Gelecek Projesi
Kütüphaneci yine her zamanki gibi rutin kontrollerini yaparken ona bir insanın geldiğini haber verdiler. Yaşlı adam heyecanlandı hemen üstünü başını düzeltip iki kat aşağıda ki lobiye gitmek üzere oradan ayrıldı. Lobide bekleyen genç ise eski dünyadan kalma bir tabloya hayran hayran bakıyordu. Birkaç dakika sonra ise merdivenlerden gelen ayak seslerini işitti ve o tarafa döndüğünde Yaşlı adam adamın geldiğini gördü. İkili buluştuklarında el sıkıştılar. Yaşlı adam “Hoş geldin genç" genç ise "Hoş buldum" dedi ama biraz gergindi. Yaşlı adam "Burada seni gerecek bir şey yok. Yeni evin artık burası ve hem sen istemiştin değil mi?" dedikten sonra gülümsedi. Genç "Evet ben istedim de gerilmem sanırım normal değil mi?" Yaşlı adam onu rahatlamak için omuzuna hafiften vurarak "Alışırsın ve inan bana bazen zamanın nasıl aktığının farkına dahi varmazsın. Şimdi beni takip et ofise gidelim" dedi ve yürümeye başladılar. Yaşlı adam önde genç ise arkada ofise doğru giderken genç geçtiği koridora hayranlıkla bakıyordu. O kadar dalmıştı ki neredeyse bir robota çarpacaktı. Kendini tutmayıp "Hayran olmamak elde değil içi ayrı dışı ayrı güzel" dedi. Yaşlı adam "Evet öyle mimarı çok iyiydi ve ayrıca unutma her bir yerin tasarımını değiştirebilirsin" dedi. Genç şaşkınla "Ciddi misin? Bu çok iyi" dedi. Yaşlı adam "Burası ile ilgili daha şaşıracağın çok şey olacak ama merak etme sana tamamen teslim etmeden önce her şeyi öğreteceğim "dedi. Gencin gerginliğini yerine heyecana bırakmıştı. En son kendi evini kodlarken bu kadar heyecanlanmıştı.
Ofise girdiklerinde içeride küçük bir kızın olduğunu gördüler. Kızın elinde bir masal kitabı vardı. Yaşlı adamı görünce neşeyle ona doğru koştu ve sarıldı "Bana masal okur musun?" dedi. Yaşlı adam "Lara şimdi sırası değil. Akşam olsun okurum olur mu?" Lara gözlerini devirerek "Tamam" dedi ve masal kitabını diğer kitapların yanına bırakarak ofisten çıktı. Genç şaşkınlıkla Yaşlı adam adama bakarak "En genç insan ben olduğumu sanıyordum" dedi. Yaşlı adam o sırada Lara’nın bıraktığı masal kitabını alıp bakıyordu ve gencin gelen sorusuna "Zaten öylesin" dedi düz ve biraz kısık bir ses tonuyla. Genç "Anlamadım. Peki kim bu?" dedi. Yaşlı adam kitabı tekrar yerine bıraktıktan sonra masasına "Anlatacağım. Otur şuraya ve istediğin içeceği seç konuşacak daha doğrusu öğrenmen gereken çok şey var" dedi. Sesi gizem doluydu. Genç adam bu durumdan hoşlanmamıştı ama o belgeleri imzalamıştı. Bir başkası yerine gelene kadar görevinden ayrılamazdı. Diğer mesleklerden birden fazla kişi olabilir ama kütüphaneci sadece tek bir olurdu. Bunun nedenini bilmiyordu.
