Fırtına 2

Fakat çocuk onu duymamış gibi ilerlemeye devam etti. Aradan geçen her saniye onu loş aydınlatmanın ışığında belirsizliğe bürünürken Ferda hızlıca merdivenlere doğru adım attı. Belki de çocuk haklı. Gamzen'nin ne durumda olduğunu bilmiyordu. Onu bir daha hiç görememe ihtimalindense çocuğun peşinden gitmek daha az riskliydi. 

 

Hızlı adımları dik merdivende gürültülü sesler çıkarırken kendini zifiri bir karanlığın ortasına dalıyormuş gibi hissediyordu. Çünkü gittiği yerin bundan hiç bir farkı yoktu. 

 

Dar merdiven kırmızı bir halı serilmiş daha geniş bir koridora çıktığında onu buraya kadar getiren çocuk artık görünmüyordu. Siyah duvarlar onu sanki mezara girmiş gibi hissettirse de durduk yere kendini ürkütmek istemiyordu. Bu yüzden buna aldırmadan hızlı adımlarla ilerlemeye başladı. Kulağına müzikle karışık belli belirsiz bir gürültü sesi geliyordu. Fakat ses öylesine baskılanmıştı ki kısa bir an bunun uzak bir yerden geldiğini düşündü. 

 

Koridorun sonuna ulaştığında onu yine başka bir kapı karşıladı. Ama bu seferki diğerine göre daha dayanıklı bir yapıya benziyordu. Elleri kapının gümüş renkli koluna doğru uzandığında daha o kapıya ulaşamadan kapı açılmıştı bile. Ve Ferda gördükleri karşısında tam anlamıyla donup kalmıştı. 

 

Kapıdan yüzüne önce sigara, alkol ve ter karşımı iğrenç bir koku çarpmış ardından ortamdaki ses kulaklarını delerek adeta sağır etmişti. Genç kız şaşkınlıktan yanından geçip gidenlere bile dikkat edememişti. İçerisi bir yanıp sönen renkli ışıklar altında pek görünmese de insanların üzerindekiler görülmeyecek gibi değildi. 

 

Her yerde yalnızca siyah ve kırmızı renkli kıyafetler giyinmiş insanlar vardı. Acaba bu özel bir konsept mi diye düşünürken mekanın gösterişi dudak uçuklatacak cinstendi. Renkli ışıkların altında parlayan devasa kristal avizeler ve bar taburelerinden dans pistine kadar mekanın her yerinden asalet akıyordu. 

 

Genç kız onca yerde çalışmıştı ama hiç böyle bir yer görmemişti. Ayakları istemsizce onu öne doğru taşırken tavana uzanan direklerde dans eden yarı çıplak adam ve kadınları şaşkınlıkla inceledi. Poyraz Gamze'yi böyle bir yere getirmeyi düşünerek kesinlikle kafayı yemiş olmalıydı. 

 

Çok geçmeden biraz ötesinde durmuş onu izleyen çocuğu fark etti. Gözleri öfkeyle kısılırken temkinli adımlarla çocuğa doğru yaklaştı. Çocuk ise ona hiç bir şey söylemeden çarpık bir gülümseme ile yeniden elini tuttu ve tıpkı dışarıda yaptığı gibi onu arkasından sürüklemeye başladı. Ona bu mekanın tam olarak neresi olduğunu, gamzeyi neden bir daha göremeyeceğini söylediğini sormak istiyordu ama sorsa bile bu gürültüde kesinlikle sesini duyuramazdı. 

 

Bunları düşünürken çocuk onu çoktan bulundukları mekandan çıkarıp başka bir kapıya yönlendirmişti. Kapıdan içeri girdiklerinde onları karşılayan ilk şey bir sürü ışıklandırma ile aydınlatılmış dev bir salon oldu. Az önceki mekana geniş demek kesinlikle buraya haksızlık olurdu. Bu yerdeki ring bile--

 

Ne ring mi? Devasa odanın tam ortasında baya tellerle çevrilmiş bir ring bulunyordu. Allah aşkına bu gece rüya falan mı görüyordu? Çünkü gördüğü bu yer sadece bir rüyada olacak kadar imkansız ve mantık dışıydı. Eğer birazdan o ringte filler dans ederse evet bunun bir rüya olduğuna kanaat getirip kendini çimdikleyerek uyandırması gerekecekti. 

 

İçerisi az önceki mekana göre oldukça sessizdi. Sadece inleme ve ete inen darbelerin sesleri duyuluyordu. Tabi bir de bunu izlemekten zevk alan canilerin zafer çığlıkları. 

 

-Bu kadar şaşırdığına göre daha önce hiç böyle bir mekan görmedin.'

 

Çocuğun sesini duyduğunda şaşkın gözleri çabucak onun gözlerini buldu. Şunu ilk kez fark ediyordu ki çocuğun gözleri kahverenginin sıcak bir tonundaydı. Ve bakınca üzerindeki kıyafetler de oldukça eski gözüküyordu. 

 

-B..burada neler dönüyor böyle.'

 

Çocuk gözlerini bir anlığına açıp kapattı. 

 

-Ne benim anlatacak vaktim var ne de senin dinleyecek. Arkadaşın orada seni bekliyor.'

 

Gösterdiği yer seyirciler için hazırlanmış sandalyelerin bulunduğu bir alandı. Çocuğa usulca kafamı salladım ve gösterdiği alana doğru ilerledim. Açık renkli zeminde attığım adımlar arkadaşımı bulmanın sevinciyle koşmaya döndüğünde kendimi tüm sıkıntılarımdan kurtulmuş gibi hissediyordum. Fakat bakışlarım sandalyede oturan Gamze'yi bulduğunda bedenim buz kesti. On doğru attığım adımlar öylece kalakaldı. Öyle ki titreyen dizlerim neredeyse beni yere serecekti. Çünkü Gamze...