Dördüncü Şehir
Dördüncü şehir nam-ı değer isyankarlar şehri. Halk arasında acılar şehri ve şehirlerin en tehlikelisidir. Bir dönem sokaklarında kan eksik olmuyordu. Şehir kurtarıcılar arasında devasa bir arena gibi görünüyordu. Okullar açıldıktan sonra ve özellikle kurtarıcı casusları yüzünden isyancılar erkenden yakalanıp çok acı bir şekilde sokaklarda öldürülüyorlardı.Son elli yıldır hiç bir isyan olmamasına rağmen hala öyle alınıyordu.
Alex gecenin bir yarısı sokakta gezerken karşısına çıkan polislerden iyi bir bahane ile sıyrılarak yoluna devam etti. Ona adresi verilen binanın önüne geldiğinde etrafına baktı. çevredeki binaların pencerelerine baktı. Kimsenin olmadığını anlayınca kapıyı üç kere hafif tıklattı.Kapyı on yaşında bir erkek çocuk açtı elindeki lambadan yayılan ışık Alex'in yüzünü aydınlık haline getirdiği zaman çocuk onu tanıdı ve elindeki lambayı kapatıp yol verdi. Alex tekrar çevreyi kontrol ettikten sonra içeriye girdi. Alex uzun bir koridorun sonunda ki kapıdan girdiğinde içeride konuşmadan oturan on sekiz kişinin ayakta onu beklediğini gördü.içerdikiler Alex olduğunu gördüklerinden rahatladı.
Yaşlı bir kadın ve Alex'e sarıldı. " Hoş geldin oğlum. Neden bu kadar geç kaldın?Merak ettik seni." Alex annesinin ellerini ellerini tutatrak " Bu bilgiyi almak hiç kolay olmadı ve yolda polisleri atlatmam gerekti kaç kere ama iyiyim." Annesi, Alex'in ellerine bakarak bu kan senin değil değil mi?" Alex!in yüzü düştü " Merak etme değil anne" Annesi " Senin arkadaşın nerede peki oğlum." Alex bu sözü duyunca gözyaşları istemsizce yanaklarından süzüldü ve " Bazı şeylerin bedeli çok ağır olabilir anne" dedi ve hıçkırıklara boğuldu. Annesi ona sarılırken odada bulunan herkesin yüzü düştü ve ağızlarından sekronlu bir şekilde " Ölümler boşuna değildir.Rahat uyu insan" kelimeleri çıktı ve herkes kendince ona dua etti.
Alex annesinden sarılmasından çıkıp göz yaşlarını sildi ve karşısındaki kalabalığa bakarak " Baskını üç gün sonra planlıyorlar ama bu kez onlara destek verenleri alıp konuşturacaklar bilgi için akabinde ağızlarından çıkan her ismi tutuklayıp ya hapse ya da dokuzuncu şehre gönderecekler. Yani her türlü onlardan umudu keseceğiz. " Kalabalığında içinde tok bir ses alacakları isim listesini aldın mı? " Alex ayakkabılarını çıkarıp sağ çorabını annesine verdi. Çörapın iç tarafından isimler yazılıydı. Annesi bu isimleri okudu ve şehirde kimler insanlara hain oldukları çıktı.
Uzun boylu bir kadın ve şehrin kuzey yakasındaki isyanın lideri konumunda olan Sarah öne çıkıp çorabı alıp isimlere baktı. İsimler hoşuna gitmedi ama bir karar vermeliydi. Kurtarıcılar ve polisler bu insanları almadan önce bu insanların icabına bakmak zorundaydılar. Her ne kadar acı versede bunu yapmak zorundaydılar. Sarah " bu isimleri tanıyan var mı aranızda? Ben hiç birini tanımıyorum" çorabı ilk Alex'in annesi aldı ve sonra odada ki herkes tek tek baktı ama hiç biri birşey demedi.
