İş birliği
..Yaren'den...
Hayatın monoton olması beni artık sıkıyordu. Yat kalk, yemek ye, okula git, eve gel, her günüm böyleydi. Ankarada bu durumdan çok sıkılmıştım. Sadece duygu vardı orada yanımda, o da hasta olduğundan fazla dışarı çıkmıyordu. İstanbula geldiğimden beri ise, farklı bir durum yoktu doğrusu. Yine aynı düzen ilerliyordu. Bu sıkılmamın ya da zevk almamamın sebebi neydi bilmiyordum. Ya da yeteri kadar merak etmiyorda olabilirdim. Yine sıkıcı günlerden birindeydik. Ders erken saate olduğundan erken kalkmıştım. Saat 8.00 de ders başlayacaktı. Tabi sadece son sınıf olan biz için bu geçerliydi. Diğerleri okulda olan bir fotoğraf kulubü toplantısına gideceklerdi.
Yatağımı topladıktan sonra üzerime krem boğazlı uzun kazak, siyah tayt ve siyah uzun botlarımı giydim. Saçlarımı da düzleştirip Salık bıraktım. Siyah uzun kabanımı ve siyah deri büyük çantamı elime alıp odadan çıktım. Ben çıktığım sırada murat da odadan çıkmıştı. Onun odası benim karşımda kalıyordu.
Gülümseyip yanıma geldi.
" Günaydın yaren"
" Günaydın Murat"
Telefonu çaldığında özür dileyerek cebinden çıkardı.
Kulağına götürdü. " Efendim amca"
Kısa bir karşıyı dinledikten sonra telefonu bir şey demeden kapattı. Yüzü gerginleşmiş, kaşları çatılmıştı.
" Bir şey mi oldu?"
Bana döndüğünde kafasını salladı.
" Oldu, oldu da bunu nasıl halil'e söyleyeceğim ben"
" Kötü bir şey mi?"
" Onun için evet, of amca ya, bir dakika yaren bir babamı aramam lazım belki o halleder"
Telefonla bir numara çevirdi. Daha sonra yine kulağına koydu.
" Alo baba, evdemisin bugün, acil konuşmam lazım"
Karşıyı dinledikten sonra
" Tamam dersten sonra geleceğim eve, hadi görüşürüz"
Telefonu kapattı. Ben suratına mal mal bakıyordum.
" Diğerlerine şimdilik bir şey demeyelim, belki babam halleder, istersen sende gel çıkışta benimle sana da değişiklik olsun tek bilen sensin şuan bir sıkıntı olduğunu"
" Olur da bizimkilere ne diyeceğiz?"
" Sen İstanbulu bilmiyordun deme?"
Kafamı salladım. Nedense utanmıştım.
" Tamam yaren'e İstanbul'u gezdireceğim diyeceğim "
Kafamı salladım. Göz kırptı. Beraber aşağı indik. Bizimkiler aşağıda oturuyordu. Biz de gidip masaya oturduk. Murat bir yandan tabağına kahvaltılık alırken bir yandan da lafa girdi.
" Millet, biz dersten sonra yaren ile gezeceğiz bilginiz olsun"
Halil " Nereden çıktı şimdi o? Sen ve bir kızla gezmek güldürme beni"
Neden öyle demişti ki, ama zoruma gitmişti. Moralim bozulmuştu.
" Ne var ben gezemez miyim? "
Burak" Gezersin de sen değil miydin, ben bir kızla asla başbaşa gezmem diyen yani saçma bulmuştuk ama bu zamana kadarda görmedik yani"
Neden benim canım acımıştı.
" Ben vazgeçtim. Ben başkasıyla Gezerim. Sen alışkanlığını bozma, ben doydum afiyet olsun size"
Masadan tam kalkacakken murat elimden tutu. Öldüm de haberim mi yok benim, allahım eli sıcacık, kalbim resmen yerinden çıkacak şuanda,
" Vazgeçmek yok, söz verdin bir kere, ayrıca eğer ben istemeseydim sana teklif etmezdim. Gezeceğiz nokta"
Tekrar yerime oturdum. Ama ikna olmamıştım.
