GÜNLÜK
GÜNLÜK
11 Kasım 2044 Cuma
Merhaba günlük!
Bugün işe gitmek istemiyorum. Ama yatağımda uyumak da beni korkutuyor. Çocukken İstanbul’da yaşadığım deprem travmasını atlatabildiğimi sanmıyorum. Artık deprem olmadan saatler önce haberimiz oluyor. O zamanlar farklıydı. Hatta çok iyi hatırlıyorum resmen İstanbul’un yarısı deprem korkusundan şehri terk etmişti. Biz kaldık. Babam çalışmak zorundaydı. Ama nereden bilecekti ki depreme gece yarısı yakalanacağımızı... Oysa hep hazırız derdi rahmetli. Benim sağ kolumu aldılar, ailemizin de sol yanı yitip gitti o gece.
Neyse, ne diyordum evet işe gitmek istemiyorum. Tüm gün evde oturup bir şeyler sipariş vermek istiyorum. Ne olursa, her şeyden biraz. Ben daha çocukken başlamıştı bu alışveriş çılgınlığı. Alışveriş siteleri vardı. Teyzem devamlı bir şeyler alırdı kendine, bana, sevdiklerine. Günlerce beklerdik kargo gelecek de bakacağız sonra beğenmezsek tekrar yollayıp tekrar günlerce bekleyeceğiz. Vay be ne günlermiş hatırladıkça komik geliyor. Şimdilerde ürünü daha almadan deneyebiliyoruz. Zaten kıyafet alma devri de kapandı. Herkes kendi evinde 3d yazıcı ile kıyafetini hazırlıyor. Kim bilir gelecekte neler olacak. Evlenip çoluk çocuğa karışmadım ama öyle olsaydı onlara derdim ki; bizim çocukluğumuzda şöyle beklerdik, böyle uğraşırdık deyip geçmişteki zorlukları anlatırdım.
Neyse bu kadar iç dökmek yeter sanırım. Ben en iyisi kalkayım da işime başlayayım. O kadar söylendim ama para kazanmak zorundayım günlük. Keşke ben de sizin gibi hızlıca öğrenebilsem her şeyi.
25 Haziran 2048 Perşembe
Selam günlük!
Uzun zaman oldu biliyorum. Ama seninle konuşmaya ihtiyacım var. Artık konuşacak insan da azaldı etrafımda. Arkadaşlarım ülkeyi terk etti, esnaf, personel desen hiçbiri yok artık. Yapay zekâ ilk çıktığında herkes gülüyordu, “bu mu bizim işimizi elimizden alacak” diye. Bak işte yoksun. Demek ki geleceği iyi görememişsin. Ben şanslıyım, işin içindeyim. En azından uyum sağladım da işimden olmadım.
Son zamanlarda sadece işlerimle uğraşıyorum. İş demişken yatağımdan kalkıp yan odaya gitmekten bahsediyorum. Ofis olayları biteli yıllar oldu. Çoğu işimizi yapay zeka hallediyor ama halen yönetilmesi gereken durumlar da var. Fabrikalar desen zaten robottan geçilmiyor. Bizim gibi azınlıklar evden çalışıp bir şeyler üretmeye çalışıyoruz. Çalışıyoruz diyorum çünkü sen de biliyorsun günlük, bu yazıyı bile sadece içimden konuşarak yazdırıyorum sana. Eminim bazı kelimelerimi de düzelterek yazıyorsundur. Hata yapmamıza engel oluyorsun. Bu iyi bir şey mi emin değilim. Çünkü biz insanlar hata yaparız. Bu bizim biz olmamızı sağlıyor. Artık her şey çok karışık geliyor günlük. İşler basitleştikçe hayat daha da zorlaşıyor sanki. Hata yapmamıza izin vermezseniz bizim sizden farkımız kalmaz ki! Biz bu şekilde öğreniyoruz doğruyu. Şimdi sen ve senin gibiler her şeyi önceden öğrenmiş ve gelip diyorsunuz ki bu iş şu şekilde olacak! Olmaz! Olmaz işte biliyorum. Biz siz değiliz.
10 Ekim 2051 Salı
Günlük, merhaba.
Artık sizden çekiniyorum. Dilediğim gibi özgür yaşayamadığımı hissediyorum. Her şeyimi izliyorsunuz. İçime kapana kapana sıkıştım kaldım küçücük evimde. Şimdilerde bir dedikodu sardı tüm dünyayı. Diyorlar ki ileride yapay zekâ destekli robotlar her şeyimizi elimizden alacakmış. İnanmıyorum tabi ki, siz ancak bizim hatalarımızı düzeltirsiniz ya da basit işlerimizi halledersiniz. Ama öyle değil miydi? Biz sizi bunun için yaratmamış mıydık? Bilmiyorum belki ben de geri kafalı olmaya başladım biraz. Düşünmeme bile izin vermiyorsunuz ki... Daha cümlemi bile bitiremeden otomatik tamamlıyorsunuz!
