İlk gece

(Sedef'in Anlatımıyla)

 

  Şok içinde dosyayı incelemeye başladım. Gizemli katil zanlısı 227 çocuktan 100 çocuğu öldürmüş geriye kalan çocuk sayısı 127 eskiden bu yuvadan olan bütün çocukları bulup iskence ederek öldürmüş. Şok içinde okuduğum seyleri anlamaya çalışırken kendimi ve orda olan 4 arkadaşımı düşündüm belki de onlar bu ölenlerin içersinde. Çok korkmuştum ama bunu belli edemezdim ne olursa olsun bu davayı çözeceğim. Eğer ölmeyenlerimiz varsa onları korumak için elimden geleni yapacağım. 

 

  Odadan çıkıp Emre Bey'in odasına gittim kapıyı çaldım içeriye girdim dosyanın detaylarıyla ilgili bir kaç bilgi aldım. "Emre Bey peki bu dava dosyasında beraber çalışacağımız ajanlarla ne zaman bir araya geleceğiz" tek bu dosyaya başlayamazdım büyük bir cinayet söz konusu. "Bugün size tutalan gizli binada görevinize başlayacaksınız 1 saat sonra evlerinizden sizi bir araba  alacak" 

 

"Tamam Emre Bey ben eve geçiyorum izninizle" 

 

"Tabiki" hızlıca toplanıp ofisten ayrıldım eve geçmek üzere arabama bindim eve geldim toplandım hazırlanıp odama geçtim ve dava dosyasını baştan güzelce inceledim 

Emre Bey aradı ve 5 dakika sonra araç geliyor dedi, bende çantamı ve evraklarımı alıp üveylerime ben bi süre yokum diyerek çıktım evden beni duyup duymadıklarını bile bilmiyorum araç geldi siyah makam aracı gibiydi biri inip kapımı açtı ve içeri geçip oturdum içerde ajan olduklarını düşündüğüm 3 kişi daha vardı "Merhaba" 

"Merhaba sedef" dedi üçü birden 

Çok garip hissediyordum aglamak üzereydim sebebini bilmiyorum ama onlarında gözleri dolmuştu.

"Benim ismim Mert" dedi yeşil gözlü,saçları kahvenin en açık tonuna sahipti.

"Bende Mavi"

İsmi gibi gözleri deniz mavisi,saçları bal gibi bir sarı rengi. 

"Ege bende"

Ela gözleriyle baktığı her yere ışık saçıyor,saçları siyah ve kıvırcık.

ve ben bu üç ismi bir arada bir yerde duymuştum ."Sedef ben zaten biliyormuşsunuz sizde bu davadaki ajanlarsınız demi" 

"Evet" dedi Mavi ve araç durdu büyük ihtimalle buda 4. Ajandı, arabanın kapısı açıldı ve içeriye saçları dağınık kahvenin en koyu tonuna sahip, gözleri de aynı saçlarının rengini almış bir bakışıyla insanı kendinden geçirir bu adam be. İçeriye girdi ve yan koltuğumda yerini aldı.

"Merhaba sedef" kalbim çok fena çarptı.

"Merhaba" herkese isimleriyle merhaba dedikten sonra mert "senin ismin ne" dedi "Çağrı" çağrımıı bukadarıda fazla ama yetımhanedeki 5 kişilik gurubumdakilerin bütün adlarını almışlar. 

 

  Araba tekrara durdu kocaman çitlerde görünmeyen bir yerde adamlardan biri beni takip edin dedi hepimiz sırayla peşinden gittik adam parmak izini okutu ve bi kapı açıldı duvarla aynı olan bi kapı içeriye dogru giden uzun bi koridor 

Adam bize son uyarıları yaptı "her birinizin parmak izi bu kilide uyuyor bize ve patronlarınıza bu telefonlardan ulaşabilirsiniz siz davayı çözmek için dışarı çıkmak istediğinizde alt katta bir garaj var ordan cıkıcak ve içeri ordan geri giriceksiniz hepinize bol şans" dedi ellerimize birer telefon uzatı,"sizler hepiniz hem ajan hemde eskiden o çocuk yuvasında kalan ve anlaşma üzerine evlat edinilenlersiniz bu görevde bu yüzden özellikle sizler yer alıyorsunuz hem kendinizi hemde geriye kalan 127 çocuğu koruyun, çocukları bulduğunuzda onları saklı bir yere götüreceksiniz yerler hazır fakat onları bulana kadar sizler bilmeyeceksiniz" dedi ve arkasına bakmadan gitti şuanda bulunduğumuz durumun şokunu yaşamakla meşgul olan herkes yıllardır aklımdan çıkmayana 5 kişilik grubumla beraberdim.

 

"B-ben sizi çok ardım bu suan şaka olmalı" dedim ve mavi hızla bana sarıldı bende ona sarıldım Çagrıyla Ege sarılırken mertle Mavi sonra sıra ben ve Çagrıya gelince duraksadım küçükken bana karşı aşırı korumacılığından dolayı onunla hep kavga ederdik, belimden tutu ve beni kendine çekti ellerimi bonuna sardım ve bi anda kokumu içine öyle bir çektiki içim bi tuhaf oldu sonra mert "hadi sarılmayı kesin içeri" dedi biririmizden ayrıldık ve içeri geçtik.