Burak" Ya abla, özür dilerim biraz saçma oldu bu konu, kusura bakma abim sana güvenmiş olmalı çünkü başka türlü bu durum olamazdı"
Murat" Güvendim evet, şimdi konu kapanabilir mi?"
Halil" Kızardın mı lan sen"
Murat " Halil, saçmalama istersen kızaracak ne var"
...
Yemek yenmiş sofrayı toplamış, okula doğru yola çıktık. Halil ve Murat sağ olsun soğukta yürümek zorunda olmayacaktık. Murat, arabanın ön tarafını kontrol ettikten sonra arabaya bindi. Murat'ın arabasında ben, duygu, burak, öykü vardı. ben en önde oturuyordum.
" Yaren, şu torpidoda ıslak mendil var şu elimi silebilir misin"
Temiz el ile direksiyonu kullanıyordu. Halil'e bir işaret yapıp bir yerde durduğunda onlar bizi geçmişti.
Murat'a döndüğümde elini uzattı. Kalbim neden hızlanmıştı ki? Elini bileğinden tutum. Elinin içini temizledikten sonra dışını temizlemek için elinden tutmuştum. Bu iki oluyordu. Dikkatli bir şekilde elinin üzerini de temizledikten sonra dışarıda ki çöp kutusuna arabadan çıkmadan attım. Murat'a döndüğümde bana bakıyordu. Gülümsedi. Bu çocuk hep gülsün Valla hep gülsün allahım,
" Teşekkür ederim Yaren"
" Rica ederim her zaman "
Murat tekrar arabayı çalıştırdı. Beş dakika sonra da okula gelmiştik. Arabadan indiğimizde bizimkiler bizi bahçede bekliyordu. Savaş da dahil olmuştu.
Halil " Nihayet geldiniz, neyse sınıfa geçelim artık"
Savaş" Sınıfa geçmeden önce ben bir şey demek istiyorum." Begüm'e döndü.
"Ben kararımı verdim. Bundan sonra hayatımda ne Kumru ve Esra var, ne de başka kızlar var, ben onlarla sevdiğim kızdan uzak olayım diye takılıyordum. Begüm, yapamadım ben, hayatımda sadece bir kızı istedim ve istiyorum o kızda sensin, seni unutmaya çalıştım. okulun ilk gününden beri seninle ilgilenmemeye, sana pas vermemek için hep kendimle çeliştim. çünkü sana gelsem birdaha gidemezdim, şuan olduğu gibi, ufak kıytırık bir mesele bile seni bağladı bana, kopamıyorum senden, Begüm hayatımda tek sevdiğim ve tek halile anlattığım kız sensin ve sen kalacaksın beni kabul etmesen bile bu böyle olacak bunu asla unutma, senden uzak durdum çünkü ailem zengin birini ister seni aşağılar, seni üzer diye korktum. Ama dün sorun olmayacağını söylediler. Bu gün de seni yemeğe çağırdılar. "
Savaş Begüm'ün ağladığını gördü. endişelenmişti.
" Hayır sakın, sen ağlama bak dayanamam ne olur özür dilerim eğer kırdıysam " kafasını salladı. Hepimiz cevabını bekliyorduk.
" Savaş, ben okulun ilk gününden beri seni gözetledim. Seda gelmeden erkenden okula gelir seni beklerdim. geldiğinde de yandan da olsa seni gözetlerdim ben, senin yanına gelip seninle tanışmayı kaç kere denedim, en sonunda başardım. ama sen bana pas vermedin. bende ümidi tam kesmişken birden sen tekrar yıldız gibi parladın ve benimle konuştun; savaş, ben seni çok seviyorum seda'ya ilk anlattığım ve son anlattığım erkek bile sen olacaksın bunu unutma, seni seviyorum"
Savaş'ın da gözlerinden yaşlar gelmişti. gözyaşlarını sildi.
" Rabbime şükürler olsun ki seni karşıma çıkarmış, Allah'ıma bin şükür, bende seni seviyorum hayatımın anlamı " sarıldı. Ayrıldıklarında Begüm yanağını öptü.
