DOĞUM
Hatırlarsan sana söylemiştim ben yaşadığım toplumun insanı değilim ama senin için kendimi toplumun bir bireyi haline getirmeye çalışıyordum.
Senden uzakta senden gelecek güzel bir haber almak için ama olmamıştı. ‘’Hayallerle yaşayanlar gerçeklerle ölürler’’ demişti bir şair. Hatırlıyor musun bizim seninle ilk tanışmamız ne güzeldi. Sen ürkek bir ceylandın ben aklını kaybetmiş bir Mecnun gibiydim yıllardır deliydim Leyla mı buldum. Okulun ilk yıllarında sen okula yeni gelmiştin ve ben, o gün akıllanmaya başladım. Aynı sınıftaydık ama birbirimizi hiç göremiyorduk. Hatırlar mısın okulun ve sınıfın içinde olan karma aşk hikayelerini. Senden nefret ediyordum sen sınavına yine girebildin ama benim disiplin suçum işlenmişti, sicilime sile bilir miydi bilmiyordum. Hayalim olan polislik için bütün her şeyim bitmişti artık. Sicilimi düzelte bilmek için kaç gün Müdüre yalvardım ama nafile Müdür düzeltmemek için çabalıyordu hata yapmışsın telafisi olmaz diye bana söylüyordu.
Polis olmak için bütün hayallerim suya düşmüştü artık yapacak bir şey gelmiyordu elimden her şey bitti artık senden nefret ettim, ama sana zarar vermek istemiyordum. Aradan bir kaç gün geçtikten sonra benden özür diledin ben bir anlam verememiştim ama sonra arkadaşlarımın söylemesi üzerine anladım. Sana benim polis olmak istediğimi söylemişlerdi ama benim içimde sana karşı nefretim halen vardı. Benim hayallerimin bitişi hayatımın yok olması senin yüzündendi ve sen gelip sadece bir özür ile her şeyi düzelte bileceğini düşünüyorsun. Aradan bir kaç hafta geçtikten sonra nasıl oluyor da senin ile yakın olmaya başlamıştık. Nasıl bir anda yakın olmuştuk ikimizde bir anlam verememiştik bir birimize bağlayan bir şey vardı aramızda. Sen üzülmüştün benim polis olma hayallerimin yıkılmasına o yüzden bana yakın olmaya çalışıyordun.
Amacına ulaşmıştın bana yakın olmuştun muhabbet, muhabbeti açmıştı senden özür dilediğim günü hatırlıyor musun? Sana karşı o şakayı yapmasaydım diye, kendime kızdım ama işte olan olmuştu. Bir gün okul çıkışında beraber sizin eve kadar yürümüştük, okulda dışarıda her zaman yan yanaydık. Okul çıkışında ben yurda doğru ilerlerken karşı caddede kavga eden gençleri gördüm müdahale etmek istemiyordum ama biliyorsun haksız yere kavga edenlere karşı dururum her zaman. Hemen olaya dâhil oldum ne olduğunu sormak için kavga eden gençlerin yanına gittim. Konuşmaya fırsat olmadan gençlerden biri cebince ki bıçağını çıkarıp diğer gence batırmasına çalışıyordu hemen müdahale edip bıçağı gencin elinden aldım. Ama bıçaklı genç hemen bana saldırmaya başladı durmaksızın vurmaya devam ediyordu.
Diğer genç zaten bıçağı gördüğü gibi kaçmıştı ben kavga etmeye devam ediyordum. Biranda bıçaklı gencin arkadaşları çevirdi etrafımı ellerinde bıçaklar, sopalar ve muşta, vardı birinin elinde etrafımı çevirmişlerdi çoktan. Bir ara korktum ama ne yapacağımı bilmiyordum belli edersem daha çok dayak yerim diye gençlerden birine saldırdım elindeki sopayı aldığım gibi gençlerin yüzüne vurmaya başladım. Bana saldırmaya kalkışan herkese salıyordum sopayı korksunlar diye işe yarıyordu. Yerdeki gence öyle çok vurmuşum ki gencin ağzından burnundan kanlar gelmeye başladı genç yerde baygın yatıyordu.
