'Tutku dolu sonsuz bir aşk hikâyesinin mucize yansıması...'

 

 Yirmili yaşlarındaki Genç Kadın, Üniversite’den mezun olduktan bir süre sonra büyük donanımda isim yapmış bir Gazete ’de yazmaya yeni başlamıştır; ilk gün ki gibi o gecede aynı heyecanla, biraz da uykulu, erkenden, kafasında bir dolu iş yoğunlukta hayatına dair düşüncelerle, umutsuz uykuya dalar…

Ve bu genç kadın, her zamanki gördüğü rüyaların bambaşka bir etkiye gireceği mucize bir hikâyeye dalar...

Genç Kadın rüyasındadır:

Öğleden sonra, iş çıkışı, Genç Kadın Medya Şirketi’nin yan tarafındaki büyük Park’ın önüne gelir, çiçeklerin doğayla bütünleşmesine hayranlıkla kısa bir süre durur kalır; karşı taraftan aynı şaşkınlıkla Genç Beyefendi’nin gelmesiyle aniden ters şekilde çarpışırlar.

Bu esnada genç kadının elindeki dosyadaki sayfalar havada uçuşur; durumdan hoşnut, utangaç, şaşkın tavırlarla...

Genç Kadın’ın dilinden “Af edersiniz! Pardon...” gibi kelimeler dökülüverir,

Genç Beyefendi de  biraz üzgün biraz da mahcup...   

“Çok pardon... !” sözüyle kendini affetme telaşında bulunur.

Genç Beyefendi, yardım etmek ister; kâğıtları toparlar, genç kadına uzatır, verir, içlerinde gizli bir merakla, ayrı yollarına devam eder, arkadan kaçamak bakış atarak...

Genç Kadın, Çiçekçi’ den bir demet çiçek kapar, parayı bırakır, tebessümle gülümser, çiçeği koklar, gözden kaybolur...

Rüyasında Ertesi Gün  

Öğleden sonra aynı saatler, aynı büyük Park’ın önü, Genç Beyefendi, cesur bir yürekle, Genç Kadın’dan farklı bir hisle etkilenmiştir ki, büyük bir umutla, heyecanla bekler...

Bir süre bekler, hiç umudunu kaybetmez, bir süre daha bekler... Yüzünden umutsuzluğu okunur, saatler ilerler; gelen giden arasında o kadın yoktur

...durum ümidini yitirir iken,

Genç Beyefendi moralsiz, arkasına döner, yoluna koyulur

Ki...

Genç Kadın, iş yoğunluğundan bunalmış halde geç çıkar,

Genç Beyefendinin haline merakla şaşırır, güler yüzle bakar...                                                       Genç Kadın hemen arkasından seslenir: “Hayrola...”

O an genç kadının sesiyle, cesur beyefendinin, kadına dönmesi bir olur

Ve birbirlerine dair güçlü mucize şekilde bir atılımla, büyük bir bağ onları sarar; bağlar, aşkın ilk kıvılcımları yaşanır

Beyefendi, genç kadının saçlarını okşar, elini kadının yüzünde gezdirir ve

Onu bir an önce tanıma; yaşama hevesiyle...

 “Sen daha önce neredeydin, güzel kadın?” sözü dilinden dökülüverir.

Genç Kadın ilk andan beri hislerinin boşa olmadığını anlar, çok etkilenir

 “Daha önce neredeydi, böyle yürekli adamlar?” sözüyle de, doğal bir akışta, karşılık verir.

Genç Beyefendi, o an büyük bir tebessümle, genç kadının alnına bir öpücük kondurur,

Zaman onlar için durur gibi; kader onları sonsuzluğa kilitler

...

Günler, Aylar, Yıllar geçer; mevsimler değişir...

Evlenirler, çocukları olur, hep bir arada verdikleri meyveler olgunlaşır...

Ama onların aşkları geçmez; sevgileri değişmez!

Bu düzende sevgi hiç bitmez!

Kırmadan, incitmeden sevgileri daha da artar, artar...

O birleştikleri andan itibaren hep, her anları bir arada bir bütün geçer ki,

İş birlikteliği, evdeki özel hayatları, çocukları, dünya seyahatleri... Hep bir iken,

Birliktelikleri birbirlerini tamamlayan benzerliklerle birleşince, çevredekilerde hep parmakla, örnek gösterilen, ideal, mutlulukları sonsuza dek süreceği düşünülen bu körkütük bir aşk ortaya çıkar.

...

Zaman hızlı geçerken,

İyice yaşlanırlar...

Bir gece, bu dünyadaki ayrılık onlarında kapısını çalar...

Çift, uykuda, yatakta birbirlerine sarılmış durumdayken,

Beyefendinin aniden kalbi durmasıyla,

Bir süre sonra, Kadın büyük his gücüyle, aralarındaki bağın koptuğu, bırakıldığı, terk edildiği önsezisiyle, yerinden fırlar...

Hayattaki bu sonsuz büyünün bozulduğunu, eşinin öldüğünü anlar

Kadın, bir anda ne yapacağını bilemezce şaşırır,

Kahrolurcasına üzülür,

İçindeki düşünceler sözlerine istemsiz yansır:Ben bu kadarını hiç düşünememiştim...”.

Kadının kafasından bunun gibi bir dolu düşünce geçer, durduramadığı...

Onu kaybetmeyi yediremez, tüm varlığını da kaybettiğini düşünür aynı zamanda

Bir an aklı, beyni durur; düşünemez...

Uzun bir sessizlik

Kadın bir süre olduğu yerde, yatağa oturmuş, kıpırdamadan, boş gözlerle, masum bir yüz ifadesiyle ölen kocasına bakakalır

Sonra kendine verdiği sözü tutacağı aklına gelir

Hayır, hayır, biz buraya kadar olamayız!”

