İLK ANIM

 

"Şurada yüreğimin tam ortasında bir yangın var. Oyuyorlar gibi yüreğimi.” Yaşar Kemal'in bu sözü bana; hayal kırıklığını, üzüntüyü, durmaksızın süren o yağmurlu ve soğuk günleri anımsatıyor. Sanki kalbinden söküp almışlar bir parçayı. O parça önemsiz gelsede taşıyor tüm hatıralarımı. Halbuki dün gibiydi o anılar, artık yarından başka bir şey değil. Yanıyor kalbim sanki anılarım hormanlıyor o kalbimin ortasındaki ateşi. Uçuyor hatıralar, unutuyorum belkide unuttum. Artık yok o anılar, hepsini söküp parçaladılar belkide ben parçaladım.

 

Yıl, gün, ay veya saat önemsiz. O gündü benim dönüm noktam. Resmen yeni bir sayfaydı benim için. Gözlerimi Şişli Hamidiye Etfal Hastanesinde açtım. Beyaz bir loş ışık gözüme vuruyordu. Arkadan bir ses:

  • Uyandı, uyandı! diyordu.

Bulunduğum noktadan hiçbir haberim yoktu. Neredeydim, bu insanlar kimdi, başıma ne gelmişti,neden buradaydım? Kafam karışıktı. Uyandıktan 3 saat sonra başıma neler geldiğini teker teker anlattılar. İnanmadım, inkar ettim, olmaz dedim. Bir sonraki gün taburcu oldum.

O hastaneden çıktığımda kimsem yoktu başıma ne geldiğini inanmamıştım ve hala inanmıyordum. İlk gördüğüm otele yerleştim. Sadece 1 gün orada kalacak param vardı, iki günlük te ömrüm. Doktorlar son günlerimi dışarda geçirmeme izin verdiler aslında vermemişlerdi ama ben zorlayınca vermek zorunda kaldılar. Otel odamdan çıktım ve en yakın restoranta gittim. Mercimek çorbası sipariş ettim. En sevdiğim. Mercimek çorbası o sıcaklığıyla ve o tadıyla beni cezbetti. Çorbamdan bir kaşık aldım sonra bir tane daha bir tane daha derken baktım ki çorbam bitmiş. Sıcak bir çay içtikten sonra hesabı söyledim. Hanım hanımcık çok sempatik bir garson kız hesabımı getirdi. Hesabı ödedikten sonra garson kıza bahşiş verip kalktım.Bir sonraki gün otelden çıkış yaptım ve dünkü restoranın karşısında yani bu akşamki yatağım olacak banka oturdum. Bütün gün oturdum ve düşündüm. Anı, anı nedir? Hiç anım var mıydı acaba? Bilmiyordum. Acaba benim adım neydi? Fatma, Feriha ya da Aslı bile olabilirdi. Yok. Hiçbir şey hatırlamıyordum. En ufak birşeyi bile. Birden çok güzel uzun boylu bir kız yanıma yanaştı. O garsondu, o sempatik garson kızdı. Yemek getirmiş meğersem bana. 

  • Ablacığım bu sana. Dedi.

  • Teşekkürler ablacığım. Dedim

 ve elinden yemek kutusunu aldım. İsmini Bile öğrenemeden koşarak benden uzaklaştı. Kutuyu açtım içinde yemekle birlikte bir not vardı.

 

Canim  ablam ,

bu mektubu görüyorsan ben cennetten şuan seni izliyorum. Ben senin kardeşin Zeynep. Senin adın Gamze ve 25 yaşındasın. Senin 2 günlük ömrün yok çok daha fazlası var hiç merak etme. 

Aylar önce çok büyük bir trafik kazası geçirdin ve hafıza kaybı yaşadın inanması güç biliyorum ama bana inanmak zorundasın ablam. Hatırlamıyorsun biliyorum ama benim 1 böbreğimde ciddi bir problem vardı ve çok sıkı bir tedavi sürecindeydim. Kazadan sonra yani sen hastanede yatarken böbrek nakli gerektiğini söylediler ve tek uyumlu benimkiydi. Sakın tek sağlam olan böbreğimi sana bağışladığım için kızma bana ablamsın sen benim annem gibisin bu hayattaki en önemli şeydin sen benim için ve hala öylesin. Ablacığım o küçük notta bizim evin adresi var bi bakıver bizimkilere istersen merak ediyorlar seni babam çok hasta ondan gelemiyorlar seni görmeye. Babam istemiyor doktorlara görünmeye biliyorsun inadı inattır. Babamıza iyi bak olur mu?  Her akşam mercimek çorbasını içir ona . En sevdiği. Bu arada kedimiz pembeye mama vermeyi unutma. Onuda çok özlicem. Seni çok seviyorum canım ablam.

               

                                                                  Herşey için teşekkürler… 

    Kardeşin Zeynep.


 

Okuduklarıma inanamadım ama inanmak zorundaydım. Anılarım hala yoktu olmayacaktı da belki. Yüreğimin ortasında yangın vardı sanki. Oyuldu yüreğim. Artık yok o anılar hepsini söküp parçaladılar belkide ben parçaladım.