Bir ara bir boşluk bulup kaçmak istedim ama gençlerden bir elinde ki bıçağı bacağıma batırdı koşmak istedim ama ayağım çok ağrıyordu yere düştüm. Bütün gençler üstüme saldırdılar herkes vuruyordu acımadan vuruyorlardı. Bir anda gözüm karardı bayılmışım uyandığımda kimse yoktu yerde öylece kalmıştım. Üstüme baktığımda ne telefon, nede param yoktu; beni döven gençler üstümdeki her şeyi almışlardı. Vücudumda ezilmeler olduğunun farkındaydım. Ama kırık yoktu zannederim ben bayıldığım için korkup kaçmışlardı. Polise haber veremezlerdi olduğum yerde doğruldum hemen ayağa kalkıp yurda doğru ilerlemeye başladım. Akşam olmuş her taraf karanlıktı yurda geldiğimde herkes bana bakıyordu çünkü üstüm başım yırtık ve ağzımdan, yüzümden kan içindeydi.
Herkes ne olmuş Buluta?
Diye söyleniyorlardı. Hemen 2 kişi koluma girdiler beni revire götürdüler doktor bir kaç yerimde ezilme olduğunu ve bacağımın kötü kesildiğini söyledi. Bir kaç dikiş attı ve sardı fazla yormamamı ve her gün sargı bezini değiştirmem gerektiğini söylediğini hatırlıyorum bir kaç ilaç verip odama çıkardılar. Zaten odama getirdiklerinde uyuyakalmıştım uyandığımda herkes okula gitmişti ben tek kalmıştım yurtta. O gün yurtta yerimden kıpırdayamıyordum tek lavaboya ve ilaç içmek için yerimden kalkıyordum.
Akşamüstü okul çıkışı okul arkadaşlarımdan bir kaç kişi yanıma uğradılar onlarda benim gibi ya öksüz veya yetimlerdi. Bir kaç saat sonra yurda sen gelmişsin ama içeri almamışlar ben yatıyorum diye ama sen beni merak ettiğin için kapının önünden gitmedin. Saatlerce orada bekliyordun beni. Bir ara yurdun güvenlikçisine yalvarıyordun lütfen Bulut’u göreyim hemen gideceğim diye ama yurdun kuralları sıkıydı. Arkadaşlardan biri gelip beni uyandırdı senin geldiğini haber vermek için yatağımdan doğruldum ve camın önüne kadar gelebildim sen beni görmedin ama ben seni orada endişe içinde görüyordum.
Arkadaşlarımdan biri senin yanına gönderdim, durumum iyi diye ama sen sanki inanmıyormuş gibiydi ama yapacağın başka bir şey olmadığı için, evine doğru ilerlemeye başladın.
Sonra yatağıma uzanıp o dayak yediğim günü düşündüm. Bedenimde ezikler, sızlamaların olması mı gerekiyordu?
Hemen kendime gelip o gençlerin kim olduklarını bulmam gerektiğini biliyordum. Yüzlerini unutamazdım hemen sabah olması için yalvarıyordum. Bedenimdeki acının azalması için de bir ağrı kesici içtim ve yavaş yavaş uyumaya çalışıyordum.
Sabah olduğunda zar zor üstümü giyebildi yurttaki arkadaşlarım gitme okula biraz daha iyileş deseler de nafile okula gitmeye karar vermiştim. Müdür Bey’in yurtta olmamasını fırsat bilip hemen yurttan çıktım, vücudumda ki ağrılar durmuyordu. Okula geldiğimde herkes bana bakıyorlardı çünkü elimde koltuk değneği vardı. Bu yüzden herkes bana bakıp ne olmuş Bulut'a? Diye konuşuyorlardı yavaş yavaş ve bir kaç arkadaşın yardımı ile sınıfa çıkabildim sırama oturdum ve dersin başlamasını bekledim. Gelen hocalar bana halimi soruyor ama ben fazla bir şey anlatmadan geçiştiriyordum. Dün beni o kadar çok merak ettin ki şimdi ise ben merak ediyordum. Sınıfa tanımadığım bir sürü insan girip çıkıyorlardı fazla önemsemiyordum son derse kadar yerimden kalkamadım seni sorduğumda kimse bilmiyor dün gelmişsin ama bu gün yoktun. Dersin bitmesi ile arkadaşlarla yavaş yavaş yurda doğru ilerliyorduk.
