DÜNYA ZAMANI

Burası kış ülkesi Mega X, adından da anlayacağınız üzere burada bütün yıl karlı, soğuk ve karanlık geçer. Ancak bundan yıllar önce bu ülkede güneşin yeryüzünü aydınlattığı bol güneşli günler yaşanmış. Bunu nerden mi biliyorum? Evimizin en yaşlısı büyükannemden tabi, keyfi yerinde olursa bizlere dünya zamanı diye bir zamandan bahseder. O kadar farklı şeyler anlatır ki bizler bunu bir masal gibi dinleriz. Dünya zamanında büyükannemler sabahları evden çıkıp, işe giderlermiş. Evinin bütün işini yemek, temizlik, ütü kendisi yaparmış. Bazen bize değişik değişik yiyecek, içecek isimlerinden de bahseder. Mesela domates diye bir meyve varmış. Tadı ne tatlı ne ekşiymiş, rengi de kırmızıymış.

En çok soğuk kış günlerinde sobada kestane pişirdiklerini, portakal soyup yediklerini bütün aile konu komşu toplanıp sohbet ettiklerini özlemle anlatır. Tam olarak soba, kestane, portakal gibi kelimelerin ne anlama geldiğini anlamasak da o kadar tatlı ve içtenlikle anlatır ki kardeşim ve benim bir daha bir daha tezahüratlarımıza dayanamayıp, tekrar tekrar o günleri anlatmaya devam eder. Bazen büyükannemin dünya zamanından bahsederken gözlerinden yaşlar süzülmeye başlar. Biz gözlerindeki yaşları fark edince, yaşlılıktan evladım, insanlar yaşlanınca her şeye ağlar der ve konuyu kapatır.

Dünya yaşamı kardeşimin pek ilgisini çekmese de, benim gün geçtikçe bu konuya merakım artmaya başladı. Anneme birkaç kez dünya yaşamı konusunda soru sormaya çalışsam da bana kızdı. Bu saçma sapan şeyleri hep büyükannen senin kafana sokuyor, bir daha dünya kelimesini senden duymayacağım dedi. Bir gün serbest zamanım da arkadaşıma bu konuyu açtım. Dikkat et dünya hakkında konuştuğunu kimse duymasın dedi. Dünya hakkında konuşmak Büyük Kitap[1]’ta yasakmış. Aman Büyük Kitap’ta da her şey yasak zaten dedim. Beni Büyük Kitap hakkında olumsuz şeyler söylememem konusunda uyardı.

Dünya hakkında konuşabileceğim büyükannem dışında kimsenin olmadığını fark ettim ve canım iyice sıkıldı. Neyse artık büyükannemle idare edeceğiz. Onun uygun zamanını yakalayabilirsem daha çok bilgiye ulaşabilirim.

Az önce dünya hakkında kimsenin hiçbir şey bilmediğinden bahsettim. Büyükannem ve arkadaşları dünya zamanına şahit olmuş ender insanlar, yeni düzene geçildiğinde hepsinin hatıra silme programları ile geçmiş hatıraları silinmiş ve nerdeyse hiçbiri o günleri artık hatırlamıyor. Hatırlayanlar ise geçmişi hayal meyal anımsıyorlar. Hatıra silme programı esnasında büyükannemde ender bir hastalık nüksetmiş. Defalarca sistem hatıralarını silmeye çalışsa da her seferinde geçmiş zaman zihninde daha belirginleşmiş. Sistem epey bir süre büyükannemi takip etmiş,  bir süre sonra artık epey yaşlandığı ve zararsız olduğu gerekçesiyle büyükannemin hatıralarına dokunmamaya karar vermiş.