" Bu arada akşam ailenle yemeğe gelirim"
Halil araya girdi.
" Saçma sevgi seliniz bittiyse artık sınıfa girebilir miyiz"
...
Ders işletme dersiydi. Bu dersi çok sevsem de bazı konularını anlamıyordum. Hoca sadece on beş dakika bizi tutacağını doktora sınavının olduğunu söylemişti. Sadece işletme fonksiyonlarını işleyip bizi bırakmıştı.
Dersten çıktığımızda diğerleri de toplantıdan çıkıyordu.
" Ee nasıl geçti toplantı?"
Öykü" Ahmetle eşleşmeyi saymazsak güzeldi."
Ahmet" Ben sana meraklıydım sanki"
Begüm " Ne eşleşmesi bu?"
Ahmet" Hoca herkese bir konu verdi o konu üzerine fotoğraf çekecekmişiz biz de İnsanların duygularını anlatan fotoğraf çekeceğiz onunla da bu kardeşinle eşleştik bizi sakın başbaşa bırakmayın yarın"
Herkes kafasını salladı. Normalde bırakmak daha iyi olabilirdi ama kavga daha ileri giderse kimse durduramazdı.
O yüzden en sağlıklısı beraber olmasıydı. Murat bana göz kırptı.
" Ee bize müsade, malum erken bitti ders bir çok yeri gezme fırsatı yakalayalım."
Grupla vedalaşıp arabaya bindik.
Murat sessizce arabayı çalıştırdı.
Çok hızlı olmasa da orta hızda sürüyordu. Sessizlik canımı sıkmıştı.
Ellerimle istemsizce oynuyordum. Bu gergin olduğum anlamına geliyordu. Murat elimi tutu. Al işte yine başlıyordu. Bu çocuğun yanında neden bu kadar hızlı atıyordu ki kalbim?
" Ellerini yara yapacaksın, oynama ellerinle"
Kafamı salladım. Nefes almakta güçlük çekiyordum. Bırak artık şu elimi, bir bana bir yola bakıyordu. En son araba durmuştu. Elimi bıraktı. Yeniden nefes almaya başlamıştım sanki
" Sakin olmaya çalış, heyecanlanma babamlar seni sorguya çekebilir"
" Tamam denerim"
Beraber arabadan indik. Derin nefes aldım. Murat kapıyı çaldı. Hizmetli kapıyı açıp gülümseyerek bizi içeri aldı. Evleri resmen göz kamaştırıyordu. Hizmetçi kabanlarımızı aldı.
" Sevda abla, babamlar salonda mı?"
" Evet murat bey"
" Tamam teşekkürler"
Bana döndü. İstemsizce gerilmiş ve heyecanlanmıştım.
" Hadi gel bakalım"
Beraber salona girdik. Murat, anne babasına sarılıp bana döndü.
" Sınıftan arkadaşım yaren, annem meral, babam Mustafa"
Ellerini öptükten sonra Mustafa amca ve Meral teyze gülümsedi.
Meral teyze" Hoşgeldin kızım, buyurun ayakta kalmayın"
Karşılarına oturmuştuk.
Mustafa amca " nasılsın kızım? iyi misin?"
" İyiyim Mustafa amca siz nasılsınız?"
" İyiyiz biz de çok şükür"
Gülümsedim.
Meral teyze" Nerelisin canım?"
" Ankara"
" Ooo Ankara güzel yer, iş gezisine gitmiştik. Babanla annen ne iş yapıyor?"
İşte şimdi yandım. Resmen gerilmiştim.
" Annem ev hanımı, babam fabrika da çalışıyor" zengin aileye Ailemi ezdiremezdim. Umarım kötü bir şey demezlerdi.
Mustafa amca" Ne güzel maşallah Allah uzun ömürler versin, kardeşin var mı canım?"
" Bir kız kardeşim var"
Murat gülümsedi.
" Senin küçük oğlun erasmusta yaren'in kardeşiyle manita olmuş, yeni öğrendik."
Meral teyze" Tesadüfe bak sen, Halil nasıl peki?"
