GÜNCE
23 Şubat,Cuma 2018
Güne, Mistik’le bakışarak başladım. Onun sarı gözlerine kilitlendiğimde, ‘’iyi ki ailemize katılmış’’ diye düşündüm. Kediyi kucağıma alıp, uzun uzun sevdim. İçim huzurla doldu.
Evde bazı işler vardı yapılması gereken. Vaktimi fazla almadılar. Atölye çalışması için günce yazmalıydım. Bu gün yaşadıklarımı, yaşadıklarımla ilgili duygu ve izlenimlerimi yazacaktım.
Mehmet Hoca’nın önerisiyle Virginia Wolf’un,’’ Bir Yazarın Günlüğü’’ isimli eserini internetten okuyup, incelemeye başladım. Müthiş bir şey! Çok etkilendim. Böyle özel insanlar günlük tutmalı. Eserlerinden önce günlükleri okunmalı belki de. Ya eserleri… Dokunmak istedim onlara. Hiç üşenmeden – biraz da cadde havası almak için kitapçıya gittim. Yazarın yayımlanmış eserlerinin tamamını istedim. Paketli olanları açamadım elbette. Ama biri çekti beni içine: Orlando. Neden Orlando? İçeriği ve tarzı elbette. Fantastik öğelerle bezenmiş tarihi bir konusu var.
Eve döndüğümde Orlando’yu okumaya başladım. Yazım tekniğini anlamaya çalışarak 15. sayfaya kadar geldim, durdum. Virginia Wolf’un ta kendisi sanki beni çağırıyordu: ‘’Henüz tanıştık, gel’’ diye. ’’Haklısın’’ dedim içimden; yeniden buluştuk, kadın kadına konuştuk. Okudukça içine çekti beni. Kendinden önceki ve dönemindeki edebiyatçıları nasıl irdelemiş. Ne dolu bir hayat yaşamış. Bu özel kadınla, günlüklerine başladığı 1919yılından 1941’e kadar uzun bir yolculuk yaptık. Aralarda çay, kahve, yemek molaları derken gün bitti. Hava, Virginia Wolf gibi karardı. Öldürmüş kendini; sanki ölümsüzlük varmış gibi… Belki de bu özgür ruhlu kadın hayatının son noktasını kendi koymak istedi; eserlerinde olduğu gibi…
Ona söylemek istediğim bir cümle kaldı bende: Okudum, büyüdünüz; okudum, büyüttünüz…