O dayak yediğim caddeye baktım kimse yoktu arkadaşlara siz gidin ben birazdan geleceğim dedim zorda olsa izin vermişlerdi belki o gençleri yine orada bulurum diye umut ediyordum ama kimse yoktu. Biraz daha beklemek istedim ama hava kararmaya başlamıştı ve yurdun kapısı bu gün erken kapanacaktı sabah duyuru yapmışlardı. Yetişemezsem ve yurdun kapısı kapanırsa yanarım ben, hemen koltuk değneklerim ile hızlana bildiğim kadar hızlanmaya başlamıştım.
Yurda geldiğimde tam saatinde yetişmişti ben yurda girdiğimde kapı kapandı artık, hemen odama girdim yemeği kaçırmıştım ama kalan yemeği bana getirdiler yurda ki arkadaşlar. Üstümü değiştirdim yatağıma girmek istedim ama fark ettim ki ayağım kanıyordu kimseyi rahatsız etmeden sargı bezini çıkartıp yeni sargı bezi ile iyice bağladım yatağıma uzanıp her gün yaptığım gibi bu gün neler olduğu ile ilgili düşünmeye başladım. Dikkatimi çeken bir olayla karşılaştı beynim beni o gün kavga ettiğim gençlerden biri benim sınıfıma gelmişti teneffüste beni görmemişti.
Öylece sınıfa baktı bir kaç arkadaşı ile muhabbet etmişti. Ben o an dikkatimi çekmemişti ama hafızam her şeyi hatırladığı için unutmamıştım. Saat artık geç olmaya başlamıştı yatağımda uzanıp uyumaya çalışıyordum. Ama kafamda sadece o geçlerin suretleri vardı. Sabaha kadar bir sağa sola döndüm yatağın içinde gün ağarmaya başlamıştı yataktan düşer gibi uyandım bir anda hemen yatağımdan kalkıp lavaboya yöneldim. Elimi yüzümü yıkadım fazla oyalanmadan hemen odama ve yatağıma yöneldim. Aklımda halen o gençler vardır işlerine karıştığım iç mi beni dövdüler yoksa arkadaşını dövdüğüm için mi? bilemiyordum. Bir anda aklıma telefonum geldi o gün fazla umursamamıştım ama odamda ki her yeri arıyordum.
Aklımda o gün uyandığımda cebimde olmadığını hatırladım 2 kuruş paramı dair almışlardı gençler. Ben o gün ile ilgili düşünürken güneş çoktan doğmuştu ve herkes yavaş yavaş uyanmaya başlamıştı. Hemen üstümü değiştirip yemek haneye indim simit, çay ve birazda peynir vardı. Zaten çok aç değildim hızlıca yedim. Sizin evin yolunu tutum koşarak gelemesem bile sakat ayakla ilerleye çalışıyordum çok hızlı olmasam bile yine de hızlıydım. Senin çıkmanı bekleyemedim zaten dün okula gelmemiştin. Bu gün de gelmezsin diye evine gelmek istedim kapınızın çalmamla senin kapıyı açman aynı anda olmuştu beni görür görmez hemen içeriye aldın Şahide teyze ve sen yanıma oturmanız ile bana 2 yandan aynı anda sormaya başladınız.
Ne olduğunu sana?
Nasıl oldu?
Kim yaptı?
Neden yaptı?
Benim kafam sorularla dönmeye başladı zaten yarım doğru yarım yanlış anlatım işte çünkü benim kavga ettiğim gençler kimdi bilmiyordum. Benim gözüm sana takılmıştı yüzünün rengi yeni gelmiş gibiydi halsizdin demek ki okula bu yüzden gelemiyordum. Seni sormak istedim ama annenin yanında olmaz diye sormadım Hemen senin ile birlikte okula doğru yola çıkmıştık. Sen benim koluma girip beni neşelendirmeye çalışıyordun,
Sana dönüp neden dün okula gelmedin?