Sarah topluluğa dönüp şöyle baktı. Ya buradaki insanlar ölecekti ya da çoraptaki isimler ölecekti. Çorabı içlerinde bu işi en iyi yapan kişiye teslim etti. Alex ayakkabısını giyip annesinin yanında durdu.Sarah endişeli bir şekilde etrafına baktıktan sonra " Hiç kolay değil işimiz ama birşeyler yapmalıyız. Bu gezegen bizim,, onların değil bu yüzden direneceğiz. Bizden önce ölenler oldu. Bizden sonrada ölenler olacaklar. önemli olan yaptıklarımızdır. Evet belki bir arpa boyu yol katedemiyoruz ama insanlar kolay lokma olmadıklarını hatırlatmak zorundayız." konuşma bittikten sonra Sarah kapıya yöneldi ve dışarı çıktı. Peşinden herkes kendi odasına gitti.
Alex ise annesinin yanında salonda kaldı. Arkadaşının ölümü için çok üzgündü. Annesi onu teselli etmek için konuşuyordu. Alex annesinden izin alarak banyoya gitti. Banyoada temizlendikten sonra tekrar salona geldi ve annesinin koltukta yatarken buldu. Onu rahatsız etmeden odadan çıktı ve uzun koridorda oturdu. Bir ara gözleri ağırlaştı ve uykuya daldı. Çok geçmeden biri onu uyandırdı. Karşısında ki kişi Sarah idi. Sarah uzun boylu esmer bir kadındı. Otoriter tavırları onu bu görev için biçilmiş kaftan yaptı. Liderler onu seçtiğinde sadece bir bölge değil ileride ana liderlik için seçmişlerdi. Uzun siyah saçları neredeyse beline kadar geliyordu. kahverengi gözleriyle Alex'e baktı. Alex önünde dikilen kişinin Sarah olduğunu anladığında saygıdan ayağa kalkmaya çalıştı ama Sarah onu durdurdu. " Rahatsız olma otur." dedikten sonra kendisi de yanına çömeldi " Bu bugün bize nasıl büyük bir hizmet ettin farkındasındır değil mi? " Alex başı önde yerdeki mavi halının desenlerine bakarak " Evet farkındayım ama " cümlesini bitirmeden durdu. Sarah " Ama evet ama bizde ismedik böyle olmasını ama giden bir can kaç kişiyi kurtardı sende farkındasın ve unutma ben onu Onur Defterine yazacağım onun da ismi geçecek kahramanlar arasında şimdi anlat bana olay nasıl oldu. " Alex kafasını kaldırıp Sarah'ın gözlerine baktı. Bu gözler ondan sadece gerçekleri istiyordu ne bir şüphe ne de bir itham vardı gözlerde annesinin ona öğrettiği şu cümle aklına geldi " gözler asla yalan söylemez " Alex derin bir nefes aldıktan sonra " benim arkadaşım Orrel o iyi bir insandı. Çocukken tanışmıştık şehir dışında büyüdük ikimizde bir erkeğin yanında istemebileceği dosttandı. O buldu istihbaratı ama nasıl buldu bana söylemedi. "Bilmek istemezsin" dedi bana bende ona güvendim. Neredeyse bir aydır bu işin peşindeydik. " bunu dedikten sonra Sarah'ın bakışları masumüyetini kaybetti ve sorgular oldu. " olay bir netlik kazanmadan sizi boş yere meşgul etmek istemedik. " Alex durdu ve Sarah' tan azar bekledi. Sarah " durma devam et lütfen " Alex biraz daha rahatladı. Eliyle istemsizce akan gözyaşlarını sildikten sonra " Bu sabah geldi yanıma annene söyle bir aksilik olmaz ise bilgiyi akşam birlikte götüreceğiz dedi. Ağzından ne kadar laf almak istesem de anlatmadı inat işte bu beni sinir ediordu. Polisleri ve kurtarıcıları bir bir atlattıktan sonra bir deponun önüne geldik. Hani şu Rahmi var ya berber olan işte onun arka tarafından kalan depo işte orası. Depoya girdik bana " sen şuraya gir ve sakın ses çıkarma. Seni tanımıyorlar bir sorun olmasın "dedi. Bende dedğini yaptım. saklandım. Ondan sonra yirmi kişiye yakın insan geldi ve eski bir dili konuşmaya başladılar. Orrel pek iyi konuşamıyordu ama anlaşıyordı. Sonra çorabını çıkardı ve birisi bu isimleri yazdı. Orrel çorabı giyerken eğildi ve birisi onun kafasına aniden demir şiş sapladı. " Alex artık göz yaşlarını tutamadı ve hıçkırarak ağladı. Öyleki annesi uyandı ve geldi. Sarah ona sarıldı. Sarah'ın kollarında ağlarken annesi de diğer yanına oturdu ve başını okşadı. Alex kendine geldikten sonra gözyaşlarını elleriyle sildikten sonra " Sonra onu orada öylece bıraktılar ve gittiler. Gittiklerinden emin olduktan sonra yanına gittim ama o çoktan bu dünyadan gitmişti. Demiri çıkardım ve onu sakladım. Çorabı alıp geldim.