Der ve birden irkilir

...

Ve bir hışımla gittiği mutfaktan küçük sivri bir bıçak kapar, hemen döner...

Tekrar ölen kocasının başına gelir,

Ve...

“Kusura bakma sevgilim, seninle bu sonsuzluğu bozamam...”

Der, bıçağı kalbine saplar, başı kocasının gövdesine düşer bir şekilde canına kıyar...

Ve Kadının vasiyetindeki gibi, sevdiği kocasıyla bir arada aynı mezarda sonsuzluğa ulaşırlar.

Herkesi imrendirecek yüzyılda bir gelen böyle bir aşk sevenlerini de tatlı bir hüzünlü an ‘a şahit eder.

Genç Kadın rüyadan çıkar...

Sabah saatleri yerini Öğle saatlerine bırakırken, yorgun ve umutsuz haliyle genç kadın, uykusundan gözlerini ovuşturarak açmaya çalışır, bir yandan dışarıdan duyulan öğlen ezanı sesi duyulmaya başlar –başlamaz gözlerinin açılmasıyla yataktan fırlaması bir olur.

Ve odasında çaresiz, mahcup, panik bir halde dört döner şekilde volta atarak, düşünceli sorular beynini kemirir;

 “N’apacağım ben? ...daha yazıyı yetiştiremedim, editöre, yayın yönetmenime, müdürüme ne diyeceğim? Hiçbir şey hazır değil ki...”

Sonra aniden,

Rahat bir nefes alarak işine yoğunlaşmaya çalışır, kendi kendine umutlu düşüncelerle telkin ederek olumlu bakmaya çalışır:

 “Sakin ol kızım, sakin ol ve iyi düşün sadece... İyi düşün!”

Bir süre dalgın şekilde dikkatli düşünür,

Sonra birden beyninde beliren bi kıvılcım ışıkla, gülümseyerek gördüğü rüyanın ilginç bir fikir olacağı aklına gelir.

Ve...

 “...tabii ya, tabii,  bundan iyi yazı mı olur? , olmazsa da,  varsın olmasın; işten çıkarılayım, değil mi ama?”

Büyük bir özgüvenle, kendinden emin şekilde bir hışımla bilgisayarının başına geçer

...Ve tam bir saatte büyük bir keyifle yazıyı sonlandırır.

Bir mutlulukla ıslıklar, şarkılar eşliğinde hazırlanır

Ve Gazete ’ye gitmek üzere evden çıkar.

Günün ikinci yarısında, projeyi teslim etmek üzere Medya Şirketi’nin üzerinde olduğu cadde de keyifle yürürken, O an aklında sadece bu projesi vardır

Hatta iş harici yakın çevresinden telefonla aranır...

 Kendi kendine; “Şu an konsantremi hiçbir şey bozamaz, ben işimi seviyorum, bu çok önemli, kusura bakmayın, başka bir konunun kafamı karıştırmasına izin veremem!”

Der ve tebessümle resti çeker, telefonu açmaz; kapatır.

Bu yoğunlaştığı projeye bağlanırken; yoğunlaştığı projeden fark etmeden koparan mucize bir an yaşar,

Medya Binasının bulunduğu karşı caddeden trafik ışıklarında beklerken farklı bir göz trafiği de oluşur.

Karşı tarafta bekleyen beyaz yakalı misal genç bir beyefendinin gözleri üzerinde olduğunu hisseder ve genç kadının da gözleri, yeşil ışık yanmasıyla, yanından pür dikkat bir büyüde misal geçer, daha sonra arabalar hareketlenirken, diğer taraftaki bu meçhul mucizeyle bakışmalar ta ki trafik ışıklarının uyarı sesiyle dalgınlıktan çıkmasıyla irkilmesi bir olur.

Kendine geldiğinde, Medya Binasının merdivenlerine yaklaşırken,

Tekrar tekrar beyninde bir sinyal misali geçen bir sürü düşünce arasından tek yoğun akılda kalan, O beyefendinin geceden gördüğü rüyasındaki uyanamayıp çalışmasını geç ama muhteşem olduğuna inanarak hazırladığı yazısındaki yüzyılda bir gelen cesur yürekli ideal eşi olduğunu hisseder.

Merdivenleri çıkarken birden silkinir; aklına teslim etmesi gereken projesi gelir, bir an her şeyi unutur, hızla içeri girer.

Şirkette direkt Müdür’ün odasına geçer, projeyi tüm rahatlığıyla güvenle teslim eder; Genç Kadın, Müdürle proje üzerinde değerlendirme yapar, Genç Kadın sunumunu başarıyla gerçekleştirir, Müdür’ün hoşuna gider, Onu tebrikle onaylar, gülümser. Hak ettiği beğeniyi fazlasıyla alır. Birkaç saat içinde ofisten kuş gibi uçan hop hop yüreğiyle çocuklar gibi şen çıkar.

O rahatlıkla keyifli hoplaya zıplaya çıkmıştır ki,

Merdivenlerin bitiminde burnunun dibinde biten bir mucizeyle karşı karşıya kalır,

Yüzü çok şaşkın bir gülümseme ifadesinde donar kalır...

Daha önce gördüğü o rüya kahramanı karşısındadır!

Sonra,

Genç Kadın;  “Olamaazzz... !”

Diyerek rüyasını yaşama durumuyla iç geçirir, Aniden kısa bir yorgun ve büyülenme hissinde baş dönmesiyle, Beyefendinin tutmasıyla Kadının kendini beyefendinin kollarına bırakması bir olur.

Bir rüyanın mucize gerçekliği iyice anlaşılmış olur,

Çiftimizde sonsuz mutluluğa doğru yol alır...

 

  • SON    -