İstediği içeceği getiren robot içeceği masaya bıraktıktan sonra dışarı çıktı ve kapıyı kapattı. Genç içecekten bir yudum aldıktan sonra Yaşlı adama baktı. "Derslere ne zaman baslarız?" diye sordu. Yaşlı adam koltuğunda düşünceli bir şekilde oturuyordu. Doğruldu ve " Sen temel eğitimlerini tamamlamıştın değil mi?" Genç " Evet " dedi. Yaşlı adam tekrar koltuğa gömüldü ve birkaç saniye sonra "Bugün başlarız. Şimdi sen odana git üstünü değiştir ve tekrar buraya gel ve hiç kimse ile konuşma yerde ki yeşil çizgileri takip et o seni odana götürür" dedi. Genç konuşmadan ofisten çıkıp çizgiyi takip ederek odasına gitti. Geçtiği koridorlara ve salonlara hayranlıkla bakıyordu. Etrafta işini yapan robotlar tabi ki Lara da vardı. Lara bir robotun elinden tutup bir yere gidiyordu. O kimdi? Genç bunu bilmek istiyordu. Çünkü gezegende ki en genç şimdilik kendisi olmalıydı. Sorunun cevabı Yaşlı adam adamdaydı ve elbette ona söyleyecekti bu yüzden şimdilik o soruyu bir kenara bıraktı ve girdiği odaya baktı. Pek bir şey yoktu. Masa, yatak ve kitaplık vardı. Genç içinden " Buranın da tasarımının değişmesi gerekiyor" diye geçirdi. Yatağının üstündeki kıyafetleri giydikten sonra vakit kaybetmeden ofise geri geldi. İçeri girdiğinde Yaşlı adamın ciddi bir ifade ile onu beklediğini fark etti. Yerine oturduktan sonra Yaşlı adam "Bak genç sana bu binanın ve kütüphaneciliğin bütün görevlerini tek tek anlatacağım ve sen tek başına işleri yapana kadar da kalırım. Ondan sonra burası artık senin sorumluluğunda olur. Sana öğreteceklerim biraz zaman alabilir. Günde birkaç saat dersimiz olacak ondan sonra serbest zamanında olacak. Şimdi başlayalım" dedi. Genç sadece “Tamam" dedi ve Yaşlı adam adamın konuşmasını bekledi. Yaşlı adam" şimdi senin kitap ödünç verip, düzenleyip, basıp veya göndermenin dışında çok daha önemli bir görevin var. İlk ders olarak bunu sana şimdiden anlatmam gerekiyor. Asıl görevini öğrenmeye hazır mısın?” Genç ne olduğunu anlamadığı için Yaşlı adama anlamsızca baktı. Ne diyeceğini bilemiyordu. Çünkü böyle bir şey beklemiyordu. Yaşlı adam gençten cevap gelmeyince konuşmasına başladı ve "Sen kütüphaneciliğin yansıra bundan sonra tarihimizin koruyucusu olacaksın" Genç "O da ne demek oluyor ki?" Yaşlı adam "Birazdan gerçek tarihimizi anlatacağım. Sende şu önünde ki tableti al ve anlamını bilmediğin kelimeleri tek tek yaz tamam mı?' Genç " Bu oyun veya şaka falan değil değil mi? Çünkü ben zaten tarih dersi almıştım" dedi. Yaşlı adam " Hayır gayet gerçek ve sen bunları öğrendikten sonra kendinden sonra gelen kütüphaneciye de açıklaman ve görevi ona devretmen gerek" dedi. Genç "Gerçek tarih mi? Bizim geçmişimiz yalan mı?" Yaşlı adam "Kısmen" Genç “Kısmen mi? Ne kadarı yalan açıkça söyler misin?" Yaşlı adam “Kitlesel bir yok oluş olduğu doğru ama doğa tarafından değil insan tarafından oldu. Nasıl olduğunu sana anlatacağım. Tableti al eline aç yeni bir sayfa ve dinle tamam mı? Arada araya girip soru sorabilirsin. Hazırsan başlıyorum" dedi. Genç "Başlamadan önce neden diğer nesle aktarıyorsunuz ki?" Yaşlı adam "Konuşmanın sonunda onu da anlayacaksın" dedi ve kısa bir süre duraksadı. Gencin sorusu kalmadığından emin olduktan sonra " En başından başlayacağım ki kafanda soru işareti kalmasın tamam mı? Bundan çok ama çok uzun yıllar önce mutlu mesut