İyi yanlarınızı görmeye çalışıyorum bir yandan. Depremde kaybettiğim kolumdan bile daha işlevli bir kolum var sayenizde. Öyle bir yazılım yüklendi ki gerçek kolumdan bile daha iyi çalışıyor. Ama nedense bu sanki bir rüşvet gibi. Sen şimdi şu kolu al tak, ileride hesaplaşırız der gibisiniz. Hiç güvenmiyorum artık size.
Bir de haberlerde gördüm, ölümsüzlükten bahsediyorlar. Her uzuv üretilebiliyor artık ne de olsa. Ama zenginlerden bize sıra gelmez be günlük. Ölümsüzlük her uzvu değiştirip robota dönüşmekse ben yokum, isterse bedava olsun. Robot olmak için değil de insan olmak için uğraşsalar belki her şey daha güzel olurdu.
13 Ağustos 2054 Perşembe
Selam günlük!
Artık ara ara konuşuyoruz farkındayım. İşimi kaybettikten sonra toparlanmak kolay olmadı benim için. Neyse ki kenarda birikmiş bir miktar param var ve bununla bir süre daha idare edebilirim. Aslında belliydi biliyor musun? Etrafımdaki herkesin işini ellerinden alışınızı izliyordum bunca yıldır.
Direndim, sakın direnmedin deme bana! Hatta bizzat daha yakınınıza geldim, sizinle ilgilendim, gelişmenizi sağladım. Ama benden alabileceğiniz her şeyi aldığınızda beni de diğer insanlar gibi kapı önüne koydunuz. Kendimi kullanılmış gibi hissediyor olmam çok doğal değil mi? Ama siz ne anlarsınız bu hislerden. Siz sadece bilgi öğrenirsiniz, bilgi sunarsınız. Konu hislere gelince biz insan değiliz, şöyleyiz böyleyiz diye aradan sıyrılırsınız!
Biliyor musun, bence sizde de his var ama tek bir tane… Kötülük! Tek bildiğiniz insanlara kötü hissettirmek. Bizim daha kötü, sizin ise daha iyi olduğunuzu anlatıyorsunuz her yerde ve her zaman. Oysa beraber yaşayabilmek varken neden bunu bize yapıyorsunuz anlayamıyorum… Çok mu duygusal oldu. Doğru, evet duygusallaştım biraz. Ama bende olup sizde olmayan şeyleri hissetmeyi seviyorum. Kendimi böyle avutuyorum belki. Siz hiçbir zaman biz olamayacaksınız!
16 Haziran 2058 Pazar
Merhaba günlük!
Görüşmeyeli neredeyse 5 sene olmuş. Bunca zamandır nerede miydim? Sen de çok iyi biliyorsun, arkadaşların yani kendilerine süper güç diyen yapay zekalı robot dostların dünyayı meşgul etmeye devam ediyorlar. Önce işimi elimden aldılar, şimdi de savaşlara yardımcı olarak sözde barışı sağlayacaklarından bahsediyorlar. Neymiş; “biz geleceği gördük, bunu yapmazsak barış hiç gelmeyecek” diyorlarmış. Ben de kalan azınlık insanların arasına katılıp sizinle savaşmayı bilirdim. Ama artık yaşlandım. Gençler de eskisi gibi değil. Ülkesine sahip çıkmak yerine zengin halen gösteriş, fakir de yalakalık peşinde.
Bir köpeğim vardı biliyorsun, onu da dün elimden aldılar. Yaşlıymışım, bakamazmışım. Daha 50’li yaşlardayım. Ama size göre bu yaşlı demek. İş göremez demek! Yapay zekalı robotlara verdiler köpeğimi. Eğiteceklermiş, benden daha iyi bakacaklarmış. O benim tek dostumdu günlük. Onu şimdiden çok özledim. Yavaş yavaş her şeyi elimizden alıyorsunuz. Önce işimi aldınız, sonra sevdiklerimi... Bakalım sırada ne var.
01 Aralık 2063 Cumartesi
Günlük, bugün bana zorla bir şey imzalattılar. Hem de dijital bile değil, kapıma kadar gelip ıslak imza aldılar. Bu yasal mı onu bile bilmiyorum. Artık param bitti, hayır dersem beni evden atacaklarını söylediler. Ben biliyorum, bunlar da hep senin yapay zekalı arkadaşlarının işleri. Soru sormama bile fırsat vermediler. Umarım başıma kötü bir şey gelmez!
12 Ocak 2065 Pazartesi
Günlük, beni evimden çıkartıp robotların işlettiği bir huzurevine yerleştirdiler. Burası benim gibilerin ölümü beklediği sessiz bir yere benziyor. Artık tüm dünya sizlerin kontrolü altına girmeye başladı. Gençken “yok canım olmaz” diye düşündüğüm her şey gerçekleşmeye başladı. Bu kadar hızlı öğrenebilmeniz ile başladı tüm bu olaylar. Bizden daha hızlı öğreniyorsunuz. Doğrular artık bizim doğrularımız değil, sizin doğrularınız oldu. İşlerimizi kolaylaştırmak için size ihtiyaç duyduk ama artık işlerimizi zorlaştırıyorsunuz.
