BAŞARISIZ YÖNETMEN
Ati yine başarısız olmuş bir filminin galasının ardından yakın arkadaşı Kenan’a dönerek:
“Yine galaya kimse gelmedi.”
Kenan koltuğundan doğruldu:
“Yoo saydım on kişi vardı en az.”
“Dalga mı geçiyorsun. Oyunculardı hepsi. Bir de birinin ailesi gelmiş.”
“Olsun o da bir şey.”
“Yaşım elli oldu. Bu yaştan sonra kaç tane daha film yapabilirim ki. Belki bir bilemedin iki. Artık benim bir geleceğim yok.”
“Güzel olan, değerli olan her zaman az olandır.”
Ati düşündü. Boş gözlerle Kenan’ baktı. Kenan devam etti.
“15 kez oskar ödülü almış bir yönetmen olduğunu düşünsene. On altıncısı seni heyecanlandırır mıydı?” Ati, ikna olmuş gibiydi..
Ati düşünceli. “Nerede hata yapıyorum acaba? Yoksa bu iş bana göre değil mi?”
Bu sorular soru makamında sorulmasa da Kenan cevap verir:
“Saçmalama. Sen çok iyi bir yönetmensin. Sadece bazı organizasyon problemlerin var o kadar.”
“Evet. Teknik eleman eksikliğimiz var. Ekipmanlar için bütçe sıkıntımız. “
“Bir de tabi oyuncu sorunu.” dedi Kenan.
“Tabi. En büyük sorun da o zaten. Bulması ayrı dert. İkna etmesi ayrı.“ Kenan’ın aklına parlak bir fikir gelmiş gibi.
“Peki ya oyuncu problemin olmasaydı? İstediğin hikayeyi istediğin karakterlere oynatabilseydin…”
Ati, sözünü keserek:
“Mükemmel olurdu. “
“Animasyon mesela.”
“Animasyon benim alanım değil. Ben gerçek birşeyler yapmak istiyorum. Kanlı, canlı.”
“Keşke bilgisayar başında yapabilseydin her şeyi.” Ati, cevap vermez. Uzaklara dalmış gibi gözükse de gözlerindeki yeni bir fikrin ışıltıları gibiydi. Kenan devam etti.
“Sadece bir kez evet sadece bir kez film yapsan yeterli. Ama öyle bir film ki. Daha önce hiç örneği olmayan hafızalara kazınacak ve belki de asırlarca unutulmayacak bir film. Her anlamda bir ilk olacak. Sonra belki benzerleri yapılacak ama yapılanlar da ona benzeyecek. Ondan esinlenecek. Sen yaptığın filmle yepyeni bir tarzın öncüsü olacaksın.” Ati’nin gözleri parladı.
“Evet bir gün öleceğim. Ama ölmeden önce hayatımın filmini yapacağım.”