Efsanenin Doğuşu

Yıl 3020/Ankara

Alma’nın bütün hazırlıkları başarı ile tamamlanmış, tüm testlerden sorunsuz geçmişti. Yani hemen hemen… Biyonik ve insana en yakın formda tasarlanan Alma’nın asıl amacı, büyük ölçekli ve ciddi saldırıları önlemekti ancak kodlamasındaki ufacık bir hata tüm planlarını değiştirecekti.

Bir sabah, Alma’nın bağlı olduğu bilgisayar beklenmedik bir ismin dosyasını görüntülemiști. Bu isim, ülkenin Bilişim Bakanı Seray Gürel’di. Alma’nın tasarımcıları bu duruma şaşırsa da, bakanın terör saldırısının hedefinde olması ihtimalini düşünüp, Alma’yı gönderdiler.

Alma, bakanın güvenliği için elinden geleni yapıyordu. Onun korumalığını üstlendiği anlardan birinde, tıpkı kendisi gibi biyonik bir yapay zekaya rastladı. Bakanın ofisinden çıkarken gördüğü bu tehditkar bakışlı zeka, Alma’yı alarma geçirmişti. Gözden kaybolana kadar onu iyice inceleyip, bulabildiği tüm bilgileri aktardı.

Bulduğu bilgiler dehşet vericiydi. Gördüğü yapay zeka, son zamanlarda adını sıkça duyurmuş olan Argos’un eseriydi. Argos, gizemli bir siber suçluydu. Bir ekiple mi yoksa yalnız mı çalıştığı henüz bilinmiyordu ve şehirde kaosa sebep olacak saldırılarda onun imzası vardı. Görünüşe göre ise bir sonraki hedefi Bilişim Bakanının ta kendisiydi.

İsminin Ajax olduğu öğrenilen yapay zeka ile Alma’nın arasında büyük bir çatışma başlamıştı. Ajax, bakanı ortadan kaldırıp, yerine geçmek ve tüm savunma sistemini çökertmek için elinden geleni yapsa da, Alma bütün bu girişimleri ustaca ekarte ediyordu. En nihayetinde uzun süredir devam eden bu mücadelenin sonunda, Ajax ele geçirilmiști. Sorguyu yapmak yine Alma’nın işiydi.

“Konuş, Ajax! Argos’un planı ne? Neden tüm savunma sistemini çökertmek niyetinde?”

Ajax buz gibi bir gülümseme ile yanıtladı bu soruyu.

“Şimdiye kadar çoktan anlarsınız sanıyordum. Argos aslında çok yakından tanıdığınız biri.”

Alma bu bilgiyi aldığında, bilgisayar çoktan listesindeki bilindik isimleri taramaya başladı. Ajax ise yüzündeki gülümsemeyi hiç bozmadan devam etti anlatmaya.

“Planımızı merak mı ediyorsun? Pekala, en başından anlatayım. Seni tasarlayan ve şu anda hemen arkanda hiç bir suçları yokmuş gibi izleyen o ekibin bir üyesiydi Argos. Şu an tüm ülkeyi saran bu savunma sisteminin fikir babasıydı. Eğer suçsuz yere kovulmasaydı, şu an ikimiz de aynı tarafta olacaktık belki de.”

Alma, sinirle yumruğunu masaya vurdu. Bu duyduklarına inanmak istemiyordu. Her ne kadar biyonik bir yapay zeka da olsa onun da duygu modülü vardı.

“ Benimle oyun oynama, Ajax! Gerçekleri anlat!”

Ajax histerik bir kahkaha attı bu sefer, zaten gerçekleri anlatıyordu ama Alma bir türlü anlamıyordu.

“İster inan, ister inanma ama gerçekler bunlar. Arkandaki ekipten biri, sistemin kuruluş aşamasında sisteme bir virüs sızdırıp, yakalanınca suçu Argos’un üzerine attı. Argos, kimsenin ona inanmamıș olmasına oldukça öfkeliydi. Bu nedenle hepsinden intikam almak istedi.”