Beni endişelendirdi ben sana kızarken senin gözünden yaşlar dökülüyordu ağlıyordun beni kapınızda gördüğünde de kendini tutuyordun zaten ellerinle gözyaşlarını silip bana döndün ve bana sarıldın sımsıkı sarılıyorsun sanki kaybolmuştum da beni yeni bulmuş gibi sarılıyorsun.
Okula geldiğimizde senin yardımınla sınıfa çıkarabildim ama halen ayağımda biraz acılar ve sızlamalar oluyordu. Sınıfa çıktığımızda sıram da kimse yoktu hemen sırama geçtim tek başıma oturup ayağımı uzatıyordum. Bir kaç ders başka sırada oturuyordun ama teneffüslerde hep yanımdaydın,
Ne yapıyorsun Bulut?
Hadi kantine gidiyoruz sana bir çay ısmarlayayım otur otur bacağın uyuştu hadi kalk demesi ile Ahu koluma girdi yavaş yavaş kantine doğru ilerliyorduk konuşa konuşa kantine gelmiştik ama benim ayağımda ki acı gittikçe fazla olmaya başlamıştı. Ahu kafam dağılsın diye
Sen bu ayakla nasıl geldin bizim eve Bulut?
Hiç sorma Ahu zar zor yürüye biliyorum her adımda 5 dakika dinlenme molası veriyordum kendime. Ahu ile kantinde biraz gülüştük den sonra sınıfa doğru çıkmak için kalktık masadan. Sınıfa çıktığımızda nedense aklımda bizim sınıfa gelen gençlerden birini arıyordum kafamda yüz hatları hepsi aklımdaydı sadece hangi sınıfta olduklarını kestiremiyordum ama bulacaktım onları unuttum zannediyorlar ama hepsini biliyordum sadece kim olduklarını bulmam ve cezalarını kesmem lazımdı.
Sınıfa girdiğimizde hoca derse başlamıştı zaman geçmek bilmiyordu artık dersin hızlı bir şekilde bitmesini istiyordum dersten ve okuldan sıkılmıştım Ahu’ya dönüp baktığımda hocayı hiç dinlemiyor sadece bana bakıyordu.
Ne oldu Ahu bir sorun mu var?
Söylemem ile Ahu biranda ilkindi daldım sadece Bulut bir sorun yok deyip geçiştirmeye çalıştı ama be zannederim ki bir sorunu olduğunu biliyordum zaten bu gün 2 defa daha böyle gördüm dalmış ve hüzünlü ama benim yanımda hep güler yüzlü olmaya çalışıyordu. Ders zili çalması ile beraber okuldan çıkıp eve doğru ilerlemeye başladık. Yolda ilerlerken Ahu konuşmaya çalışıyor ama nedense her defasında susuyordu.
Bir sorun mu var Ahu?
Diye sorunca yok yok deyip susuyor. Ahu’nun evinin önüne gelmiştik, Ahu bana sarıldı ve sonra evine gitti bende yoluma devam edip yurda doğru ilerliyordum; düşünüyordum Ahu neden bu gün böyle çok dalıyor bir sorun varmış gibi davranıyor diye düşüne düşüne yurdun önüne geldim. Odama gittiğime kulağıma bir garip sesler geliyordu ama nerden geldiği hakkında bir fikre sahip değildim yurtta ki arkadaşlarım
Bulut ses senden geliyor yeni telefon mu aldın?
Doğruyu söyle bak diye bana yükleniyorlardı ben hayır;
Benim geçen param kayboldu unutunuz mu?
O zaman bu ses senden nasıl geliyor arkadaşlarım doğru söylüyorlardı hemen çantamın içini açıp baktığımda telefon var ve üstünde ‘‘Al sana hediye Bulut’’ yazılı bir kâğıt zaten arayanda Ahu tam açacaktım kapandı belki arar dedim aramadı sonra telefona baktım bir sürü mesaj gelmiş.
Bulut beğendin mi hediyeni?