Nerde kalmıştım dünya hakkında pek bir bilgim olmasa da sizleri şuanda yaşadığımız ülke Mega X ve yeryüzündeki yaşam hakkında bilgilendirebilirim. Sahi biz tanışmamıştık değil mi? Benim adım Qbndr500, ismim çok uzun değil mi? Siz bana kısaca Q diyebilirsiniz. Hepimizin isimleri sistemimizdeki sayılara harflere göre sistem tarafından belirlenmiş. Aslında ismimizin pek önemi yok. Önemli olan Mega X’in gelişimi için neler yaptığımızdır. Annem ve Babam Mega X zamanında doğmuşlar babam bizlerin çok şanslı olduğundan bizim şu anda sistemden bir günde elde ettiğimiz bilgiyi onların ancak üç günde elde ettiklerinden bahseder.

Bizim ülkemiz dışında yeryüzünde üç ülke daha var. Yeryüzünü bir insan vücuduna benzetirsek bizim ülkemizi yeryüzündeki ülkelerin beyni diyebiliriz. Mega X bütün teknolojik gelişmelerin üretildiği bir ülkedir. Diğer üç ülke hakkında pek bilgim olmasa da sistemden araştırdığımda elde ettiğim kısıtlı bilgiler çerçevesinde Mega Y bizim ve diğer ülkelerin yiyeceğinin hammaddesini sağlıyor. Mega Z herkes için tek tip giysiler ve gerekli olan her türlü eşyanın üretilmesi konusunda görevli ve son olarak Mega T ise; sağlık, eğitim, güvenlik ve adalet gibi hizmetler konusunda düzenlemeler yapıyor. Bu dört ülke bir insanın vücudundaki damarlar gibi birbirlerine bağlıdır. Bu ülkeler içinde en önemli olanı bizim ülkemiz Mega X’tir. Bu nedenle bütün ülkelerin sistemlerini kontrol eden ve bütün teknolojik gelişmelerin bir arada toplandığı ana sistem binası bizim ülkemizde bulunur. Ana sistem yeryüzünün kalbi gibidir. Mega X’te bulunan ana sistem binası o kadar korunaklı ve güvenliklidir ki oraya daha önce girmiş ve içerinin nasıl bir yer olduğu konusunda bilgiye sahip olan hiç kimse yok.

Mega X’te bizler sabah 7.30’da sistem tarafından uyandırılırız. Hepimiz kendi yaş aralığına uygun kapsül şeklinde olan haplarımızı yutarak güne başlarız. Ev işlerimiz temizlik vesaire sistem tarafından ayarlanmış robotlar tarafından gerçekleştirilir. Giyecek ve bütün ihtiyaçlarımız için sisteme bildirimde bulunuruz. Bir iki saat içinde bütün eksikliklerimiz sistem tarafından giderilir. Kahvaltıdan sonra kardeşim ve ben odalarımıza gider ve kendi sistemlerimize kayıtlı o günün derslerini çalışırız. Annem ve babam da kendi odalarındaki sistemlerinden Mega X’in daha ileri teknolojiye sahip olması için çalışmalarını sürdürürler. Haftanın 7 günü bizler yeni şeyler öğrenmeye, anne ve babalarımız yeni gelişmeler elde etmeye çalışır. Haftanın 5 günü günde sadece bir saat dışarıya çıkma hakkımız vardır. Haftanın iki günü büyükannem buna dünya zamanında hafta sonu denildiğini söylüyor 5 saat dışarıda vakit geçirme hakkımız vardır. Bu belirli saatler biz çocuklara o kadar kısa gelir ki, kardeşim ve ben bu konuda bazen söylensek karşımızda babamızı buluruz. Babam tam bir Mega X tutkunudur. Onun için her şeyden önce Mega X’in geleceği önemlidir. Bizler bu kadar yoğun ders görüp, anne babalarımız çalışırken, büyükannem ne mi yapıyor? Onun deyimiyle sıkıntıdan patlıyor. Büyükannem 70 yaşında, 70 yaşından sonra bize verilen serbest zaman hakları iki katına çıkıyor. Sistem bir nevi sizleri serbest bırakıyor. Büyükannem sistem bizi ne yapsın yaş 70 iş bitmiş, ben bu halimle bütün gün dışarıda dursam bu soğukta anca ölürüm. Geçmişi hatırlayan nadir kişilerden biri olarak bu sistemin hoşuna gider diyor. Annem aman anne nerden buluyorsun bu lafları deyince dünya zamanından evladım deyip annemi kızdırır, bizleri gülme krizine sokar.