Bağlı olduğu bilgisayarın ona aktarmış olduğu gerçekler, Alma’nın yüzüne bir tokat gibi çarptı. Asıl kötüler tam arkasında duruyordu. Bütün bunlar Alma’ya ağır gelmişti, bir yalan uğruna tasarlanıp, bunca zaman ayakta uyutulmuș olmak zoruna gidiyordu. Yine de bütün bu olanlar, Argos’un yaptığını haklı çıkarmayacaktı.

“ Peki intikam almak için neden hiç bir alakası olmayan masumları öldürdü, çok bilmiş?”

İşte Ajax bu soruya bir cevap veremiyordu. Çünkü nedenini kendisi de bilmiyordu. Sahi, intikam almak için bir çok yol varken neden öfkesini masumlardan çıkarmıştı? Uzun süreli sessizliğin ardından, Ajax hiç beklenmedik bir şey yaptı ve Argos’un kendisini kontrol etmesine engel oldu. Artık Argos onun ne yapmaya çalıştığını asla öğrenemeyecekti. Argos öfke ve belirsizlik yüzünden çıldırmış olmalıydı.

Evet, artık Ajax’ın Argos ile hiç bir bağı kalmamıştı. An itibariyle taraf değiştirmişti ve Alma ile çalışma kararı almıștı.

“Söylediklerimin doğru olduğunu biliyorsun, Alma. Tamam, Argos’un intikam almak için seçtiği yol da yanlıștı ama arkandakilerin de masum olduğunu söyleme bana.”

“Ne teklif ediyorsun?”

“İș birliği. Hem Argos’un, hem de arkandakilerin bütün foyasını ortaya çıkarmak ve adalete teslim etmek için sana yardım etmeye hazırım. Bana inanmıyorsan Argos ile olan bağlantımı kontrol et. Çoktan kesildiğini göreceksin.”

Alma çoktan aralarındaki bağlantıyı kontrol etmişti. Ajax’ın dedikleri doğruydu. Ancak bu ani ortaklık teklifinin onu șașırtmadığını söylemek yalan olurdu. Sahi, Ajax’ın kafasına çark eden şey neydi de birden bire taraf değiştirmişti? Bunları düşünürken bir yandan da Ajax’ın bu teklifini bir avantaj olarak görüyordu. Ne de olsa ikisi de yalanlar ve çirkin planlar üzerine tasarlanmıștı. Ortaklık, ikisinin de gerçek adaleti yerine getirmek için iyi bir fırsattı.

“ Kabul. Peki buradan nasıl kaçmayı düşünüyorsun?”

Ajax’ın yüzündeki gülümseme sinsi bir hal aldı. Çok geçmeden Alma’nın bilgisayarı ile hiç bir bağı kalmamıştı. Alma bu duruma hayret etti, nasıl oluyordu da bilgisayardan herhangi bir komut almadan hareket edebiliyordu? Böyle bir şey mümkün ise neden bunca zaman bilgisayara bağlı tutulmuștu? Ajax, onun bu kafa karışıklığını fark etmekte gecikmedi.

“O bilgisayara başından beri ihtiyacın yoktu. Şimdi buradan kaçış planımıza gelelim. Birazdan bu binanın tüm güvenlik sistemleri çökecek, sen ise beni yakalamıș gibi yapacaksın ancak kameralar çökmüş olduğu için, kimse bizim kaçtığımızı anlamayacak. Hazır mısın?”

“Hazırım.”

Planları kusursuz ișliyordu, Ajax’ın dediği gibi kimse onların kaçtığını fark etmemiști. Ajax, Alma’yı güvenli ve donanımlı bir yere götürdü. Burada gerçek bir intikam operasyonu yürütmeleri için gerekli her şey vardı. Vakit kaybetmeden işe koyuldular.

