Deniz Kokusu 2
Ferda asfalt zeminde öne doğru birkaç adım attığında kendini kanlı bir savaştan canlı çıkan zavallı bir asker gibi hissediyordu. Hala nefes aldığı için mutluydu.
Fakat bu mutluluk kolunu sertçe yakalayan ve onu boş bir çuval gibi kendine doğru çeken adamla silinip gitmişti.
Ferda şok olmuş bir tavırla kolunu bir mengene gibi sıkan adama bakarken burnunu dolduran deniz kokusu ile çarpıldı. Çok yakınındaydı. Olması gerekenden çok daha yakın. Adamın hızla verdiği nefesleri dudaklarına çarpıyor Ferda'nın korkuyla inip kalkan göğsü onun güçlü gövdesine dayanmıştı.
Bir kaç dakika evvel gözlerine çarpan esmer ten ve güçlü gövdenin baskısını şimdi tüm varlığı ile hissedebiliyordu.
Biliyordu adam oldukça uzun boyluydu. Fakat bilmediği şey kendisinin onun yanında oldukça kısa kaldığıydı. Ki Ferda hiçbir zaman kısa boylu biri olmamıştı. Akranlarına göre fazla uzun bile sayılırdı. Ama hayatında ilk kez kendini kısa ve küçük hissediyordu. Ve kırılgan.
Adam gözlerine öyle bir bakıyordu ki sanki saniyeler içinde kafasını kesip bedeninin kalan parçalarını asit kuyusuna atabilirdi. Ve Ferda'nın elinden sadece ölmeden evvel atabileceği bir kaç çığlıktan başka bir şey gelmezdi.
Bu düşünceyle panik genç kızın damarlarından bir alev gibi dolanırken genç adama bu denli yakın olmak onu hem ürkütmüş hem de tuhaf bir ruh haline sokmuştu.
Adamın öfke dolu gözleri tekinsiz bir ifade ile Ferda'nın mavi gözlerine dikildi. Kalın ve teknik olarak bir erkeğe göre fazla pembe dudakları hiddetle açıldı.
-Sen son sözünü söylemiş olabilirsin küçük hanım ama ben daha son sözümü söylemedim.' Dedi soğukkanlı bir sesle Ferda'nın yüzünü süzerek konuşmuştu.
Öfkesini sanki Ferda'nın tüm yüzünde gezdiriyor ve en çok da gözlerine zerk etmek istiyordu. Yeğeninin gözleri ile benzer tonlardaki bu gözlerde korku görmek istiyordu Akın Karanefer. Bu kızın ondan korkmasını istiyordu.
Leyla hanım kardeşinin bu tavrıyla dehşete düşmüş Akının elini Ferda'nın kolundan ayırmaya çalışıyordu.
-Akın delirdin mi? Ne yaptığını sanıyorsun. Bırak kızı. Sana bırak diyorum' Leyla Hanım'ın ikazları Akını frenlemede yetersiz kalıyordu açık bir şekilde. Ama yine de genç adam ablasının ikazına uyup Ferda'nın kolunu bıraktı.
Leyla derin bir nefes alırken Akın kaşlarını sertçe çatarak Ferda'ya karşı hiddetle konuşmaya devam etti. Yanakları hissettiği öfkeyle kasılıyor ve sıkılan dişleri çenesini kıracak kadar şiddetliydi.
-Senin yüzünden hiçbir suçum yokken çocuk taciri, organ mafyası oldum. Dua et ablam var yoksa sana bunun bedelini ödetmeden asla gitmene izin vermezim. Şimdilik buna izin veriyorum. Ama şunu unutma. Kendi iyiliğin için bir daha sakın karşıma çıkma. Duydun mu? Sakın.'
Ferda duyduğu sözlerle şaşkınlığını kaldırıp bir kenarı fırlattı. O da en az karşısındaki canavar kadar öfkelenmişti. Dudakları gerginlikle ince bir çizgi halini alırken işaret parmağını adamın göğsüne doğrulttu.
-Ne büyük merhamet. Sanırım etrafınızda sizden izin isteyen bir sürü insan var. Ama ben kendimden başka kimseden izin almıyorum. O yüzden verdiğiniz izin umurumda bile değil. Kaldı ki kimse sizi tekrar görmeye de meraklı değil. Umarım bir daha sizin gibi biriyle asla karşılaşmam. ' dedi.
Genç adam kızın tehditkarlıkla göğsüne doğrultulan işaret parmağına ve alev alev yanan mavi gözlerine donuk bir gülümseme ile baktı.
Ferda bu gülümsemenin ancak soğuk kanlı bir katile ait olabileceğini düşündü. Zira Akın ve Akın gibilerde kesinlikle eğreti durmayacaktı.
Genç adamın gülümsemesi usulca otoparkta yankılanan bir kıkırdamaya dönüştüğünde neye uğradığını şaşırdı genç kız. Ferda onun güldüğüne gerçekten inanamıyordu.
Leyla Hanım'ın yüz ifadesi de kardeşinin bu tavrına karşılık aynı şekilde donuk bir şaşkınlık barındırıyordu.
Akın kahkahası sonunda kaybolduğunda Ferda'nın yüzüne hala öfkeyle karışık psikopat bir gülümseme ile bakıyordu.
Kaslı kollarını geniş göğsünde kavuşturduğunda genç kız üzerinde gerilen gömleğin ansızın parçalanıp gideceği düşündü. Akın başını yana eğip derinden gelen bir sesle konuştu.
-Sana seve seve bugünün bedelini nasıl ödeyeceğini gösterirdim ama sanırım şanslı günündesin. Umarım benim gibi biriyle bir daha karşılaşmazsın. Çünkü karşılaştıklarının benim gibi onları durduracak bir ablası olacağını pek sanmıyorum küçük hanım.'
Ferda o gözlerde gördüğü tehlikeli vaade tüm benliği ile korkusuzca bakmak için elinden geleni yaptı.
Çenesi mağrur bir tavırla yukarı kalkarken Akın Karanefer'in gözlerine gözlerini dikerek son bir kez baktı ve arkasını döndü çabucak.
Adımları aniden durdurulma korkusu ile hızlı bir seyir izlerken ondan uzaklaştığı her adımda biraz daha rahatladığını hissediyordu.