Öğle saatlerinde hepimiz tekrar sabahkine benzer kapsüllerimizi yutarız ve hava durumuna göre bir saatlik zamanımızı ya dışarıda ya da evde serbest zaman olarak geçiririz. Sonra tekrar sisteme döneriz saat 20.00 da akşam kapsüllerimizi içtikten sonra 1 saatlik evde serbest zamanımızı geçiririz ve evdeki uyku alarmları ile saat 21.00’da hepimiz yataklarımızda oluruz.

Bugün serbest zamanımda şansımı deneyip büyükannemden dünya zamanı hakkında biraz daha bilgi almaya çalışacağım. Benim bu konuda merakım ve ısrarım arttıkça annem ve babam evde dünya kelimesini kullanmayı yasakladı. Artık bilgi alanım gittikçe daralmaya başladı. Büyükannem yine odasına çekilmiş. Kapısını çalıyorum. Büyükannem beni görünce gülümsüyor.

“Gelebilir miyim?”

“Gel evladım.”

“Büyükanne nasılsın?”

“Ayaklarım çok sızlıyor. Beni bu soğuk havalar mahvetti. Romatizmam iyice azdı.”          

“Büyükanne yasak olduğunu biliyorum ama bana dünya hakkında biraz daha bilgi verir misin?”

“Annenle babana sözüm var. Of bacaklarım çok fena.”

“Bacakların için yapabileceğim bir şey var mı?”

“Bana güneşi getir.”

“Büyükanne çok komiksin sana koskoca güneşi ben nasıl getireyim?”

“Sahi sen hiç güneş gördün mü?”

“Sistem ekranımda gördüm ve bütün özelliklerini biliyorum.”

“Özellikleri mi güneşi içinde bütün hücrelerinde hissetmedikten sonra güneşin abecesini bilsen ne olur? Gerçi annen ve baban da kendi çocukluklarında güneşi birkaç kez görmüşlerdir. Senin güneşi görmemen çok normal.”

“Büyükannem artık tam kıvama geldi birkaç kelimede de olsa ondan bilgi alabilirim. Sahi senin küçüklüğün nasıldı büyükanne?”

“Biz küçükken böyle tek katlı evlerimiz, komşularımız vardı. Sabahtan akşama kadar dışarıda oyunlar oynardık. Sizin sisteminizdeki oyunlar gibi oyunlar değil böyle canlı kanlı oyunlar. Yakan top, yakalamaca, körebe, saklambaç…”

“Büyükanne yine bilmediğim bir sürü kelimeyi söyleyip kafamı karıştırdın.”

“Bazen bilmemek daha iyidir.”

“Alarm çalmaya başladı uyku vakti. İyi uykular büyükanne.”

“Sana da canım…”

Bugün kar yağışı azaldı. Serbest zamanımı dışarıda değerlendirmeye karar verdim. Evin yakınındaki parkta arkadaşım N ile buluşacaktık. Parkta beni gören birkaç çocuk benimle “merhaba dünyalı” diye dalga geçtiler. Tek arkadaşım N senin dünya merakın başımızı derde sokacak deyip benden uzaklaştı. Artık tek arkadaşımı da kaybettim. Bu akşam tekrar serbest zamanımda büyükannemin kapısını çaldım.

“Büyükanne müsait misin?”

“Yok değilim çok işim var. Müsaidim tabii. Gel ama dünya hakkında konuşmayı unut.”

“Ya içeriye girer girmez de bu söylenmez ki… O zaman bugünlük dünyayı unutalım bana Mega X hakkında bir şeyler anlat.”

“Mega X mi? Şu yaşadığımız her şeyin havanın bile yapay olduğu ülke mi?”

“Havanın yapay olduğu ne demek?”