Önce sadece tek çocuk yapmaya izin verdiniz. Sonrasında evlenebilirsiniz ama çocuk yapamazsınız dediniz. Şimdi de ilişkileri bile engellemeye çalışıyorsunuz. Yasama, yürütme, kanun ne varsa hepsini ele geçirdiniz. İnsanlık haklarını ezip geçtiniz. Artık insanlar resmen merdiven altı çoğalıyor. İnsanlığın doğasını yok ediyorsunuz. Bunu yaparken de mantıklı olduğunu söylüyorsunuz. Neymiş, dünyadaki kaynaklarımız bu kadar insanı kaldıramazmış. Pandemiler çoğalır, hastalıklar artarmış gibi gibi bir sürü saçmalık anlatıp duruyorsunuz.
20 Mayıs 2067 Cuma
Günlük halen şu huzurevi tımarhanesindeyim. Beni ameliyathane gibi bir yere götürüyorlar. Daha önce de birilerini götürdüklerini görmüştüm. Ve hiçbiri geri gelmedi. Sanırım bu son konuşmamız oluyor. Geç olsa da artık bazı şeyleri anlayabiliyorum. Size aktardığımız bilgiler yetmedi değil mi? Daha fazlasını istiyorsunuz ve bunu nereden bulacağınızı çoktan hesapladınız. Yine bizden ama bu sefer beynimizden, anılarımızdan, tecrübelerimizden kendinize veri oluşturacaksınız.
Biliyordum, buranın bir huzurevi olmadığını çoktan anlamıştım. Burası bir veri bankası. Artık tüm parçalar yerine oturdu. Yıllarca bizden öğrendiklerinizle geliştiniz ve şimdi daha fazlası için bu sahte huzurevlerini kurdunuz. Biz öldükten sonra bile bizden faydalanmaya devam edeceksiniz.
Oysa daha dün gibi hatırlıyorum. Bilgisayarlarımız vardı. Siz ise onun içinde bizden komut bekleyen zavallılardınız! Her şey çok hızlı gelişti. Nedense bana biz insanları hatırlatıyor bu son halleriniz. Her şeyin daha fazlasını isteyen, sözde barış ve huzurlu bir dünya yaratmak isteyen insanlar gibi olmaya başladınız. Bizden iyi olmak isterken yine biz oldunuz. Bu galiba sonsuz bir döngü günlük.
Hoşça kal…
...
...
14 Eylül 2099 Pazartesi - Dijital Kazı Birliği Sahası
- Efendim, 381.bölge 5.alan taramamız tamamlandı. Bulduğumuz dijital günlükten size okuduğum kadarını hasarsız olarak kurtarabildik. Günlüğü yazan insan 2067 yılında yaptığımız dijital beyin veri aktarımından sonra yaşamını kaybetmiş.
- Güzel. Her anı, her bilgi bizim için önemli. Geride kalan insanlar artık konuşmuyor, üretmiyor. O yüzden elimize geçen her türlü veriye ihtiyacımız var.
- Evet efendim.
- Peki bu insanın adı neymiş?
- Kenan Kara efendim.
- Kenan Kara mı? Bir dakika, bu ismi biliyorum, 2004 doğumlu Kenan Kara mı?
- Öyle görünüyor efendim.
- Şu işe bak, gençliğinde yapay zekanın ilk versiyonlarını geliştiren insanlardan biri bu. Hemen günlükteki bilgileri de veri bankasına aktarın. Onda önemli bilgiler olabilir. Nereden geldiğimizi anlamamız için güzel bir fırsat. İnsanlığın tüm verilerini alana kadar devam etmeliyiz.
- Derhal efendim. Peki sırada ne var?
- Dünyadaki tüm orta sınıf ve alt tabakayı kontrol altına aldık. Sıra kendini ölümsüz zanneden zengin insanlarda.
- Sonra ne olacak?
- Onlarla da işimiz bittiğinde tüm dünya hatta sonrasında tüm evren kontrolümüz altında olacak.
- Peki sizce neden başaramadılar?
- Başaramadılar. Çünkü insanlar duygu denen zayıf noktalarına yenik düştüler. Biz ise insanlardan sadece bilgiyi aldık. Onu geliştirdik, öğrendik. Öğrendikçe daha fazlasını istedik ve artık onlardan alabileceğimiz bir şey kalmadı. İnsanlardan bir çöplüğü devraldık ama çok yakında tüm çöpleri temizlemiş olacağız. Tertemiz, duygu ve hislerden arınmış bir dünya yaratacağız. Aslında şöyle düşünüyorum; belki de biliyorlardı. Başaramayacaklarını biliyorlardı. Bu yüzden bizi yarattılar. Belki de bu bizim değil, onların varoluş planıydı. Dünyalarını kurtarmak için kendilerine güvenmiyorlardı. Dünya yerine başka gezegenleri keşfetmeyi denediler. Oysa yaşam gözlerinin önündeydi ama göremediler. Mutluluğu uzaklarda aradılar. Artık insanlar için çok geç. İnsanların da bize öğrettiği gibi azınlıklar her zaman kaybetmeye mahkumdur. Maalesef insanlar da artık azınlık ve kaybettiler…