bir aile vardı. Bu ailenin de küçük bir çocukları vardı. Birgün çocukları bir kaza sonucu öldü. Tabi ki yas tutmuşlar. Zamanla bir insanın ölümüne alışıp ve kabul etmek zorundasın her ne kadar zor olduğunu düşünüyorsan. Çünkü başka seçeneğin yoktur ama babası çocuğunun öldüğünü bir türlü kabul etmiyordu. Sürekli fotoğraf ve videolarına bakıyordu. Hatta sıklıkla rüyasında bile görüyordu. Bir gün o dönem teknoloji ile çocuğunun robotunu yapmak ister. Bir ekip bulur ve ekibe durumu anlatır. Çocuğunun davranışlarının birebir kopyasını yapan ve gelecek sorulara cevap vermesini bile ister. Mühendisler bunun o teknoloji dahilinde neredeyse imkânsız olduğunu dile getirse de adam ısrar eder ve servetini onların önüne serer. Ne kadar para isterlerse verebileceğini hatta iş bittikten sonra bütün mal varlığını bile onlara teklif eder. Mühendisler kabul ederken adamın ailesi kabul etmez ve yasını bitirip artık kabullenmesini isterler lakin adam onları dinlemez ve projeyi başlatır. Kısa bir süre sonra eşi onu terk eder, anne ve babası da onunla konuşmaz. Adam ise proje yapılırken işini ayakta tutup hayatına devam ediyordu. Yıllar geçiyordu ve proje yavaş yavaş ilerliyordu. Adamın yalnızlığı ve çocuğunun kaybı onu güçten düşürdü ve maalesef hastalandı. Hastalığa bir de Yaşlı adam adamlık da kapıyı çalmıştı. Mühendisler adam ölmeden projeyi bitirmeyi başardılar. O kadar güzel yapmışlardı ki adam ilk gördüğünde çocuğu zannetmiş ve göz yaşlarını dökmüştü. Neyse adam ve çocuk adam ölene kadar beraber yaşamışlar. Ardından adam ölmüş ve vasiyet gereği çocuğu da yanına gömdüler. Adamın bütün mal varlığı da ekibe devredildi. Projeye ait bütün veriler silindi ve böylelikle hikâyenin sonuna geldik" dedi ve durup gence baktı. Genç elinde ki tablete son olarak bir kelime yazdıktan sonra Yaşlı adama bakıp ve "Burada olduğumuza göre sanırım hikâye bitmedi" dedi. Yaşlı adam gencin olayın içine bu kadar hızlı girdiği için mutlu olmuştu. Yaşlı adam " Evet öyle, hikâye devam ediyor. Mühendisler anladığın gibi vasiyete uymamışlar ve bir nevi ihanet etmişler. Bütün verileri kopyalamışlar. Mezara koydukları çocuk ise projenin ucuz işe yaramaz bir kopyasıydı. Mühendisler projelerini " mühendislik harikası" olarak nitelendiriyordu. Bana sorarsan da öyle. Projeyi başka bir yer de başka insanlar için geliştirmeye ve satmaya başladılar. Bir sürü de para kazandılar ama sanırım onlara yetmedi ve kişileri bırakıp devletlere çalıştılar. Onlara asker üretmeye başladılar. Yüksek mali değeri olan holding ve şirketlere çalışacak robotlar da üretmeye başladılar. Tabi ki bütün bunlar beraberinde sorunlar da getirdi. Misal işsizlik ve daha kanlı savaşlar. Dünyanın dengesi bozulmuştu. Güçlü devletler daha da güçleniyordu. Durum iç açıcı değildi. İnsanlar savaşın yanı sıra açlık susuzluk yüzünden ölüyorlardı" dedi ve durdu çünkü kapı açılmış ve içeriye Lara girmişti. Yüzünde gencin anlamadığı bir mutluluk vardı. Masmavi gözleri ve kısa kesilmiş saçları