" Valla anne Halil şuan iyi ama eğer babam amcamla konuşmazsa zıvanadan çıkabilir"
Mustafa amca" Ne oldu oğlum? Ne yaptı yine abim?"
" Bugün beni aradı. Halil'i Akgünlerin kızı Jale ile nişanlayacakmış bana da ikna etmemi söyledi."
Mustafa amca" Allah bu adama akıl fikir versin, iyide oğlum Gökhan da beni dinledi mi ki, Halil de dinlesin, amcanı tanımıyor musun"
" Baba, Halil duygusuz biliyorsun, kızı üzer, ayrıca sevmediği biri ile ömür mü geçer baba"
Mustafa amca" Geçmez, o yüzden Halil ne olursa olsun eve dönmesin ikna olmasın bende işi hazır olur, okulunu bitirsin kendi ayakları üzerinde dursun öyle söylersin, beni amcanla muhattap etme"
Murat kafasını salladı.
Meral teyze hizmetli sevda ablayı çağırdı. Bana döndü.
" Açmısın güzelim?"
Aslında evet acıkmıştım. Ama söyleyemezdim.
" Yok teşekkürler"
Murat" Kurt gibi açız anne, sabah ben doymuyorum ya az yedik bir de, sevda abla börek var mı?"
" Olmaz mı Murat bey, hemde sevdiğinizden kıymalı ve ıspanaklı"
" Oh, getir abla getir bir de yanında ayran ayy, Burak olsaydı kavga ederdik. O da seviyor biliyorsunuz"
" Kavga etmenizin sebebi ne?"
" Ben en çok tabağımı doldurduğum için kızar bana ortaya koy eşit yiyelim diye" Gülümsedim.
Meral teyze" Sevda, sen bir tepsi hazırla getir, çocuklar yesin, birazda saklama kabına koy benim küçük oğlum ve yeğenim de yesin; bize de bir kahve yapıver bir zahmet"
Sevda abla gittiğinde Meral teyze
" Ee yarenciğim, okuldan sonra planın ne?"
" Çalışmak Meral teyzeciğim"
" Çok güzel, bir yer var mı düşündüğün?"
" Hayır ama bulurum ben"
" Hiç bulma bence, sen ile Murat aynı şirkette çalışırsınız olur mu?"
" Olmaz, yani kabul edemem"
Murat araya girdi
" Bence güzel fikir değerlendirelim biz bunu, ben sana haber veririm anneciğim"
...
Yemek yeme faslından sonra biraz daha oturup kalktık. Arabayı Murat bu sefer yavaş sürüyordu.
" Annemler seni çok sevdi. "
" Bende onları sevdim. Çok iyi insanlar"
" Gerçekten İstanbul'u gezmeye ne dersin? akşam döneriz eve, boş oturmak sıkıcı olur"
" Olur, yani sana uygunsa bana da uyar"
" Tamam en merak ettiğin yer neresi söyle bakalım"
" Galata kulesi"
" Tamam ilk önce oraya gidiyoruz o zaman, sağ ol bu arada ailemin her sorusuna sabırla yanıt verdiğin için"
" Lafı bile olmaz ailen çok tatlı özellikle annen"
" Belki buraya gelirlerse bende senin ailenle tanışırım, yani istersen tabi"
" Olur, babam hep bizim arkadaşlarımız ile tanışmayı sever zaten, tanıştırırım"
" Tamam, söz aldım. Sayıyorum"
" Murat, sen gerçekten çok iyi niyetlisin"
" Bir şey yapmadım ki?"
" Olsun yani bana İstanbul'u gezdireceksin bu da bir şeydir."
" Yaren, iyi ki varsın"
Kalbim yine hızlanmaya başlamıştı.
" Yani, sen çok güzel kızsın, ve çok iyisin yani hep ol ya, olur mu?"
Kafamı salladım.
" Tabiki sen benim arkadaşımsın artık. Sana her zaman kapım açık bunu unutma"
" Anlaştık o zaman, bundan sonra sen benim Best friendimsin yaren hanım, bağlayın kemerleri yolculuk başlıyor."
Radyodan müzik açıp gülümseyerek arkama yaslandım.
...İyi okumalarrr...