Alex'in annesi Sarah'a bakarak " İzninle gidelim biz başka zaman devam ederiz." Sarah sadece başını salladı ve onlardan önce kalkıp odasına doğru gitti. Alex ve annesi ile salona geçip uyudurlar. Sarah odasına girdikten sonra Alex'in dediklerini düşündü. O insanlar kimdi? İsimleri verdikten sonra neden Orrel'i öldürdüler? Çok fazla soru vardı kafasında ama kararlaştırdığı birşey vardı. O da infazları şimdilik durdurmalıydı. Çok az süreleri vardı bunun yerine o insanları kaçırmalıydı ve sorgulamaıydılar gerçi her ne kadar bu olay onları ifşa edecek olsada bu işte bir bit yenği olduğu aşikar olmuştu. Sarah odasından çıkıp infazları yapacak kişi olan Mutip'in odasına gitti. Kapıyı Mutip uyanana kadar çaldı. Mutip kapıyı uykulu gözlerle açtıktan sonra karşısında Sarah'ı görünce kendini düzeltmeye çalıştı. Sarah onun konuşmasına izin vermeden " Ben aksini söylemden o isimlere kimse dokunmasın sadece izleyin ve bana rapor verin. Yarın sana anlatırım tamam mı? Şimdi uykuna geri dön" Sarah bunu söyledikten sonra gerisin geri odasına doğru giderken Mutip bunun rüya mı yoksa gerçek mi olduğunu anlamak için bir süre bekledikten sonra yatağına geri yattı.
Sabah olup herkes uyandığı zaman kahvaltı masası hazırdı. Herkes masaya sığıp kahvaltısını yaparken Mutip'in bakışlarını üzerinde hisseden Sarah ona bir açıklama borçlu oluğunu biliyordu. Masada ki bir peçete alıp ağzını sildikten sonra boğazını temizledi. Sesi duyan herkes yemeği bıraktı ve Sarah'a kulak kesildi. " Yemeğinizi böldüm ama bu konu önemli dün gece Alex ile konuştuktan sonra infazları durdurdum. " Herkes şaşkınlıkla baktı ilk önce sonra o bakışlar soru bakışları oldu. " Alex'in arkdaşı dün bilgiyi alır almaz öldürülmüş. Mutip sen oraya git Alex ile beraber ceseti kokmadan alıp oradan ki ona bir tören düzenleyelim. Diğer kalanlar ise kendi işinize dönün ve çorapta ismi yazan herkesi takip edin ben gün boyu etrafınızda olacağım ve bu gece bir karar vereceğim. ona göre haraket ederiz. Aramızdaki haberleşmeyi de Alex, Fırat, ve Tokri sağlayacak herkes dikkatli olduktan sonra bir sorunumuz olmaz sanırım. Günün sonunda herkes diğer evde toplanacak ama yine de herkes dikkatli olsun tamam mı? Sorusu olan var mı? Yoksa kahvaltınıza devam edebilirsiniz." dedikten sonra soru gelmeyince herkes kahvaltısına devam etti.