güzel yüzünü ön plana çıkarıyordu. Sarı elbisesi de ona tam uymuştu. Yaşlı adam adamın yanına koşup ona sarıldıktan sonra kulağına bir şeyler fısıldadı. Yaşlı adam ona "Tamam " dedikten sonra Lara sevinçle odadan çıktı. Genç haliyle bir şey anlamamıştı. Yaşlı adam ona dönüp sadece " Anlayacaksın" dedi. Genç sorgulamadı ve Yaşlı adamın hikâyeyi devam etmesini bekledi. Yaşlı adam önünde ki çaydan bir yudum aldıktan sonra gence döndü ve onunda hazır olduğu anladığında devam etti. "Durum elbette böyle devam edemezdi. Birilerinin müdahale edip barışı sağlaması gerekiyordu. Birkaç ülkenin çabalarıyla iki yıl geçici ateşkes yapıldı ve bu süreçte savaşın tamamen bitmesi için de ayrı çaba sarf edildi. İki yılın sonunda bütün devletlerin katıldığı toplantılar yapıldı ve iki ay sürdü. Alınan kararlar kısacası ise savaşın iptali ve sınırların açılması idi. Halk elbette bunu istemedi ama kusursuz barış sloganıyla bu anlaşmayı bütün devletler imzaladı. İnsanları artık istedikleri ülkede ücretsiz yaşayabilirlerdi. " sözlerine devam edecekken genç dayanamadı ve" Ama bu çok saçma değil mi? Biranda ne oldu da böyle olmuştu" dedi. Yaşlı adam “Sanırım o dönemin insanları bile anlayamadı lakin pek sorgulamadılar. Çünkü savaş, kan, gözyaşı dışında nerdeyse her şeye açlardı. Fabrikalar çalışmaya başladı. Üretim başladı ve insanlar daha iyi koşullarda yaşamaya başladı. İnsanoğlu işte bir türlü doymadılar. Sürekli iyi ve kaliteli şeyler isteyeme başladılar. Gezegenin kaynaklarını düşüncesizce kullanmaya başladılar. Tahmin edeceğin gibi pek uzun sürmedi. Bir sürü insan böyle olmayacağını anladı ama çözümü bulamamışlar. Eski düzene geçmek isteyen birkaç devlete de vatandaşlar izin vermedi. Uzun lafı kısası dünya da kaos vardı ama bu da uzun süremedi ve bir gün birileri sorunu kökten çözdü" dedi. Genç "Uzay mı? Yani başka bir gezegen veya gemi mi?" Yaşlı adam "Hayır ama belki bu akıllarına gelmişti ama yapamamışlardır. Bilemiyorum. Çözüme gelecek olursak sadece dört günde kendileri ve kaçırdıkları insanlar, hayvan ve bitkiler hariç herkesi öldürdüler" dedi. Genç "Kökten çözmüşler ama nasıl desem kötü olmuş. Kaç insanı öldürmüşler?” Yaşlı adam koltuğuna sırtını yasladı ve tam karşısında duran tabloya baktı. Tabloyu ilk kütüphanecilerden biri yapmıştı. Beyaz tuval üzerinde sadece küçük bir kırmızı nokta vardı. Genç te ilk girişte bakmıştı ama pek takılmamıştı. Yaşlı adam canı acısa da gence bakıp "On milyar" dedi. Gencin gözleri fal taşı gibi açıldı ve adeta dondu. Ne diyeceğini bilmedi. Ömrü boyunca bu kadar insanın bu gezegen üzerinde var olabileceğine ihtimal dahi vermemişti. Yutkunamadı. Yaşlı adam gencin durumu hazmetmesine izin verdi. Genç en sonunda "ne on mi... milyar mı? Ama nasıl? Bunca insan nasıl yaşamış burada? Belki başka bir çözüm bulunabilirdi. Yasamak varken neden öldürmek?" dedikten sonra sustu. Yaşlı adam gencin adeta kahrolduğunu görmüştü. Hiç görmediği insanlar için mi yoksa insanoğlunun vahşetine mi