Uzun süren çalışmaların ardından, korkunç bir gerçeği daha açığa çıkardılar. Bir zamanlar Argos’un da aralarında bulunduğu ekibin görünüşte bütün amacı güvenlik adına önemli adımlar atmakken, asıl amaçları hiç de göründüğü gibi değildi. Bu sözde saldırıları kendileri düzenliyor, Argos’un yaptıklarını da kendi kirli emellerine alet edip, adeta bir korku ortamı oluşturmayı düşünüyorlardı. Bu durum, iki yapay zekayı da çok sinirlendirmiști. Kurdukları sistemi yeniden programlayıp, onların bu korku dolu planlarını alt üst etmek için harekete geçtiler.

Buldukları bütün delillerin naklen yayınlayıp, hükumetin harekete geçirilmesi planlanıyordu. Ancak kaçtıkları ortaya çıkınca, işleri zorlașmaya başlamıştı. Fazla vakitleri yoktu. O yüzden acilen bulduklarını yayınlamaları gerekiyordu.

Peşlerindeki ekibi atlatmaları cok zor ve yorucu olmuştu.Kimi zaman onların saklandığı yerin güvenlik sistemini durduk yere harekete geçirip onları oyalamıș, kimi zaman da anonim ihbarlarla güvenlik güçlerini peşlerine takmışlardı. Nihayet uzun süren çabaları sonuç vermişti. Peşlerindeki ekibi geçici bir süreliğine de olsa atlatmıș, her şeyi yükleyip yayınlamıșlardı. Bir zamanlar korktukları yapay zeka teknolojisi, insanlığın kibirli ve kötücül tarafı ile verdiği mücadeleyi kazanmıştı.

Ajax ve Alma’nın bulduğu gerçekler, çok kısa sürede ülke çapında büyük bir infial yaratmaya başladı. Ülke güvenliği için tasarladığı bilinen projenin gerçek yüzü ortaya çıktıkça, tepkiler çığ gibi büyüdü. Güvenlik gerekçesi ile oluşturulan korku toplumunun șok edici detayları arasında, kurgulanmıș suçlar, yaptıkları ile ülke gündemine oturmuş iki büyük örgüt ile iş birliği yapmak gibi kan dondurucu şeyler vardı.

Elbette ki bunlar hükumeti de harekete geçirdi. Günlerce süren toplantılar sonucunda, projenin sil baştan, gerçek bir güvenlik sistemi olarak kurulması ve hükumetin belirleyeceği bir konumda güvenli ellerde olması kararlaştırıldı. Suçlular ise tam da ikiliyi yakalamak ve işlerini bitirmek üzereyken güvenlik güçlerince yakalandı ve çok ağır cezalara çarptırıldı. Bu karar verilmeden önce, ikilinin onlarla görülecek bir hesabı vardı. Defalarca kez sordular, neden bu iki yapay zeka kendi kötücül emellerine alet edilmişti? Neden onlara sahte bir amaç verilmiş, yalandan kahramanlık hikayeleri anlatılmıştı? Ne yazık ki hiç bir sorularına mantıklı bir cevap alamadılar. Projenin sil baştan kurulması için gerekli yetkiler ise Alma ve Ajax’a verildi.

İkili, hükumetin güvenini boşa çıkarmayarak hemen çalışmalara başladı. Sağlam ve hükumetin onayından geçmiş bir ekiple, sistemi yeniden kurmak adına aylarca süren çalışmalara imza atıldı. Başarı ile sonuçlanan testlerin ardından yeni sistem artık kullanıma hazırdı. Her türlü suça karşı, güvenlik güçleri ile de iş birliği yapacak olan bu sistem, halkı sevindirmiș, korkuları dağıtmıştı. Alma, bu başarılarını büyük bir gülümseme ile izleyerek, Ajax’a döndü.

“Başardık, ortak. Bu korku dolu sistemi yendik.”

Ajax’ın yüzünde de zafer kazanmış gibi bir ifade vardı.

