Bu zamanlarda gerçek beni gördüğünü söyleyen arkadaşım bana onun bana çok benzediğini ama o olmadığımı söyledi. Siyah saçlı bir kızmış ama yüzü farklıymış. Babası gibi siyah saçlı karizmatik ve zeki.
Bu kızın annesinden kalan nörolojik bozukluğu,annesinin yaşadığı travmadan etkilenip onu suçlamasıyla çetenin üzerindeki sözde tedavi planlarına kurban vermesine sebep vermiş. Ama onlar katletmek için adamlar gönderince kızın önemli olduğunu,onu fena kandırdıklarını anlamış. Her anne gibi kızı için kendini feda edip eşine planlarını anlatmış. Adam çeteden iş teklifi almış. Kendi kızı üzerindeki deneylere gönüllü olacakmış.
Ordunun istihbarat biriminde görev yapmış olan babam halihazırda bir üniversitede öğretim görevlisi olarakta çalışmış. Kolayca deneyin inceliklerini öğrenmiş içlerine sızmış ve kendini sahte bir kimlikle deneylerde deneyimli bir doktor gibi kabul ettirmesi fazla zamanını almamış.
O sırada annemde bunlara katılmış. Çünkü onunda ajanlık geçmişinde üniversite öğrencisi olmak ve tıp dallarında okumak gibi bir durumu olmuş. Ama bu hayatını daha fazla riske atmış. Gerçi bu onların söylediklerine göre umrunda değilmiş ve bunu nerden bildiğini sorduğumda, ölen gerçek babasının benim babamın ordudan arkadaşı olduğunu söyledi. Babam onun babasına ihanet etmek zorunda kalmış. En yakın arkadaşının ölümüne sebep olmuş. Üstelik bu sahneyi gerçek ben görmüşüm.Oğlunun kazaya kurban olmasını sonra deneylere kobay olmasını ve kendi kızınında onunla neredeyse aynı kaderi paylaşmasına engel olamamış.