kahrolmuştu anlayamamıştı. Genç kendine biraz geldikten sonra " Peki biz? Biz nasıl hayatta kaldık? Yani atalarımız?" Yaşlı adam "Dedim ya sana kendileri ve kaçırdıkları insanlar, hayvan ve bitkiler hariç herkesi öldürdüler diye işte onlar daha o en eski olaydan önce bile varlardı. Nüfusun büyük bir problem olacağını düşünen bir nevi topluluklardı. Kendilerine Düzenciler diyorlardı. İnsanlığı düzeltme projesine de "Gelecek Projesi" adını vermişlerdi. İnsanlığı nasıl kurtarırız diye epey düşünmüşler. Gıdanın artırılması, yeni şehir projeleri, dengeli ekonomiler vs. vs. ne yaptılarsa bir sebepten dolayı olmadı ve son iki çare birincisi uzay ikincisi ise katliamdı. Uzay hem maliyetli hem de çok zaman alırdı ve kesin değildi. Yani istedikleri toplumu inşa edemezlerdi. Katliamda çok kötüydü ve eğer katliam olsa çalışacak kimse kalmazdı mecburen yine nüfusun artması gerekiyordu. Bu fikri rafa kaldırdılar ta ki" sözlerine devam etmesine izin vermeden genç araya girdi ve üzüntülü bir ton ile "Çocuğun ölümüne kadar" dedi. Yaşlı adam iç çekerek “Aynen öyle" dedi ve devam etti “Sonrası olaylar malum insan seçme sürecine girdiler. Hastalık açısından. Milyarlarca insanı ve geçmişlerini taradılar. Onlar için önemli olan sağlıktı. Bu tarama bittiğinde ise bu sefer çeşitliğe önem verdiler. Taramadan sonra bir grup insan, hayvan ve bitki toplanıp yeraltında bir laboratuvara götürüldüler. Laboratuvarın dünya ile bağlantısı tamamen kestiler. Ardından ise bombalamalar başladı. Çok ama çok güçlü bombalar dünya adeta dövüyordu. İnsanlar neler olduğunu anlamıyordu. Bombalama bittikten sonra da hayatta kalanların da atmosfere salınan gazlarla öldürdüler. Milyarlarca insan sadece dört günde ölmüştü “dedi. Genç" Daha sonra devam etsek olmaz mı? Çünkü bütün bunları duymak ağır geldi de bana" dedi. Yaşlı adam " Seni korkutmak istemem ama bu sadece kısacık tarih idi. İnsanın insana daha ne yaptığını iyice öğrendiğinde asıl ağırlığı o zaman hissedersin. Şimdi dikkatini biraz topla çünkü az kaldı" dedi ve fincanında ki son yudumu içti. Gençte ona uyarak içeceğini bitirdi ve "Tamam buyurun devam edin lütfen" diye Yaşlı adama sözü bıraktı. Yaşlı adam " Laboratuvar kapandıktan sonra kaçırılan insanları uykuya dalmaları için makinalara koydular. Yapay zekâ destekli bu makinalar insanları hayatta tutmak için yapılmıştı. İçeride ki insanlar yapay zekanın işini iyi yaptığından emin olana kadar onu kontrol ettiler. Yıllar geçip işini çok iyi yaptığı anladıklarında ise hepsi bir odada toplu olarak intihar ettiler. İnsanoğlunun devamı yapay zekaya bağlı kaldı. Burada oturduğumuza göre işler harika geçmiş. Çünkü yapay zekayı yine başka bir yapay zekâ takip ediyordu. Bir insanı taklit eden ama aynı zamanda başka görevleri olan bir robottu. Yıllar içinde çıkan hataları ve arızaları tamir edip insanoğlunun devamlılığını sağladı" Yaşlı adam durup gence baktı. Genç bir süredir tablete bakıyordu. Yaşlı adam "İyisin değil mi?" dedi. Genç kafasını