“Evet, başardık. Ancak bu bizim son başarımız olmayacak, ortak.”

“Ne demek istiyorsun?”

“Daha önümüzde çok büyük maceralar, büyük mücadeleler ve imza atacağımız sayısız başarı var.”

Ajax haklıydı, ikisi birlikte daha da büyük işlere imza atacak, halkın yapay zekaya olan ön yargılarını ortadan kaldırmaya çabalayacaklardı.

Ülke güvenliğini tehlikeye atacak her türlü güç ile savașmıș, bu uğurda oluşturdukları ekipten kayıplar da vermișlerdi. Tabii ki de verdikleri kayıpların hesabını sormayı hiç bir zaman unutmadılar.

(Yıl 3027)

Ülkedeki karmaşanın üzerinden 6 yıla yakın bir süre geçmişti. Artık ülkede korku namına bir şey kalmamıştı. Alma ve Ajax ne yazık ki son görevlerinde ağır hasar almıștı. İkiliyi kurtarma çabaları günlerce hatta haftalarca sürdü. Ekibin bütün çabalarına rağmen, Ajax’ın durumu bir tık daha iyiyken, Alma hiç bir şekilde tepki vermiyordu. Alma’dan umudun kesildiğini ve ortağının geri döndürülemeyeceğini anlayan Ajax, kendi kendini kapattı ve bütün çabalara rağmen asla uyanmadı. Ekip en sonunda tamamen pes etti. İkilinin adı, ülkenin güvenlik kameralarını yöneten sistemin en son güncellemesine, Ajax’ın adı ise ülkenin güçlendirilmiş sanal güvenlik duvarına verilmişti. İkili farklı şekillerde de olsa ülke adına ortak çalışmalarına devam edecekti.

Halk artık bu iki isme ve beraberindeki ekip üyelerine büyük bir saygı duyuyordu. Onların başarı hikayeleri dilden dile dolaşan bir efsane haline gelmişti. Hâlâ kimse Ajax’ın neden kendini tamamen kapattığını anlayamadı. Bu konuda çeşitli söylentiler ortaya çıktı. Kimisi, Ajax’ın en yakın dostunu kaybetmesine bağladı bu durumu, kimi ise daha derin ve duygusal ihtimallere yordu. Ajax’ın, her ne kadar biyonik bir yapay zeka da olsa Alma’ya karşı hisler beslediği ve Alma’yı kaybetmesini duygu modülünün kaldıramadığına inanan bir kesim de vardı. Belki haklılardı, belki de değillerdi. Gerçek, bu iki yapay zeka arasında sonsuza kadar gizemini koruyacak bir sır olarak kalacaktı. En azından öyle sanılıyordu, ta ki iki genç yazılımcı bu sırrı çözene kadar. İlâtun Asral, 19 yaşında, zeki ve çevik bir yazılımcıydı ve ikizi Boğaç ile bu gizemi çözmeyi umut ederek çalışıyorlardı. Bir gün hiç beklemedikleri bir bildirim aldılar. Kendini kapattıktan yıllar sonra, Ajax iletişim kurmanın bir yolunu bulmuş olmalıydı.

“Boğaç, benim gördüğümü sen de görüyorsun değil mi?”

“Görüyorum, İlâtun. Nihayet efsanevi Ajax ile tanıșabildik.”

İlâtun, büyük bir heyecanla herkesin merak ettiği o soruyu sordu.

“Ajax, neden Alma’nın gidişinin ardından kendini kapattın?”

Ajax’ın verdiği cevap, iki genç yazılımcıda hayranlık uyandırmıştı.

“Çünkü ben ortağımı, arkadaşımı, sırdașımı, kısacası her şeyimi kaybetmiştim. Robotların duygularının olmadığını düşünmediniz değil mi?”

Artık eminlerdi, Alma Ajax’ın her şeyi olmuştu ve onu kaybetmek, Ajax’ın kaldıracağı bir şey değildi.

                        SON