Aşk Yeniden
...Seda'dan...
Hayat, gece ve gündüz olarak ikiye ayrılmıştı. Geceleri, normal insanlar gündüzün yorgunluğu atmak için uyur ve toparlanırdı. Fakat bu benim için annemlerin ölümünden sonra değişmişti. Yemek yiyemememin yanına bir de kabuslar eklendiği için uykusuzlukta baş göstermişti. Bir vakit uyuyor, bir vakitten sonra ise kan ter içinde kalıyordum. Bu bazen sabaha doğru bazen ise gece oluyordu. Kimse sesimi duymasın diye sessizce isyanımı bastırıyordum. Yine o sabahlardan biriydi. Gördüğüm rüyanın etkisiyle ter içinde uyanmıştım. Rüyada o kaza anını görmüştüm. Her rüyamda tekrar tekrar o kaza anını yaşıyordum sanki...
Yataktan titreyerek kalktım. Odamdaki banyoya girip yüzüme soğuk su çarptım. Ayna da kısa bir aciz görüntüme bakıp iç çekerek banyo dan çıktım. Üç de ki derse girmek için kendimi toparlamaya çalışıyordum. Üzerime klasik giyimlerimden olan mavi örme kazak ve siyah pantolon giydim. Hafif bir göz kalemi, rimel ve ruj ile makyajımı da tamamladım. Saçımı da tarayarak düzleştirip Salık bıraktım. Çantamı ve telefonumu alıp aşağı indim. Çantamı koltuğa bıraktıktan sonra mutfağa girdim. Halil masaya kahvaltılıkları dizmiş kendiside tost yapmakla meşguldü.
Kendimi fark ettirmek için "günaydın " Yaptığı tostu masaya koyup bana döndü.
" Günaydın, bugün kahvaltı benden her ne kadar sizi evde istemesemde başa gelen çekilir, ben şikayet etmek yerine kabullenmeyi seçerim neyse geç otur sen, ben sana tost yapayım" kafamı salladım.
" Yok ben kahvaltı yapmam bir çay içerim yeter, sen istersen diğerlerine yapabilirsin" kupama çayımı doldurup sandalyeye oturdum.
Aşağıya Ahmet ve Begüm inmişti.
" Günaydın balım, bir öpücük "
Ahmet yanağımdan öptü.
" Günaydın Halil abi, ee duygu ve yaren abla kalkmadı mı daha?"
" Bilmem gelirler birazdan herhalde"
Onlarda aşağı inmişti. Öykü de geldiğinde kadro tamamdı. Duygu pek iyi görünmüyordu. Büyük ihtimalle ağrısı vardı. Bir sandalye çekip oturdu.
" İyi misin ablacığım?"
" Ağrım var, yemek yedikten sonra ilaç içmem lazım yoksa okulda duramam ağrıdan"
Kafamı salladım. Önümdeki tostu ona verdim.
Halil diğer tostları da koyduktan sonra oturdu. Kapı çaldı. Halil bana bakıyordu.
" Şimdi kim geldi? Allah aşkına başka akrabam yok de, ne olur, ev otele döndü"
Masadakiler gülmüştü. Ben ise gözlerimi devirdim. Kalkıp kapıyı açtım. Murat, burak ve savaş gelmişti. Murat ve Burak bavullar ile içeri girmişti. Kapıyı kapattım. Masada yanımıza oturdular.
Halil " Bir sıkıntı mı var? Hayırdır bavullar falan"
Murat" Var abiciğim var da o sıkıntıyı nasıl def edeceğiz onu düşünüyorum."
" Ne oldu lan, anlatın şunu düzgünce"
Önlerine çay koymuştum. Gülümseyip tekrar halil'e döndüler.
Burak" Ben anlatayım abiciğim, konu amcam, gecenin 00.30'unda bizi aradı yanına çağırdı. Senin adresini bilip bilmediğimizi sordu. Bizde bilmiyoruz dedik, tabi o yemedi, bize bir görev verdi. Senin her adımını ona rapor verecekmişiz tabi biz dilinden kurtulmak için kabul ettik. Ondan göstermelik bir kaç gün burada kalmamız gerekecek tabi seda abla sizin için sakıncası yoksa"
Boş oda konusunda sıkıntı yoktu. Halil, benim akrabalarıma bir şey dememişti. Benim demem doğru kaçmazdı. Ayrıca ev onun sayılırdı.