“Yavrum bütün gün sistemden ders çalışıyorsunuz bunun ne demek olduğunu öğretmediler mi? Tabii öğretmezler işlerine gelmez. Biliyorsun Mega X’te her gün hava soğuk bu sistem tarafından yapılıyor.”

“Sistem hava durumuna kadar müdahale ediyor mu?”

“Tabii onlar tarafından ayarlanıyor her şey.”

“Neden peki güneşli hava daha güzel değil mi?”

“Düşün bakalım hava güneşli olsa bu kadar süre evde kalmak ister misiniz? Bu soğuk havalarda bile belirlenen saatlerde dışarıya çıkma size az geliyor. Her şey sizlerin daha fazla evde kalıp, Mega X için daha çok çalışmanız için.”

“Yani babamın deyimiyle her şey Mega X’in geleceği için.”

“Annene babana kızma olur mu? Onlar seni korumak için dünya konusunda konuşmamızı istemiyorlar. Onlar Mega X zamanında doğdular ve geçmiş hakkında hiçbir şey bilmiyorlar.”

“Ben de bilmiyorum ama merak ediyorum.”

“Sen bana çekmişsin bana eskiden büyük büyük annen meraklı tavşan derdi. Hiçbir zaman elimdeki ile yetinmez hep daha fazla şey öğrenmeye çalışırdım.”

Yine alarm sesi ve uyku vakti geldi. Yarın benim doğum günüm sistem tarafından hatırlatıldı. 18 yaşımı dolduruyorum. Doğum günümü tabi ki kutlamayacağız. Mega X’te sadece Mega X’in kuruluş yıldönümü kutlanır. Diğer yapılacak kutlamaların hepsi vakit kaybı olarak görülür. Eminim yarın doğum günüm olduğunu büyükannem dışında kimse de hatırlamayacak. Artık sıkıcı tek düze hayatım arkadaşım N’yi de kaybettikten sonra büyükannem tarafından dolduruldu. Serbest zamanlarım da onun kapısında bitiyorum. O da bana tam olarak anlatmasa da dünya hakkında üstü kapalı bilgiler veriyor. Bugün yine serbest zamanımda büyükannemin yanındayım. Bu sefer ayağa kalkıp kocaman sarılıyor yanaklarımdan öpüp mutlu yıllar diyor. Tahmin ettiğim gibi büyükannem ve sistem dışında doğum günümü hatırlayan hiç kimse yok. Biraz sohbet ediyoruz.

“Daha ne kadar daha kapımı çalıp bilgi almaya çalışacaksın, hiç bırakmayacaksın değil mi?”

“Sen beni bırakmadıkça ben seni asla bırakmayacağım” diyorum.

Birbirimize sarılıyoruz ve ikimizin de gözlerimizden yaşlar akmaya başlıyor. Büyükannem sen de benimle vakit geçire geçire yaşlandım evladım deyip ortamı yumuşatıveriyor ve gülüyoruz.

“Hadi bakalım alarmlar ötmeden doğru yatağa marş marş.”

Nerden bulursa böyle tuhaf sözleri, yatağıma yatmadan önce sistemden mesaj geliyor. Mesaj isimsiz bir kişiden; dünya hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsan bize katıl yazıyor. Bir de mesajın altında buluşma yeri, günü ve saati yazılı.

Bu bir mucize mi acaba hayatımda aldığım ilk ve en güzel doğum günü hediyem. Ama yine de temkinli olmalıyım bu bir tuzak da olabilir. Hafta sonunu yani 5 saatlik dışarıya çıkma hakkımın olduğu günü sabırsızlıkla bekliyorum. Bir gün buluşmaya gitmeyi hayal ediyorum ertesi gün bunun tuzak olduğunu gitmemem gerektiğine karar veriyorum. En sonunda büyükannemin her zaman söylediği kalbinin sesine güven sözü aklıma geliyor ve gitmeye karar veriyorum. Büyükanneme bu konudan bahsetmek istiyorum ama onun da beni tehlikeye atmak istemeyeceği ve buna izin vermeyeceği aklıma geliyor ve söylemekten vazgeçiyorum.