Masadan ilk kalkan Mutip oldu. Paltosunu aldıktan sonra kapıyı açtı etrafına baktı kimseler yoktu. Evden çıkıp yavaş adımlarla işini doğru gitti. Mutip görünüşü itibari ile sert bir yapıya sahipti. Sert yüz hatları ve yaralarına dağınık ve bakımsız saç ve sakalı da eklenince şüphe çememesi elde değil. Defalarca sorguya ve takibe alınmış olsada kendini çok iyi saklamayı başaracak kadar da zeki biridir. Sarah'ın sağ kolu değildi ama zekasına çok güvendiği biridir. Kuzey tarafının tetikçisi konumunda olduğu için silah işleri ondan sorulurdu. Kendine ait bir araç tamir dükkanı vardı. Sdece insanların araçlarını değil aynı zamanda kurtarıcıların hem organik hem de mekanik araçlarını tamir ediyordu. Bu ona düşman ile ilgili bilgi veriyordu ama hiç bir zaman direkt olarak araçları hedef almadı. ç-ünkü kesinlikle akla ilk gelecek kişi olacaktı. Bir keresinde bir organik araç ölmüştü ve bunun sorumlusu olarak kendisi gösterildi ama zekası sayesinde işin içinden sıyrıldı - ki kendisi işin içinde değildi.-
Dükkana geldiğinde kepenkleri kaldırıp dükkanı açtı ve ardından hergün yaptığı ilk iş eski ustası Kerim'den öğrendiği ve çok sevdiği çayı demlemek oldu. Çay kaynaana kdar bugün planlamasını yapmak için masasına oturur. Planlama bittikten sonra çay kaynamış olur. Çay içerken bazen müzik dinler bazen de radyoyu açar. eski dünyayı hayal etmeye çalışır.
SAdece bir kez zorunluluktan dolayı şehir dışına çıktığı zaman oradaki insanlardan eski dünya hakkında bilgiler almıştı. Tünelleri de o zaman görmüştü. Bu anılar onun için çok değerliydi. Başlarda isyancılardan nefret ederken kendi kız arkadaşının haksız yere öldürülmesi onun kararının değiştirmesine neden oldu ve uzun müddet boyunca kendini işine verdi. İşte o uzun sürenin sonunda Sarah'a gelen emir ile onun iletime geçildi. Başlarda tereddüt olsa da Sarah onu sık sık bahaneler bularak ziyaret edip onu iyice tanımak zorunda kaldı.
Günün sonunda ise Mutip başlarda Sarah'ın kendisinden ne istediğini sorduğunda Sarah onu güvenli evlerden birine götürüp herşeyi anlattı. Mutip eğer orada kabul etmeseydi öldülme ihtimali vardı.Bu yüzden ilk başlarda istekli değildi ve onların arasında ajan olmak için girmişti.Yani baştaki niyeti buydu. Başlarda tutarsız bir kişiliği olsa da zamanla isyancıların arasında yerini sağlamlaştırmıştı. Olacak bütün infazlarlardan sorgulamalardan o sorumludur.Planlamasını yaptıktan sonra dükkanda ki işlerine başladı.
Alex, Fırat ve Tokri aynı yaşta gençlerdi. Pek sıkı fıkı değillerdi ve okulda beraber mezun olmalarına rağmen isyana farklı zamanda katıldılar. Hepsinin ortak noktası gereksiz infazlardır. Dört erkek arkadaşı grubu olma yolunda ilerliyorlardı ama Orrel'in ölümü bu işi biraz daha hızlandırdı. Hepsi o gün Rahmi'nin dükkanının orasına gittiler. Bir bir traş olmak için sıraya girdiler ve etraftaki esnafla konuşmaya başladılar.Mutip gelene kadar orada oyalanmak zorundaydılar. Biran Alex dayanamayıp depoya gider gibi olunca onu durduran Fırat olmuştu. Depo bir hurdacınındı ve o da bugün gözükmüyordu. Saatler geçti ve Mutip ortalıkta yoktu. Alex " Rahmi şu oynadığın oyunun adı neydi? " Rahmi " buna tavla diyorlar mış" Alex " e yasak değil mi bu eski dünyanın işi işte" Rahmi " Sen nereden biliyorsun lan bunu?" Alex " Lan mı ayıp oluyor Rahmi abi burada biz bizeyiz " Rahmi " Bana bak elimin tersiyle bir tane yapıştırdım mı görürsün eski dünyayı. Beni kendi meselelerinizden uzak tutun dedim kaç kere size. " Alex tamam abi özür dilerim ama hala anlamayadım nasıl izin olur buna diye" Rahmi. Alex'in pişmanlığını görünce biraz yumuşadı ve gülümseyerek " Ulan Alex bu mallar eski dünyaya dair herşeyi yok etmediler mi? ettiler ama bunu yeni bir oyun diye bir