" Benim için sakıncası yok, sonuçta evde oda bol, kalabilirsiniz"
Ahmet" Burak benim kankam zaten, valla iyi olur kalın sevinirim evde kız nüfusu çok, azıcık eşitlensin bari"
Begüm" Benim için de sakıncası yok sonuçta bizi kabul etti Halil, etmeye bilirdi."
Halil tebessüm etti. İçim tuhaf olmaya başlamıştı. Gülümsemesi çok güzeldi.
" Teşekkür ederim hepinize, valla ilk defa birine Teşekkür ediyorum"
Duygu yanlarını tutuyordu. Büyük ihtimalle ağrısı şiddetlenmişti. Burak sandalyeden doğruldu.
" Duygu, iyi misin?"
Duygu gözlerini sıkıyordu. Yaren hızlıca kalkıp ilaçlarını getirdi. Duygu ilaçlarını içti. Derin nefesler veriyordu.
" Duygu korkuyorum. İyiyim der misin?"
" İyiyim, merak etme"
" Yüzün bembeyaz oldu kızım, neren iyi, ne oluyor söyler misin, ne saklıyorsun benden?"
" Yok bir şey dedim ya, İyiyim ben merak etme ayrıca bu kadar merak iyi değil sonuçta senin hiçbir şeyin değilim"
" Doğru ya haklısın sen benim hiç bir şeyim değilsin banane ki ne bokunu yersen ye umurumda değil"
Halil araya girdi.
" Gençler ne oluyor? Dünden beri laf yarışına giriyorsunuz, yabancı kaldık"
" Duygu benim eski sevgilim, sağ olsun kendisi güzel şeylerin katili olmayı çok iyi biliyor"
Savaş " Hopbala, burak yavaş geçmişte kalmış işte sakin olun"
" Geçmişte kaldığı ne malum, bilmeden konuşuyorsunuz, daha dört ay önceki olay bu"
Duygu ağlıyordu. Hastalığını saklamasında ki amaç neydi bilmiyorduk.
Burak" Şöyle karşımda, ağlamayı kes"
Yaren araya girdi.
" Ablacığım, durum bildiğin gibi değil bak duygu ilik kanseriydi. Sana bunu neden söylemiyor bilmiyorum ama üç ay önce ameliyat oldu. Yaraları biraz derinmiş ağrı yapıyor, yani belki ondan ayrıldı duygu senden"
Duygu" Abla neden söyledin? Ben bilmesini istemiyordum."
Burak, duygu'ya biraz ilerledi. Saçlarını geriye attı.
" Bana neden söylemedin?"
" Çünkü geleceğini mahvetmenden korktum. Riskli dedi doktor yapamazdım sana bunu, Anladın mı"
Burak resmen karşımızda ağlıyordu.
" Gerizekalı! Aptal! Aptalsın kızım sen koskoca bir Aptalsın, ne geleceği ya sensiz ne geleceği, olmuyor duygu sensiz olmuyor, denedim yapamıyorum, bu gülümsemek var ya o kadar zor ki sanki yüzüme yabancı, kimseye bir şey belli etmeden sensizliğin yükünü kaç ay taşıdım ben, en acısı senden nefret ettim. Sen ise o ara canınla uğraşıyordun. Duygu ya ölseydin, ben senden habersiz sana bir kere sarılamadan seni ebedi sonsuzluğa mı uğurlayacaktım. Nasıl yaparsın bunu bana?"
Duygu burağ'ın ellerini tutu.
" Özür dilerim, ama benimle beraber acı çekmeni istemedim, çok özür dilerim"
" Bir daha sakın, sakın duygu, sakın bana bunu yapma anladın mı"
" Dün dediklerin hala geçerli mi? Uzak durayım mı senden?"
" Uzak durursan seni döverim, gel buraya"
Burak ve duygu sarıldıklarında gözlerim istemsizce halil'e kaymıştı. O da bana bakıyordu. Hep bir ağızdan tebrik ettik. Masayı hep beraber toplayıp okula doğru yola çıktık.
...Halil'den...
Duygu ve burağın saçma aşk kavgasından sonra okula doğru yola çıkmıştık. Bana göre aşkta, sevgide yalandı. Duygular bana göre değildi. Hayatımda hiç bir kız için ağlamamıştım. Bundan sonra da ağlayacağımı zannetmiyordum.