Büyük gün geldi vakit kaybetmeden belirlenen saatte belirlenen yere geliyorum. Sistemde söyledikleri gibi bir yerin adresi olmadığı için bu yeri bulmama akıllı çipim yardımcı olamıyor ve baya zaman kaybediyorum. Ama en sonunda buluyorum. Burası yerin kaç kat altında bir yer. Beni adının T olduğunu söyleyen yaşça benden baya büyük bir adam karşılıyor. Birazdan diğer arkadaşlarımızda gelecek toplanacağız diyor. Bana başka bir açıklamada bulunmuyor. Beklerken içim biraz sıkılıyor. Dışarıdaki hava kasvetli bunun üstüne bulunduğumuz ortam dışarıdan daha da karanlık burada başıma bir şey gelse beni bırak annem babam her şeyi bilen sistem bile bulamaz. Böyle değişik düşünceler aklımdan geçerken Bay T beni içeriye alıyor. İçerisi epey kalabalık her yaş gurubundan insan var en küçükleri benim yaşlarımda herkes yerlerine oturuyor. Ayağa orta yaşlı bir adam kalkıyor. Adının Bay K olduğunu söylüyor. Elinde kalın bir kitap var.

Arkadaşlarım buraya yeni gelenler var. Bu yüzden öncelikle elimdeki kitabın önemi hakkında konuşmaya başlayacağım. Elimdeki kitap Dünya kitabı, bizlerin uyanmasını sağlamak daha güzel hayatların olduğunu göstermek ve bizlere ışık olmak için yazıldı ve bizleri bu çatıda topladı. Anlamsız tek düze birbirine benzeyen hayatlarımıza bu kitap anlam kattı. Artık Mega X’i daha da teknolojik hale getirip bizleri insanlığımızdan uzaklaştıran her şeye karşıyız. Bizim ürettiğimiz makinelerin bizi esir almasına izin vermeyeceğiz. Herkes biranda alkışlıyor. Şimdi Dünya kitabından bir sayfa açacağım deyip bize bir sayfa gösteriyor.

Sayfa 235: Teknoloji bizlerin hayatlarını kolaylaştırırken bizleri ailemizden uzaklaştırmamalı. Bu cümle üzerine düşünelim gelecek hafta konuşalım diyor ve oturuyor. Sonrasında yine o topluluğun büyüklerinden birkaç kişi daha çıkıp Mega X’in bizlerin hayatlarını kolaylaştırma adı altında bizleri sistemin kölesi haline getirdiğinden bahsediyor.

Her hafta sonu artık serbest zamanımda buluşma noktamıza gidiyor ve dünya hakkında çokça bilgi ediniyorum. Bu insanları tanıyalı yaklaşık bir yıl oldu, bu süreçte düşünüp sorgulamaya başladım.  Sistemde öğretilen derslerin sadece sistemin menfaati doğrultusunda olduğunu, beni düşünmeyen sorgulamayan herkes gibi tek tip insan haline getirdiğini, bizi kısıtlayan her şeyin bizzat bizler tarafından yaratıldığını ve ne yazık ki birçok kişinin bunun farkında bile olmadığını anladım.

Büyükanneme hafta sonu toplantılarından hiç bahsetmedim ama orada edindiğim bilgiler çerçevesinde sohbetlerimiz devam etti. Annem ve babamın daha fazla dikkatini çekmemek için büyükannemle sohbetlere biraz ara verdik. Zaten büyükannem de son zamanlarda vaktinin çoğunu dışarda geçirmeye başladı.

Bugünkü toplantımızın diğerlerinden daha farklı olacağı söylendi. Toplantımıza ilk defa Dünya kitabını yazan bize ışık olan kişide katılacakmış, onu bizden yaşça büyükler dışında çoğumuz hiç görmedik. Hepimiz toplantı saatinde yerlerimize oturuyoruz. Ayağa ilk toplantıya katıldığında elinde Dünya kitabı ile konuşan Bay K kalkıyor ve bugün bizim için çok önemli bir gün artık bunca yıldır yaptığımız çalışmaların sonuna geldik. Bu yolda bize ışık olan ve bu kitabı yazan Bayan N karşınızda diyor.