şekilde yutturdum onlara, kurallarını ve ismini değiştirdim bunlarda birşey demediler hatta onların bazıları da oynuyormuş." Alex " peki yeni ismi ne bunun" Rahmi gülerek " Jama" dedi. Alex ve arkadaşları da buna dakikalarca çok güldüler. Tokri " Yani ağabey nasıl bu kadar salak olabiliryorlar anlayamıyorum" Rahmi " Belki biz çok zekiyiz Tokri " Fırat" Belki bu zekamızı atalarımız daha önce kullanmayı akıl etse bu durumda olmazdık değil mi Rahmi ağabey" Rahmi" Doğru söze ne denir ki. Bu kadar geyik yeter gidin başımı derde sokmayın" Rahmi bunu söylerken karşıdan gelen Mutip'i görmüştü. Rahmi kalkıp dükkana giderken kalan üçü de depoya doğru yürüdü. Mutip de onları takip etti
Deponun yanına geldiklerinde Mutip yanında ki üç kişiye baktı. Söze Fırat girdi " gelen geçen herkese baktık ama öyle şüpheli kimse olmadı. Hurdacı dükkanı bile açmadı. " Mutip " tamamdır arka sokaktan bunuranın başka girişi var oradan girelim siz cesedi alırsınız ben etrafı incelerim. Şimdi herkes bıçağını versin bana " HErkes Mutaip e farklı bakıınca bir açıklama yapma ihtiyacı duydu " La ceset taşıyacaksınız ulu orta yerde bir de kesici delici bir şey mi yakalacaksınız" Alex " Ağabey cesedi biz gömecez bir yere belki de dış dünyaya yakmak için asla teslim etmeyeceğiz. " Mutip" Peki siz bu cesedi kimseye görünmeden çıkarın söz kendim kazarım mezarı ama yakalanırsanız ben sizi tanımam da korumam da haberiniz olsun. Sanki onur listesine giren birini yakmak çok hoşuma gidiyorda böyle davranıyorum. Azıcık olayın ciddiyetine varın be, her tarafımızı hain casuslarla çevrelenmiş bombok bir şehirdeyiz ne yapmamı istiyorsunuz. Bu işte duygulara yer yok bunu anlayın artık. " Alex göz yaşlarına hakim olamadı Mutip sert görünebilir ama duygusuz değildi. " Bu uğurda kaç kişi kendini feda etti sayısını bilmiyoruz hatta sayıyı geçtim bazılarını hiç bilmiyoruz bile ama senin arkadaşın bizim dava kardeşimiz onu listesinde yerini aldı. Onun adını sadece listeye yazarak değil başlattığı şeyi o çorapta yazan isimleri ortadan kaldırarak onurlandırabilir lakin bunun için çok dikkatli olmalıyız tamam mı? Duygularına hakim ol ve cesedi taşırken onu hiç tanımıyorsun gibi davran tamam mı? Sonuçta siz şehri temizleyen çocuklarsınız kimse sizden hesap soramaz. " Tokri " Peki sorsalar ne diyelim. Sonuçta dükkan kapalı" Mutip" Hurdacı dükkanı açmadı biz de onu merak ettik arka kapı kilitli değildi ve girdik cesedi bulduk dersiniz olmaz mı?" Alex kendini biraz daha toplarmış bir şekilde " tamam olur. Zaten onların umrunda değiliz ki " Mutip belki de ilk kez bu kadar yumaşak yüz hatlarına sahipti " Ah be Alex'im senin yaşında bunları daha iyi idrak etseydim belki de o yaşıyor olurdu. Neyse hadi gidelim " dedikten sonra peşin sıra arka sokağa doğru yol almaya başladılar.
Mutip temkinli birşekilde yürürken diğerleri işleri gereği sağa sola bakıp orayı burayı karıştırıyorlardı. Deponun yanına geldiklerinde etrrafta kimsenin olmadığını görünce hemen kapıyı açıp içeri girdiler mutip ise sıradan bir dükkana girer miş gibi elleri cebinde girdi depoya. Alex hızlı adımlarla cesedin olduğu tarafa gittiğinde arkadaşına yaklaşırken adımları da yavaşladı. yüzünü açtığında içine birden kin ve nefret doldu. Sağa sola saldırmayı düşündü ama dikkat çekmek istemedi. Gözleri yaşlarla doldu, arkadaşları onun yanındaydı ve aklıllarına gelen tek şeyi yapıp ona sarıldılar. Mutip olayları uzaktan izliyor bir yandan da herhangi bir ipucu arıyordu. Hurdacının ofisine gittiğinde yerde hurdacının cesedini gördü. Bu hurdacı da berber gibi olaylara karışmayan biriydi. Ne olduda ölmüştü anlayamamıştı. Cesede bakacak olursak o da öleli çok zaman olmamış. Cesedi ellemedi ve evraklaraı karıştırmaya başladı.