"Açmıyız arkadaşlar" dedi Mert küçükken bize hep birşeyler yedirirdi hala deyişmemiş.

Hepimiz aynanda "açız"dedik "ozaman ben bi makarna suyu koyuyorum" hepimiz onayladıktan sonra salona geçtik L koltuğu hemen önünde televizyon balkonda küçük masa ve sandalyeler vardı koltuğun arkasında da kitaplık vardı evi incelerken mavi "hadi herkes kendine oda seçsin sonra yemeklerimizi yerken hayatımızda neler olduğunu konuşuruz çok özlemişim ya" dedi herkes yukarı çıktı ve oda seçtik ikinci katta sadece odalar vardı alt katta salon mutfak birdi Mert makarna yaptıgı için ona ilk odayı verdik diğer odaya Ege geçti onun yanında mavi diğer odayada ben geçtim Çağrı da hemen yan odaya geçti.

 

  Odanın içinde ebeveyn banyosu, balkon ve balkonda masa,koltuk birde sandalye vardı, iki kişilik yatak, beyaz gardırop ve çalışma masası vardı.

Yorgunluğumu atmak için duşa girdim 10 dakikada çıkıp, altıma tayt ve üstüme boğazlı kazağımı geçirdim, saçlarımı taradım son kez aynadan kendime baktım ve odadan çıkıp aşağıya indim.

Mert,Ege ve Mavi balkondaki masada yerlerini almışlardı bende yanlarına gidip oturdum. "Çağrı nerde" dedi mert "bilmiyorum" dedim Ege "gidip baksakmı" dedi "rahat bırakın iner birazdan" diye ekledi Mavi 2-3 dakika sonra Çağrıda aşşaya geldi karşımdaki sandalyeye oturdu ve geçişimizi anlatmaya başladık. 1 saat kadar masada sohbet ettik sonra Maviyle beraber masayı toplayıp salona geçtik salonda 3 saat kadar sohbet edip birbirimize olan özlemimizi giderdik. Onları okadar çok seviyorum ki bidaha hiç kopmayız umarım,çocukluğumuzdan beri hiç değişmemişiz.

 

  "Çocuklar benim çok uykum geldi yatmaya gidiyorum hepinize iyi geceler sabah dosya ve bu olay hakkında daha detaylı konuşuruz" derken bile esnemeden duramıyordum 

"Bizde yatalım ozaman uykusuz kaldık saat gece 3" dedi Mavi bende merdivenlere doğru yöneldim herkes kalktı hepimiz odalarımıza geçtik, uymak için gecelikleri mi giydim ve yatağıma uzandım, hiç birşey düşünmek istemiyorum bu yüzden hemen kafamdaki düşüncelerden kurtulup yattım.

 

  Uyandım saate baktım daha yatalı 2 saat olmuş, su almayı unutmuşum aşşa inip su almak için odadan çıktım heryer karanlıktı ama evin içinde olan hafif loş ışıkta önümü görebiliyodum merdivenlerden inerken bişeyin arkamda olduğunu hissettim ya katilse ya hepsini öldürdüyse ve sıra bana geldiyse,yerimde kaskatı kesildim beynim beyin fırtınası yaparken kalbim duracak gibiydi korkuyla bi merdiven aşşa ineyim derken ayağım bişeye takılır gibi oldu sakarlığın tutması olmazdı. Kolumu bir el kavradı ve kendine doğru çekti geniş omuzlarına çarptım ve kokusu beni ele geçirdi vanilya gibi kokuyordu saniyeler içinde dünyadan koptum bu kimdi bilmiyorum ama kokusu beni kendine çekiyordu.

 

  Kendime gelmeme sebep olan bi sesle sıçradım "iyi misin" Çağrının sesiydi bu "iyiyim sadece biraz korktum" birazmı sence sedef "nereye gidiyordun" 

"Su almaya gidiyordum" sen bu saate ne arıyorsun ayakta Allah'ın belası 

demek istedim de diyemedim işte 

"Bende su almak için kalktım uyku tutmadı" ben sormadan cevap verdi inşallah dışımdan söylememişimdir.

"Biraz daha bu şekide durucazmı yoksa aşşa inicekmisin" ben onun kollarındaydım ve farkında bile değilim.

Usulca ayrıldım ve aşşa inmeye başladım.

"Hep böyle gıcıktın" işte bunu tam olarak dışımdan söyledim 

"Sende hep böyle korkaktın" şakamısın sen cidden 

"Pardon" 

"Bişey demedim" duydum ama ben neyse suyuları doldurdum ve onada uzattım "teşekkürler" başımı salladım ve yukarı çıktık "iyi geceler Sede

f"

"İyi geceler Çağrı"  yatağıma geçip uydum.