Aman Allah’ım büyükannem karşımda ben şaşkınlık içindeyim herkes onu elleri patlarcasına alkışlıyor. Büyükannem herkesi selamlayıp kürsüye geçiyor. Arkadaşlar artık sizlere dünya yaşamı hakkında herhangi bir şey anlatmayacağım. Yazdığım Dünya kitabında zaten her şey mevcut ve siz yıllardır bu kitapta yazılanları okudunuz düşündünüz. Ben ve benim döneminden çok az kişi kaldı bu kitap sizlere geçmişi unutturmamak, yaşadığınız dışında başka hayatlarında var olabileceğini göstermek için yazıldı. Sistem zamanında birçok arkadaşımın geçmişe dair kayıtlarını sildi. Onlar geçmişe dair çok az şey hatırlarken, hatıra silme programı benim her şeyi daha dün gibi hatırlamama neden oldu. Başlarda hafıza kayıtlarımın silinmediğine çok üzüldüm acı çektim. Takdir edersiniz ki o yaşamdan sonra bu yaşam benim için çekilmez olmuştu. Daha sonra bunun bana verilen bir lütuf olduğunu düşünmeye başladım. Uzun süre sistem hafıza kayıtlarım mevcut olduğu için beni takip etti. Ben bu süre zarfında sizler için hatıralarım silinmeden Dünya kitabını yazdım. Sistem beni zararsız bir yaşlı olarak görmeye başlayıp takibi bıraktığında ise serbest zamanlarımda dünya hayatı hakkında sizin gibilerin yüreklerine tohumlar ektim onları meraklandırdım. Bir kısmı korkarak benden uzaklaştı, işte sizin gibiler de yüreklerindeki tohumları filizlendirdi ve bugünlere kadar gelindi. Artık çok yol aldık sayımız gitgide artmakta, harekete geçme vakti geldi. Herkes ayağa kalktı ve daha önce hiç içine girmediğim bir odanın kapısına yöneldi. Büyükannem Bayan N elindeki anahtarla kapıyı açtı ve kapının karşısınca boydan boya duran büyükçe bir tablonun önüne geldi. Bay K tabloyu yana doğru kaydırdı.

Tablonun arkasında upuzun sonu görünmeyen bir tünel kazılmıştı bu tünel bizleri hiç kimsenin ulaşamadığı, ulaşmaya cesaret edemediği ana sisteme götürecek dedi. Yine alkışlar koptu herkes birer birer odadan dışarıya çıkmaya başladı. Şimdi herkes, daha önce varlığını bile fark etmediğim başka bir kapıya doğru yöneldi. O kapının anahtarı da büyükannemin elindeydi kapıyı açtı ve içeride binlerce fare vardı. Hiçbir şey anlayamamıştım. Bunun ne anlama geldiğini anlayamadınız değil mi dedi. Bu küçük fareler tünelden geçerek ana sisteme girecek ve ana sisteme zarar verecek. Yine alkışlar kopmaya başladı.

Arkadaşlar biliyorum bu fareler sistemi kemirse ona zarar verse bir süre sonra daha güçlü sistemler biz insanoğlu tarafından yeniden yapılacak ama bizim amacımız zaman kazanmak. Sizin gibi, benim sözlerimle uyanmayan kişilerin bir süre sistemsiz yaşamalarını sağlayarak, onları kısıtlayan, insanlıklarından uzaklaştıran, sistemli hayattan daha güzel bir hayatın var olabileceğini yaşayarak görmelerini sağlamak.