Alex ve arkadaşları ile Orrel'i etrafta buldukları paçavralara sarmaya başladılar. Cesedi tamamen sardıktan sonra ofise doğru gittiler hurdacıyı ölü olarak gördükten sonra tepki vermediler. Sadece kokudan dolayı yüzleri ekşidi o kadar soru sormadan hemen cesedi alıp dışarı çıkardılar ve onu da sarmak için etrafa işlerine yarar birşeyler aradılar. Tek bulduktanları evraklar oldu. Herhangi bir ipucu bile bulamadılar. Mutip deponun geri kalanını incelerken geri kalanlar ise cesetleri bir el arabasına yükledikten sonra arka kapıdan çıktılar. arabanın tekelerleklerinden çıkan tiz ses ilgiyi kendisine çekiyordu. Yakma merkezine doğru giderken insanlar onlara bakıyordu ama kimsenin onları durdurma ya da soru sorma mecali kalmamıştı.
Yakma merkezine vardıklarında görevliler cesetleri adıktan sonra yetkili biri yanlarına gelip " Evet bunları tanıyor musunuz?" Alex " hayet iyi rol yaparak " Hayır" dedi. Yetkili elindeki belgelere yazı yazmaya devam ederek " Nerede buldunuz bunları?" Alex " Hurdacıda bulduk" Yetkili " Peki tamam o zaman siz gidebilirsiniz. Afferin alın bakalım şunları " Yetkili elinden birer kese demir para çıkarıp onlara ödüllerini verdikten sonra arkasına dönüp işçilere emirler yağdırmaya başladı.Alex ise elini tutuşturulmuş küçük keseyi sıktı ve içinden yere atmak geldi ama mantıklı davranmak zorundaydı. " Teşekküler efendim " dedi ve bekledi yetkili ona cevap bile vermedi." Alex ve arkadaşları oradan sahte gülümsemeyle uzaklaşırken binanın en tepesinde bir tane kurtacının onlara baktığını farketmediler. Kurtarıcı yanında bulunan insana " Bunların getirdikleri cesetleri ve nerede bulduklarını iyi araştırın." dedikten sonra ofisine geçti. İnsan emri alınca derhal harekete geçti.
Mutip araştırmasını bitince hemen Sarah'ın yanına gtimek için dükkandan Alex ve arkadaşlarından önce çıkmıştı. Adımlarını hızlandırmıyordu lakin bir terslik olduğu için biraz endişeliydi. Kendi dükkanına gelip oturdu. Kafasında Sarah'a ne diyeceğini ölçüp tartarken bir den içeriye kurtarcılara çalışan polisler girince biraz heyecanlansa da kendini çabuk toparladı. Polislerden biri " Merhaba, işler nasıl gidiyor" Mutip " Fena değil iyi olmasa bile kurtarıcılarımız bize bakıyor. " Polis " Aynen öyle. Bak ne diyeceğim bu sabah ki cesetlerden haberin var mı? " Mutip " Evet bir kaç çocuk bir arabaya yükleyip yakma merkezine doğru gidiyorlardı." Polis " Anladım, peki Mutip olay ne biliyor musun?" Mutip " hayır ben dükkanımdaydım hiç bir yere gitmedim." Polis " bak Mutip bize azıcık yardımcı olsan ne olur sanki" Mutip " Bunca ceset o merkeze taşındı ve hiç biri sorgulanmadı bile bunların ne özelliği var ve hem getirenlere sormadınız mı?" Polis " Normalde sormayız ama Kurtacı bizden olayı araştırmamızı istedi bizde sora sora geldik ve depoya girdik ama işe yarar birşey bulmadık sadece demir bir çubuk kan içindeydi. Onu aldık ama birşey çıkmayacaktır. İşin özeti Mutip eğer işe yarar birşey bulamazsak bizim için iyi olmaz ve bizim için iyi olmaz ise sizin içinde iyi olmaz