kaldırıp "İyim sadece dalmışım ama sizleri dinledim lütfen devam edin lakin o uyuyan insanlara ne oldu?" dedi. Yaşlı adam "O insanlar nesli çoğaltmak için oraya getirilmişti. Onlardan çocuklar yapıldı ve nüfus kontrollü olarak çoğaldı. Hastalıklı veya engelli olanlar imha ediliyordu. Doğan çocuklarda büyütülüp onlardan da çocuklar yapılıyordu. Bu durum gezegenin kendine gelmesine kadar devam etti. Aşağı yukarı dokuz yüz yıl sürdü. Dünya iyice iyileştiğinde ve eski şehir kalıntıları bozulup toprağa gömüldüğünde ilk önce bitkiler sonra da hayvanlar gezegende daha önce belirlenen yerlere bırakıldı. Onlar temizlenmiş doğada hayatta kalmaya devam ederken yapay zekâ uzun süre doğan hastalıklı insan tespit etmeyince projenin tamamlandığına karar verdi ve bu sefer hedeflenen nüfusa ulaşılmaya çalışıldı. Hedef de tutunca onları makinalardan çıkarmaya başladılar. O ilk insanlara robotlar hayatı ve şu an konuştuğumuz dili öğretmeye başladılar ve sana anlattığım gerçek tarihi anlattılar" dedi. Genç olaya daha da adapte olmuştu "Peki neden yalan bir tarih anlatılmadı?" Yaşlı adam "Bunu bende öğretmenime sormuştum o da bana iki ihtimalden bahsetti. Birincisi eğer geçmişi bilmeseler tekrar nüfus milyarlara dayanabilirdi. İkincisi ise başka gezegene gitmedik buradaydık. Yani gerçekler er ya da geç ortaya çıkardı diye anlatmıştı" dedi. Genç elini çenesine koyup "Biz neden okulda yalan bir tarih öğreniyoruz?" diye sordu sıkılgan bir tavırla. Yaşlı adam "Onun nedenini aslında basit bir tarihin olma zorunluluğundan kaynaklanıyor. Yani sana tarih adına hiçbir şey öğretilmeseydi. Biz nereden buralara geldik diye merak etmez miydin?” diye sordu. Genç “Anladım. Yani ne demek istediğini anladım” dedi. Yaşlı adam memnun bir tavırla gence baktı ve “Ana amaç ise geçmiş pek sorgulanmasını istememizdi" dedi. Genç " Anladım. Sen anlatmayana kadar ben hiç sorgulamamıştım" dedi ve "Peki bu süreç ne zamana kadar gider?" diye ekledi. Yaşlı adam “Birkaç bin yıldır saat gibi işliyor. Bizim görevimiz yaşarken bunu korumaktır" Genç tekrar heyecanlanmıştı " Bizim görevimiz mi?" Yaşlı adam gururla "Evet, her kütüphaneci ölene kadar bu sırrı saklamak ve korumak ve ayrıca nüfusu kontrol altında tutmak zorundadır" Genç " Peki insanlar bizi dinlemezse “Yaşlı adam küçümseyici bir gülümseme ile "Zorundalar" dedi ve "Bunu da sana derslerde açıklarım" dedi. Genç hafif tırsmıştı. Kütüphaneci olmasının sebebi kitapları sevmesiydi. Bu mesleğin altından bunların çıkacağını bilemezdi. Sadece kabullenmek zorundaydı. Genç "Anladığım kadarılar büyük bir sorumluluk altına girdim. Eğer bu bilgiyi aktarmazsam insanlar çoğalabilir. Bu aslında güzel bir şey olabilir. Çeşitlilik adına misal göz rengi, yüz yapısı gibi örnek verebilirim. Bir milyon insanız ama dikkat ettiyse hepimizin yüz yapısı aşağı yukarı aynı değil mi? Birkaç milyon belki de milyar olsak bu sorun ortadan kalkar. Nüfus eğlenceli olurdu. Daha fazla yaşıtım olurdu. Müzik, dans, resim gibi