Okula geldiğimizde duygu, burak, öykü ve Ahmet ile vedalaşıp sınıfa girdik. Sınıfta iki çocuk vardı. Bizi gördüğünde başı ile selamladı. Yerlerimize oturduk. Çocuklardan birisi,
" Arkadaşlar merhaba, ben dış ticaret bölümünden tolga, biliyorsunuz ki okulumuz her dönem başında motivasyon partisi düzenliyor, bugünde o parti var, hepinizi davet ediyorum. Ne de olsa babam bu okulun rektörü her şeyi sizin için yapıyor bu arada sizin ders hocası hastalanmış dersiniz iptal "
Bu herif kadar havalı birini hayatımda görmemiştim. Tolga, seda'nın yanında durdu. Savaş ile beraber arkamızı döndük. Murat ve yaren de bu tarafa bakıyordu.
Tolga elini seda'ya doğru uzattı.
" Selam, ben Tolga bu sınıfta bu kadar güzel kız olduğunu bilmiyordum. Seninle karşılaşmadık hiç, yazık oldu doğrusu ama neyse geç olsun güç olmasın derler"
Seda, tolga'nın elini sıktı.
" Seda bende, memnun oldum."
" Partiye geliyor musun seda?"
" Bilmem bir arkadaşlarım ile konuşayım bakarız"
" Bence gelmelisin, partidekiler bu kadar güzel kızın olduğunu görmesi lazım"
Güzelmiş, herife bak daha yeni tanıdı, kıza yavşıyor, sinirden yumruğumu sıkıyordum. Neden sinirlenmiştim bilmiyordum. Tolga'nın yanındaki çocuk da Begüme elini uzattı.
" Selam, bende Tarık, memnun oldum"
Begüm elini sıktı.
" Bende Begüm, memnun oldum."
" Maşallah işletme bölümünde güzel kızlar varmış, valla diğer seneler duyuru yapmaya gelmediğim için pişman oldum. Keşke baştan gelseydik babana bırakmasaydık."
Tolga" Keşke kardeşim, Bundan sonra sık sık geliriz ama, bu güzel kızları görmek boynumuzun borcu oldu"
Savaş ayağa kalktı.
" Siz şöyle uzayın bakayım. Deminden beri vır! vır! vır!, başımın etini yediniz, bana bak lan! Tarık mısın nesin burası flört yeri değil, eğer flört edeceksen git dışarıda et hadi abiciğim bölümden değilsiniz çıkın hadi"
Tarık" Sana ne oluyor, sen bu kızın avukatı falan mısın?"
Begüm ayağa kalktı.
" Tarık, savaş haklı kavga çıkmasın şimdi, siz gidin partiye gelirsek orada görüşürüz tamam mı?"
Tarık kafasını salladı.
" Sen şu kıza dua et, melek gibi birisi"
İkiside sınıftan çıktı.
Savaş sinirlenmişti.
" O partiye gitmiyoruz, tamam mı Begüm, unut onu gitmiyoruz"
Sınıftan iki kız yanımıza gelmişti.
" Selam Savaş, duydum ki partiye gelmiyor muşsunuz, eğlenecektik ya hadi Savaş, sen gel bari"
Begüm kaşlarını çattı.
" Tamam geleceğim, partide görüşürüz"
Kızlar bize gülümseyip gittiler. Sınıfa ahmetler gelmişti.
Ortamda gerginlik vardı.
" Seda, akşam ne giyeceğiz? sonuçta parti var demi? Güzel olmak lazım"
" Ben sana gitmeyeceksin demedim mi, Begüm sen beni deli mi edeceksin"
" Savaş asıl sen beni deli edeceksin, maşallah kızlar dibinden ayrılmıyor,
" Sana ne demeli o lavuğu peşine taktın"
" Ben o partiye gideceğim"
" Tamam bende gidiyorum"
" Tamam"
Araya girdim.
" Arkadaşlar, tamam hep beraber gidelim işte"
Duygu" Beni pas geçin, benim ağrılarım oluyor gelmesem iyi olur"
Burak " Bende sevgilimi bırakamam."
Yaren" Benim hiç işim olmaz beni silin"
Murat" Aynen öyle bende gelmiyorum"
Öykü " Bende gelmiyorum yorgunum"
Ahmet " Beni pas geçin dörtlü eğlenin işte biz eve geçiyoruz"
Onlar sınıftan çıkmıştı.
" Tamam bir alışveriş merkezinden partilik kıyafetler alalım daha sonra partiye geçeriz" Önden yürümeye başladım.
....İyi okumalarrr!!!....