bu yüzden iki saat süren var ve bize birşey ya da birilerini getir." Mutip " beni tanırsın Oxlar ben burada doğdum. Okuldan mezun olduktan sonra bana burayı verdiler ve o günden sonra buradayım. Söyle bana benim bir yanlışımı veya hainliğimi gördün ve ya duydun mu? Dur ben cevap vereyim hayır duymadın yada görmedin. " Oxlar " Evet görmedim ve duymadım ama kız arkadaşının ölümü ve durumu malum bu olay seni değiştirmiş diye düşünmemek elde değil neydi onun Ki-" Mutip, Oxlar'ın sözünü bitrmesine izin vermeden üzerie yürüyüp işaret parmağını ona doğru sert bir şekilde dpğrultarak ve sesini yükselterek " Sakın onun adını ağzını dahi alma Oxlar" Oxlar bir iki adım geri çekilirken diğer polisler ellerini yavaşça ellerini silahlarını attılar ama Oxlar " Sakin olun sorun yok" dedikten sonra onlarda ellerini silahlardan çektiler. Mutip " Şunu sakın unutma eğer benim fikrim değişseydi emin ol bunu ilk polis güçleri anlardı. Sakin kaldım acımı içime attım Oxlar, şimdi çıkım dükkanımdan" Oxlar hata ettiğini anladığı için konuşmadan dükkandan çıkınca diğer polislerde onunla beraber dışarı çıktı.
Halbuki Mutip'in günü şahane olsamada güzel başlamıştı. Sabahleyin en sevdiği kahvaltıyı hazırlamıştı. Kahvaltı ederken bir yandan da eski dünya müziklerinden bir kaçını dinlemişti. Kıyafetlerini ütülemiş ve neşeliydi. Planını yapmıştı ve evden çıkmıştı ama şimdi kız arkadaşının acısı yüreğinde bir yangın olmuştu. Oturdu ve gözyaşlarını hakim olamadı. Ağladı ve kendi kendine " Ah güzelim ah Kiyo"m neden beni bırakıp gittin.Sana verdiğim sözü tutup ölmeden önce şunlara öyle bir ders vereceğm ki yanına geldiğimde bana teşekkür edeceksin" sözlerini bitirmeden bir elin omzuna dokunduğunu hisetti. İçinde bir his bir umut bunun Kiyo olabileceğini istedi ama kafasını çevirince Sarah'ı görünce ayağa kaldı ve sarıldı onu ardından hüngür hüngür ağladı ağlarken sadece " sözümü tutacağım" boğuk sesle bunu duydu Sarah. o güçlü insanın eridğini hissediiyordu. Sarah göz yaşlarını tutamadı bir kaç tanesini onun ve kız arkadaşı için akmasına izin verdi. Mutip kendini geri çekip gözyaşlarını silerek " Özür dilerim Sarah, sadece, bilmiyorum, özür dilerim" diye bildi. Sarah ise " Özür dileyecek birşey yok Mutip senin ne yaşadığını en iyi ben bilirim. Ben de benzer sebepten katıldım. " Sarah'ın gözleri doldu. Mutip " onlara öyle zararlar vereceğim ki adımı onur listesine kim yazarsa eli titreyecek ileri de adıma hikayeler anlatılacak." Sarah " yaparsın biliyorum " şimdi topla kendini ve getirdiğim araca bak ben müşteriyim sadece tamam mı? Akşam yine aynı yere gel ve ne bulduğunu anlat bana. Bu arada araç yarı organik habeirn olsun." Mutip göz yaşlarını temizledikten sonra lavaboya gidip elini yüzünü yıkadıktan sonra ayna da kendine baktı. Düzensiz saç ve sakalı belli oluyordu. Hiç karışmadan havlu alıp elini ve yüzünü kuruladıktan sonra geri döndü ama Sarah gitmişti sadece araç kalmıştı. Mutip aracı içeri aldıktan sonra araca bakıp " Bakalım neyin seni yaramaz " dedikten sonra işine koyuldu.