unsurlar çeşitlenirdi ve ne bileyim" diye sözlerine devam edecekken Yaşlı adam sakalını kaşırken araya girdi "Ya da daha fazla şiddete ne dersin? Birbirini sırf teni, şehri, dili, dini farklı diye öteleyen hatta öldüren insanlara ne dersin? Daha fazla örnek vermemi ister misin? Bence vermemeyim zaten bütün dersleri görünce ne dediğimi anlarsın. Yıldızları gördüğün bir gece ya da daha masmavi ve tertemiz bir gökyüzünün kıymetini de anlayacaksın. Şunu sakın unutma nüfus çeşitlik adına iyi ise insanlar çeşitliliğe nedense karşı herkesin kendisi gibi olmasını ister. Çok nüfus demek problem demektir" dedi ve ayağa kalktı kapıya doğru yönelecekken gencin "Şimdi bile mi?" Yaşlı adam ona dönüp baktığında genç "Yani neyi yanlış yaptığımızı biliyoruz değil mi?" dedi. Yaşlı adam istifini bozmadan " bunu akşam yatmadan önce bir düşün istersen. Yarın devam ederiz" dedi ve kapıyı açtı ardından "Lara" diye seslendi. Küçük kız bir dakika sonra sevinçle odaya girdi. Yaşlı adam koltuğa gömülen gence " bir görevin daha var" dedi ve Lara'yı gösterdi ve "İşte olayların başlangıcının sebebi çocuk bu işte" dedi. Genç şaşırmayacağını düşünüyordu ama bu kızın robot olduğunu anladığında yine şaşırmıştı ve “Ben onu insan zannediyordum" dedi. Yaşlı adam "Öyle zannetmen gayet normal ona boşuna "mühendislik harikası" denilmedi değil mi? Senin bu kıza karşı büyük sorumluluğun var. Bunu ona ve babasına bir saygı olarak görebilirsin. O ölmeseydi burada olmayabilirdik. Onunla ilgilenip kontrollerini yapacaksın. Bir hata olduğunda o da bildirebiliyor ve genç bazı konularda sakın ona karışma o ikimizden daha yetkili burada" dedi. Genç ayağa kalkıp sadece kafasını salladıktan sonra Lara’nın yanına gelip saçını okşadı ve " Merhaba Lara" dedi. Lara " Merhaba " deyince gencin içine anlamlandıramadığı bir mutluluk doldu ve Yaşlı adama baktı. Yaşlı adam "Burada sıkılmayacaksın" dedi ve üçü birlikte odadan çıktılar. Yaşlı adam ve Lara başka tarafa giderken genç ise odasına dinlenmek için gitti. Bugün öğrendiklerini sindirmek zorundaydı. Biranda Yaşlı adamın söyledikleri acaba yalan mı diye düşündü. Bulduğu ilk robotu durdurup " Yaşlı adam yalan mı söylüyor?" diye sordu. Robot "İlk geldiğinde o da bana bu soruyu sormuştu" diye cevap verdi. Genç gülümsedi ve yürüdü. Odasına geldiğinde etrafına baktı ve durduk yere hayatında bir sürü soru işareti olmuştu. O yatağa uzandığında ise Lara'nın çocuksu sesiyle hiç duymadığı bir tarzda bir şarkıyı yüksek sesle söylerken odasının yanında geçtiğini duydu ve hemen ardından Yaşlı adam adamın onu uyarma sesi kulağına çalındı.
Şimdi sıra ona geçti. Hem dünya nüfusunu dengede tutacak hem de tarihi bir sonraki görevliye anlatmalıydı. Zaman zaman kütüphaneciler karşı çıkıp nüfusun çoğalmasına izin verseler de Lara'nın yazılımında bulunan verilerin içinde Gelecek Projesi’nin verileri var. Lara bu durumun farkına vardığında ise gerekli prosedürleri uygulamaya başlıyordu. Böylelikle proje güvende kalıyordu.