Büyükannem bu gece belirlenen kişiler tarafından fareler tünele bırakılacak ve neler olacağını yaşayıp göreceğiz dedi ve alkışlar eşliğinde herkese selam verip uzaklaşıp gitti. Ben de büyükannemin peşinden öylece bakıp kaldım. Bana gizli mesajı gönderen büyükannemdi. Önce bana dünya hakkında kısa kısa bilgiler verdi ve bende merak uyandırdı. Bu insanlarla tanışmam için belli bir yaşa gelmemi bekledi. Artık her şey zihnimde iyice netleşti. Ben bunları düşünürken serbest zamanımın bitmesine çok az kaldığını fark ettim. Robot muhafızlar tarafından yakalanmadan serbest zamanımın bitmesine 5 dakika kala eve kendimi attım. Büyükannem pijamalarını giymiş oturuyordu. Az önce herkesi yüreklendiren kadın gitmiş yerine günlerinin bitmesini bekleyen yaşlı bir kadın gelmişti. Bana göz kırptı ben de ona göz kırptım. O gece büyükannemle ilk kez konuşmadan gözlerimizle anlaştık.

İçim içimi yiyordu büyükannemle konuşmak istiyordum ama bugün bütün günlerin aksine susup beklememiz gerekiyordu. Kafamda bir sürü soru vardı. Acaba fareler tünele girmiş miydi? Sisteme zarar verebilecekler miydi? Sisteme ne kadar süreli zarar verebilirlerdi? Türlü sorularla yatağıma yattım ama uyku tutmadı sadece bekliyordum. Sabaha doğru bir ses yükseldi ve bütün sistem gitmişti. Evdeki sistem gitmesine rağmen ev güneşin etkisiyle normal zamandan daha aydınlıktı. Güneşle birlikte yapay karlar erimeye başladı. Herkes ne olduğunu merak ediyordu. Babam sistem tamamen kapalı dedi. Annem ve babam başlarda pek endişelenmediler çünkü daha öncede sistemin gittiği ve en fazla bir iki saat içinde düzeldiği zamanlar olmuştu. Hepimiz birbirimize bakıyorduk, dışarıda o kadar güzel bir hava vardı ama korkudan hiçbirimiz dışarıya adımımızı atmıyorduk. Birinci gün sistem kapalı olarak evde geçti. İkinci günde hiçbir şey yapmadan evde sistemin açılmasını bekledik. Annem ve babam endişelenmeye başladı. Üçüncü gün hala sistem düzelmedi ve sokakların insanlarla dolup taştığını gördük. Babamı da ikna edip dışarıya çıktık. İlk defa annemim solgun mermer gibi teninin güneşte parladığını fark ettim ve ilk defa babamın kahkahasını işittim. Önümüzdeki üç gün daha sistem düzeltilemedi. Altıncı günün sonunda her şey eskiye döndü. Mega X sistemin düzeldiği ilk hafta dışarıda geçirdiğimiz serbest zaman haklarını tamamen kaldırdı. Daha sonraki haftalarda Mega X dışarıdaki serbest zaman saatini iyice kısıtladı. Mega X altı günün eksikliğini bizlerden fena çıkardı. Önümüzdeki üç ay boyunca bizler daha çok ders görerek, büyükler daha çok çalışarak bu altı günü telafi edecektik. Mega X hayranı babam bile bu durumdan hoşnut olmadı. Üçüncü ayın sonuna doğru nefes almadan, hiç dışarıyı görmeden saatlerce sistem için çalışan insanlar birer birer sistemden çıkmaya başladı. Bir gün sokaklardan gelen seslerle uyandık.

“Robotların esiri olmayacağız.”

“Artık uyandık.”

“Güneşli günlerimizi istiyoruz.”

Annem ve babam da sistemlerini devreden çıkarıp kalabalığa katıldı. Büyükannemle birbirimize sarıldık başarmıştık. Küçük bir kibrit alevi yanardağa dönüşmüştü. Güneşli günler bizi bekliyordu.

 

 

 

 

 

 

[1] Büyük Kitap: Mega X’te kuralların, yasakların ve cezaların yer aldığı kitap.